15 TEMMUZ'UN SENE-İ DEVRİYESİ!…

3. yıldayız.. O gün ve yaşanılanlar...

Şehitlerimiz….

Onlar Kahramandır…

Destan yazıcılardır.. Demokrasinin, özgürlüğün, Türkiye'nin "birliğinin ve dirliğinin" şehitleridir...

Çünkü, "tankların" önüne dikildiler..

Toplara, mermilere "göğüslerini" açtılar..

Havadan ve karadan, yağdırılan "hain ve kalleş" mermilerle şehit oldular.

Ki, gazi olan evlatlarımız…

Ve "darbe" girişimine yapılan "halk darbesi…"

Milli "ruh" iradesi; o gece uyumadı!...

Türkiye'nin geçmişindeki "karanlık" zihinleri..

Darbe sevicileri..

Dış orjinli, "postalla" milleti, devleti "dizayn" etmek isteyen, "anlayışa" dur dedi...

Artık, "darbe mi?"..

Artık "darbe girişimi" gibi, aklın zuhurunu mu Türkçe'nin lügatinden çıkardılar..

Siyasetin..

Askerin..

Yargının..

Ve diğer kurumlara sızan "halksız" yönetim fikriyatının; "üremesine" son dediler..

Evet, hepsi.. 7'den 70'ine; Türk'ünden, Kürdüne, Lazından, Çerkezine!…

Sünnisi..

Alevisi…

Hasılı kelam; "Çanakkale geçilmez" diyenlerin evlatları, torunları bir kez daha şahlandı!…

İşte, onlar kahramanlarımızdır….

Destanlar yazdıran; bu halkın evlatlarıdır...

***

Milletin feraseti…

Çünkü bu millet, tarihin, milli iradenin, geçmişin ve geleceğin en büyük "feraset" sahibi bir hayata ve kişiliğe sahiptir!!..

FETÖ çetesinin..

Terör örgütlerinin…

Ne önceki gün, ne dün ve ne de gelecekte; "yandaş" olmayacağını gösterdi…

Toplumsal "taban" bulmasına imkan vermedi..

Ne ihanetine..

Ne, algı üretimine..

Ne de yaldızlı, üfürükçü, salyalı "aklın" arkasından gitmedi, ki durmadı da!

Diplomalı, "satılmış, piyon" menfaat uşağı, bukalemunlara, kanmadı…

İnandı, "seçen ve seçileni varsa" millet vardır..

Yoksa; yoktur!…

En kötü "sivil" irade..

En özgürlükçü "askeri vesayetten" iyidir diyerek meydanlara çıktı!…

1926'lardan başlayarak..

Ta ki, 60'lara, 70'lere, 80'lere..

Ki 28 Şubat...

27 Nisan…

17-25 Aralık..

Ve son "hain" girişim, 15 Temmuz!…

Bunları yaşayan, bilen, iliklerine kadar "sirayet" edilen; bu Milletin "feraseti", ölçülemez ve her iradeyi de alt eder!…

***

Siyasal iktidar…

Cumhurbaşkanı Erdoğan…

Ödünsüz, bağımsız, özgür, hür, ehil ve liyakat "siyasetten" zerre kadar ödün vermedi..

Birileri gibi; "korkmadı, şapkasını almadı..."

Bugün giderim, yarın gelirim demedi…

Kaçmadı…

Pısırıklaşmadı…

Vesayete; "ağam, paşam, emrin olur" demedi!..

Bir iki postala..

Bir iki eli silahlıya; "eyvallah" demedi..

Dik durdu..

"Milletim var" diyerek, meydanlara yürüdü…

70'leri yaşayan..

80'leri soluklayan..

28 Şubat'ın "zindanlarına" mahkumiyet alan hayatın "tecrübesi" çetelere, aşağılık hainlere, "pabuç" bırakmadı?…

Demokrasi yaşayacak..

Cumhur sahibi olacak..

Milli irade temsiliyetinden "taviz" verilmeyecek, düsturuyla yürüdü…

Milletin ve iradesindeki "feraseti" bütünleştirdi..

"Biz biriz, diriyiz, iriyiz…"

***

Asker ve Polis!…

Özüyle, zihniyle, milletiyle "kenetlendi.."

İçteki piyon, sızan, dışa kurgulu, "beyin fukaralarının" farkına vardı…

Yol vermedi…

Polisi de..

Askeri de..

Generali de, eratı da; "kendi içinde" darbecilere direnç gösterdi..

