ADALETİN BU MU DÜNYA?..

Haksızlıklara karşı klişeleşmiş bir ifade bu; "Adaletin bu mu dünya?".. Baksanıza Liceli Salih Yıldız'ın yaşadıklarına.. 70 yaşında.. Emekli köy korucusu.. Travmatik bir hikaye sahibi!..

***

2007 yılında, Kulp'un Ağıllı köyünde operasyon yapılıyor.. Arazide ekili Hint keneviri bulunuyor. Tanık beyanı üzerine, Yıldız gözaltına alınıyor.. İddia; "arazi" onun imiş?.. Yıldız, her ne kadar "bu arazi benim değil, benim arazim 300 metre, uzakta. Sınırımız belli.. Ben Lice kayıtlıyım, burası Kulp'a kayıtlı" dese de, dava açılıyor..

***

Mahkemede defalarca "keşif yapılması, yer tespiti" istese de; "güvenlik" gerekçesiyle hep iptal olur.. Neticede, tanık beyanıyla 4 yıl 2 ay ceza verilir.. 2009'da hüküm verilir, 2011'de itiraza rağmen Yargıtay kararı onar.. Yıldız, 2016'da gözaltına alınıp tutuklanır.. 1 yıl 9 ay, 38 gün cezaevinde, tutuklu kalır..

***

Ancak, Tapu Kadastro İl Müdürlüğünden gelen yazı, "davanın seyrini" bir anda değiştirir.. Şöyle ki, 2010'da Ağıllı'da Kadastro işlem yapar, tapulu-tapusuz arazilerin "tescili" için.. Yıldız'a ait arazi, yine o mahkemedeki tanık olan Muhtar’ın beyanıyla bu arazi; "bir başka kişiye" aittir, denilerek tescil edildiği ortaya çıkar..

***

Ele geçirilen delille yeniden "davanın" görülmesi talep edilir.. Ağır ceza, olayın Kulp'ta yaşandığı için, kabul etmez, itiraz Kulp'a yapılır.. Dava kabul edilir, bu sırada "infazını" tamamlayan, 1 yıl denetimli serbestliğe tabi olan Yıldız, serbest kalır. Ekim ayında yapılan Kulp'taki yargılamada Yıldız "suçsuz görülerek, beraat kararı" çıktı.

***

İlginç olan, Savcı'nın beraata karşı yaptığı itiraz.. Gerekçe; "keşif" yapılmadığı..Gel de çık işin içinden..

 

***

Bir tarafta; "keşif yapılmadığı" için tanık beyanıyla, "alınan bir hapis cezası, cezaevinde geçen iki yıllık" ömür.. Diğer tarafta, "Resmi kayıtların sonucunda verilen beraat kararına" karşı "keşif yapılmadığı “için yapılan itiraz..

***

Dosya, İstinaf Mahkemesinde, sonuç ne çıkar bilinmez.. Ama velakin, dava, kaderin tecellisi mi, adaletin bu mu dünya sözünü ikmale getirmiyor değil?

Sizce…

***

 

SOKAK SALDIRILARI…

Tıbbi yönde diyorum ki, acaba bunlar "kuduz mu?" olmuşlar… Öyle ya; "kuduz" olan, "saldırgan" olur.. Hele ki, iman suyunu görünce "çok fena" olurlar kuduz olmuş it'ler.. Ben artık; kılık-kıyafet, giyim, kuşam, içme yeme, inanç noktasında "bahane" üretici şekilde, sokak saldırganlarını bu minvalde, görmeye ve bakmaya başladım.. Çünkü bu illetin rol biçimlerine başka bir mana vermek zor!?..

***

IŞIKLAR İÇERİSİNDE UYU!…

Ne demek!.. Vallahi anlamış değilim.. Benim bildiğim.. İnandığım, iman ettiğim, Elhamdülillah Müslümanım dediğim kültürde, değerde "ölen birine" dua veya anma yapılırken; "nur içinde yatsın" denir.. Ancak bir kesim var ki, "ölen" için ışıklar içerisinde, ışıklar altında uyu deyip duruyor.. Neden olsa gerek…

***

CHP'Yİ YÖNETMEK ZORMUŞ?..

Hadi ya!.. Kim diyor, CHP'yi yönetmek zormuş?… Yabancı değil; CHP'nin tepesindeki isim.. Yani, Kemal Kılıçdaroğlu bunu, haykırarak diyor?.. Nasıl söylüyor peki?.. Şöyle diyor; "Devleti yönetmek, CHP'yi yönetmekten daya kolaydır..."

***

Bu beyana karşı ne dersiniz bilmem!.. Kahkaha atıp, güler misiniz?.. Apışıp kalır mısınız?.. Yoksa, CHP'deki kuralsızlığa mı takılırsınız; onu bilemem..

***

Ama, işi şakaya alıp, sonra her şakanın altında bir gerçek vardır deyip, CHP'deki "iç kazana" bakılmalı notuyla, yeni bir pencere açıyorum… Nasıl yani demeyin...

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Dünya; kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.