ÇAĞIMIZIN ŞEHİDİ MURSİ..!!!

Evet sevgili okurlar!

Sözde muasır medeniyet seviyesine tırmanan dünya, ne yazık ki küfrün ve zulmün bataklığından kendini kurtaramıyor.

Yeryüzü zulüm karanlığı ile kapkaranlık bir hal yaşıyor... Adalet külahı da hem zulmün, hem de küfrün başına giydirilmiş..

Her mesele, her coğrafya medeniyet adı altında habaset ve kirlenmeyle dopdolu.

Ve ne yazık ki, zaman ve zemine göre, adalet ve demokrasi adını kullanılarak, uyguluyorlar...

Bugün yeryüzünü “mekir ve hile” sarmış...

Çünkü, insanlık dışı ahlaksızlıklar diz boyu…

Koltuk ihtirası, devletlerin, özellikle İslam dünyasının başına getirilen habaset ve kirliliklerle dolu nice piyon alçaklar İslam devletlerini eline geçirmişlerdir...

Değişik maskelerle batı dünyasının patronları adına kendi ülkelerinde faaliyet gösteriyorlar ve masum Müslümanlara zulmediyorlar...

Yüce İslam davasını söndürmek üzere, Müslümanları sindirmeye çalışıyorlar.

Tıpkı bugünkü Mısır’da 1913’ten günümüze dek yapılan mezalim had safhasında...

O piyon köle durumundaki Sisi ve onun uzantısı Suudi Arabistan Krallığı ve dolayısıyla diğer Arap Emirlikleri gibi Napolyonların, Churcillerin, Mussolini’lerin adeta birer piçleri durumunda İslam dünyasına zulmediyorlar.

Ama, yazıklar olsun..

Ümitvarız ki, zulmün hiçbir zaman sonu yoktur. Küfür devam ediyorsa da zulüm er yada geç, karşılığını bulur..

***

Şairin dediği gibi; “Zulmün topu var, güllesi var, kalesi varsa Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.”

***

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri diyor ki;

“Ehli dünyanın hükmü var, şevketi var, kuvveti varsa Kur’an’ın feyzi ile hadimlerin hizmetkarlarının da hakkı var

Bükülmez manevi gücü var.”         

Yani şaşırmaz ilmi, susmaz sözü vardır, yanılmaz kalbi, sönmez nuru vardır.

“Mursi’nin de mübarek kanı vardır ve ahı vardır.”

“Zalimler için yaşasın cehennem!” demekten başka bir şey bulamıyoruz.

Kendine “Çağdaş medeni dünya” diyen mevcut dünya düzeni ne yazık ki ne medenidir, ne de çağdaştır..

Ancak güzel kavramları gardın ve zulmün üzerine çekmişler, saklamışlar…

***

Ziya Paşa diyor ki;

“Gadr ede reâyâsına vâlî-i eyâlet,

Dünyâda ve ukbâda ne zillet ne rezâlet.

Lâyık mıdır insan olana vakt-i kazâda,

Hak zâhir iken bâtın için hükmü imâlet?

Kâdı ola da’vâcı ve muhzır dahî şâhid,

Ol mahkemenin hükmüne derler mi adâlet?

Zalimleri adlın ne zaman hak edecektir ya rab!

Mazlumların çıkmadadır göklere ahi!”

***

Evet!

Ziya Paşa  bir başka beytinde şöyle diyor..

 “Sabr et siteme ister isen hüsnü mükafat

Fikir eyle ne zulüm eylediler Yusuf’a ihvan!

Hz. Yusuf’a kardeşleri ne zulüm ettiler..

Zalimlere bir gün detirtir kudret-i Mevla

Tallahi la kad aserekallahu aleyna!”

Bakınız sevgili okurlar!

İstiklal Marşımızın banisi merhum Mehmet Akif Ersoy’da bu minvalde, nasıl bir ders-i ibretle, sesleniyor.

 “Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?

Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!

Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!

'Yandık! 'diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!

Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında

Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında

Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i İslâm;

Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!

Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn'i

En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn'i”

***

Evet sevgili dostlar!

Gerçekten İslam dünyası çağdaş bir üzüntü içerisinde kıvranıp durmaktadır.

Ancak şunu diyebiliriz ki; İslam hiçbir zaman küfre karşı boynu bükük, kolu kırık olmamıştır, olamaz da…

Ne vakit ki İslam dünyası içine gizliden gizliye sızdırılmış münafıkların varlığı olmuşsa, hakimiyet ve söz münafıkların eline geçmişse o zaman o İslam dünyası; “küfrün” batağına düşmüştür..

Ki, İslam dünyasının, orta yerdeki resmi “küfür batağını” gözler önüne seriyor..

Onun için, İslam dünyası kendine bir kurtuluş çaresi araması gerekir.

Yüce kitabımız Kur’an kesinlikle, şöyle uyarıyor...

Yahudilerin, Hristiyanların, haçlı medeniyetini “taklit” etmez...

Kendini onlara benzetemez...

Onların mekir ve hilelerinden korunabilmeleri için her türlü tedbiri alırlar..

Hem de önceden tedbir almak “şarttır ve elzemdir” uyarısını yapıyor...

***

Sevgili okurlar!

O yüce İslam peygamberi diyor ki;

“Halifül yehude (Yahudilerle muhalif olun)

Halifül müşrikine (Müşriklerden uzak durun)

Kendinizi onlara benzetmeyin.”

***

Onun için, Batı dünyasının küfür ve kirlenme haline müptela olan bir İslam dünyasının varlığı söz konusu, olmamalı, olamaz da!…

Bu zulüm, bu edepsizlikler İslam dünyasının içinden bir an evvel kaldırılması gerekir.

***

Bu itibarla Bediüzzaman hazretleri diyor ki;

“Ey âlem-i İslâm! Uyan, Kur’ân’a sarıl, İslâmiyete maddî ve manevî bütün varlığınla müteveccih ol.

Ve ey Kur’ân’a bin yıllık tarihinin şehadetiyle hadim olan ve İslâmiyet nûrunun zemin yüzünde naşiri bulunan yüksek ecdadın evlâdı! Kur’ân’a yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak onun bu zamanda bir mu’cize-i manevîsi olan Nur risalelerini mütalâa etmeye çalış. Lisanın Kur’ân’ın âyetlerini âleme duyururken, hal ve etvar ve ahlâkın da onun manasını neşretsin, lisan-ı halin ile de Kur’ân’ı oku. O zaman, sen dünyanın efendisi, âlemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun”

***

Netice itibariyle İslam dünyası, özellikle Mısır’da ve Türkiye’deki hatta Suudi Arabistan kraliyeti içindeki Bolşevik baykuşlarının seslerini artık kesmek lazım...

Büyük bir bütünlük içerisinde İslam’a sarılıp bolşevizmle maddi ve manevi mücadele etmek lazım.

Yoksa dünya bolşevizmi İslam dünyası içerisindeki piyon ve uşaklarını, gizli mahvellerde yetiştirdikleri mason kölelerini daha büyük bir bütünlük ve aktiflikle yetiştirecektir...

En derin saygı ve sevgilerimle…