"Vay hainler" dedi...

Korku, emir komuta zincirinin zorunluluğu; "milleti" karşısında görünce, eller aşağı indi..

Nice, Ömerler, Ahmetler, Mehmetler "milletime silah doğrultmam..

Ben hainlik yapamam, kalleş değilim" diyerek; çekildi…

Karşı dirence geçti..

Tankları..

Topları..

Uçakları; "hareket" ettirmez hale getirdi…

Millet, askeriyle, polisiyle, memuruyla, siyasetçisiyle "kenetlendi?"..

Hele ki, nene Hatunlar…

Kamyonların direksiyonuna geçi; karargaha "geçit vermez" diyen Fatmalar…

***

Ya, medya!…

Milleti kadar…

Askeri ve polisi kadar..

Siyaseti..

Parlamentosu kadar..

Yazılı ve görsel medya; tarihi bir kahramanlık sınavını verdi…

Milli birlik..

Milli dirlik..

Demokrasi, özgürlük, eşitlik ve bağımsız bir "yönetim" sistemine sahip çıktı…

Baskılara..

Şiddete..

Operasyonel hareketlere "prim vermedi?"… Sivil iradenin "sesi" olarak, milli iradeye "köprü" oldu… Köprü işgalcilerine, geçit verdirmedi…

***

15 Temmuz!…

Denir ya; "her şerden bir hayır" çıkar diye.. 15 Temmuz "ihaneti" gözleri, zihinleri ve aklın havsalasını açtı..

Kim dost.. Kim düşman.. Kim hain, kim değil "ortaya" döküldü…

İşbirlikçiler..

Yol göstericiler..

Finansmanlar..

Siyasi figürler...

Karanlık odalar..

Karanlık mahfiller..

Karanlık dehlizler "milli irade" zaferiyle projektörlerle aydınlandı?

O maskeli yüzler deşifre oldu..

Dini de..

Dili de..

Irkı da..

Giyim kuşamı da "alçak piyonlar" tarafından nasıl libas edildiği; dışa vurdu..

ABD'nin uşağı…

AB'nin kriptosu…

Böl, parçala, yut "planının" uygulayıcıları, deşifre oldu?…

100 yıl önce, ne idiyse..

15 Temmuz'daki "zihniyette" o idi…

***

Netice itibariyle…

Şehitlerimizi "rahmetle" anıyoruz..

Gazilerimize, minnettarız…

Türkiye..

Ve Türkiye'nin 81 milyon insanı..

15 Temmuz'daki ihaneti; "gördü.."

Darbecilerin;

Zafiyeti,

Öngörüsüzlüğü,

Beceriksizliği,

Dışa bağımlı piyon zihinleri,

Erdoğan karşıtı düşmanlıkları, "topyekûn" halk darbesine toslamıştır..

Demokrasinin..

Özgürlüğün.

Hür ve bağımsız sivil irade temsiliyetinin inşa ettiği Türkiye; "duvarına" çarpmıştır!…

***

15 Temmuz sonrası..  Korunmayan iki önemli etken var..

Birincisi; "milli birlik…"

Ne yazık ki, "korunamadı…"  Kısa sürede, "zafiyetler" kulvarına alındı..

Filizlenip, fidan olmasına izin verilmedi…

Ki hal-i vaziyet orta yerde..

Bir kutuplaşma..

Bir ayrışma..

Bir ötekileştirme..

Bir "karşıt düşman" üretme fikri ve siyasetinin, rüzgarı estirildi, estiriliyor!…

Yani, ya bendensin, ya değilsin!…

İkincisi.. Önüne gelene "FETÖ" suçlaması yapılması.. Tıpkı, 28 Şubat süreci gibi…

Halk deyimiyle; "atla, it izi birbirine karıştırıldı?"…

Şu, KHK'lar..

Şu soruşturmalarda "sakıncalı" diye kullanılan ifade…

Ne polis tahkikatı..

Ne savcılık tahkikatı..

Ne de, mahkemede çıkan bir karar yok iken..

Keyfi uygulanan; "sakıncalılık..! 

Hayatları karartan, bir "hasımlık..!"

***

Yapmamız gereken.. Ki yapılması, ivedilik ve elzemlik içeriyor…

Milli..

Yerli..

Deri ve öz beyne sahip; "ruhun" etrafında kenetlenmemiz!…

Bugün okunacak olan "o salaların" gücüyle!..

Maneviyatıyla..

Bin yıllık tarihin; "okuduklarıyla…!"

İnancımızla..

Dinimizle..

Değerlerimizle; "örtüşür, yaşanır" topyekûn bir Türkiyeli "ruhunu" diriltip, yaşatmalıyız, etrafında buluşmalıyız!…

Yoksa bu kopuş..

Yoksa bu iticilik hali..

Yoksa, bizi bölen ve parçalayan zihnin kurduğu ağdan; "kurtulmamız" mümkün değil..

Hele ki, pusuya yatan "hainlerin, kalleşlerin, kan kokusu alan sırtlanların" şerrinden, korunamaz oluruz..

NE OLDU, BEYLER….

Birileri… Evet, o birileri ne diyordu?…

S-400'ler için…

Diyordu ki…

Türkiye mi, ABD'ye kafa tutacak..

NATO'ya karşı mı çıkacak?..

AB'nin rızasızlığına, hadi oradan mı diyecek?

Mümkün mü?

Göreceksiniz, "vazgeçecekler.."

Göreceksiniz; alamazlar!..

Gitti paramız..

Gitti itibarımız…

Bunlar beceriksiz, öngörüsüz..

Bizi bize çarpıştıracaklar…

Erdoğan yanlış yolda..

Hükümet önünü göremiyor?..

Bakınız..

Doların ateşinin yükselmesi..

Euro'nun frensizliği..

Döviz kurundaki kurşun gibi kur işleyişi..

Ekonomideki kriz…

Dış sermayenin zikzaklı hali..

Hepsi; "bu boş hevesin" faturası!...

***

Peki sonra!.. Rusya ile iş bağlandı… Rota ABD'den, komşu Rusya'ya çevrildi..

Paralar verildi..

Füzeler hazırlandı..

Bataryalar yüklendi..

Ki, Türkiye'ye intikalleri yapılmaya başlandı..

Şimdi; nasıl bir "çark" yapmaya başladılar…

Kimi "dut" yemiş bülbüle döndü..

Özellikle, siyasi muhalefet…

İşte, CHP lideri Kılıçdaroğlu.. 

Ne diyor; "ateş çemberi içerisindeyiz, ihtiyacımız var?…"

Ya diğerleri..

Ne olacak.. Getirseler de, kursalar da..

Kullanamayacaklar..

Çürüyecek..

Sınırlarda.. Konuşlandırılan yerde; öylece kalacak…

Yazılım olmayacak..

***

ABD ne alemde?.. Yaptırım diyor; ama patinaj yapıyor..

AB…

Laf diyor; son kelimeyi "sessizleştirerek", yutuyor..

Anlayacağınız!…

Kararlılıkta; kazanım ve başarı vardır..

Kararsızlıkta, yıkım, zafiyet ve beceriksizlik vardır…

S-400'lerdeki tavır…

Kararlılıktır!...

Bazı beyler, bayanlar, iç ve dıştaki zevat; "kararsızlık" takınsa bile!…

O füzeler gelecek..

O füzeler kurulacak..

O füzeler yeri ve zamanı gelince; "kullanılacak?…"

***

İKİ RAHMET!…

İlki, Osmanlı beyefendisi…

Gülen yüz..

İslam, muhafazakar, mütedeyyin şahsiyet…

Yahudilerin..

Sabetayistlerin..

İslam düşmanı hurafelerin,

İradesiz siyasilerin..

Kifayetsiz düşüncelerin; "karşısında" dilimi, söylemi ve kelimeleriyle "sanatsal" duruşla; onları beyhudeleştiren; isim!…

Mehmet Şevki Eygi…

Ki, 96'larda Yeni Sayfa'nın kuruluş döneminde tanışmışlığım olmuştu..

Bir kaç saatlik sohbet!…

Gazetede, birlikte "yol alalım" diye!…

Önceki gün, "hakka" yürüdü..

Vefat etti!..

Söylenecek çok söz var..

Ama iki damla gözyaşı..

Ve Allah rahmet eylesin; sözü; "her şeye" kafidir..

***

İkincisi..Dengir Mir Mehmet Fırat..

Hasb-i halim olmadı..

Ama, siyaset "aleminde" iken, takip ettiğim biri..

AK Parti'deki varlığı..

HDP'ye dahil oluş evresini, iyi takip ettim..

Bıraktığı intiba negatiften çok, pozitif yanı oldu…

Netice itibariyle!…

O da, "vefat" etti, hakka gitti…

Af ve mağfiretle...

Kendisine de Allah'tan rahmet diliyorum…