BU BİR SAVAŞ DEĞİL?…

Hele bi sakin olun ya!.. Önce, şu "harekatın" adını bir doğru koyalım, okuyalım ve de anlayabilelim.. Bu bir savaş değil.. Ki kimse savaşı istemez.. Hele ki, çığırtkanlığını hiç yapmaz.. Çünkü bu bir, "harp" değil.. Bu bir; millete, devlete, ülkeye, ırka, dine, mezhebe karşı ortaya konulan bir "mücadele" değil…Pek tabi ki, karşısında böyle bir; "yapı da" olmadığı da gün gibi aşikar.. Yani yok böyle bir şey!…

***

Elbette ki, "savaş" kötüdür.. Ve hiçbir millet, "savaşı" istemez.. Barış varken, diyalog varken, istişareler söz konusu iken, savaş niye?..  Nitekim, başka bir ülke ve millet; "kendi varlığını" yok etmeye yönelik bir hamle, yok ise savaş başlatmaz!… Çünkü savaş, yıkımdır, yakmadır, ölümdür, katliamdır, var ile yok olma riskidir!…

***

Suriye'deki mevzuu; Türkiye açısından bir savaş değil, bir operasyondur.. Adı da; Barış Pınarı Harekatı.. Misyonu ve temel gayesi; "terörle mücadeledir..!" Mücadele edilen kesim de; Türkiye'nin sınır güvenliğini, bekasını tehdit eden unsurların varlığı ve bunlara karşı, sınırını islah etme hamlesidir.. Emperyalistlerin, "terör koridoru" oluşturma, planlarını bertaraf etmektir… Ki bunun taşeronluğunu yapan da YPG/PKK, DEAŞ'tır..  Beri yanda var olan, yerel olarak kendince oluşan, diğer terör örgütleridir.. Operasyon bunlara dairdir..

***

Demek ki, ortada bir savaş, harp yok, devlet veya millette yok!.. Var olan bir ülke de yok.. Operasyon "terör unsurlarını" hedef alan, girişimdir .. Ki böylesi bir harekat, ilk kez yapılmıyor da değil, yapılmış.. Önceleri var.. Zeytin Dalı ve Afrin harekatı.. İkisi de; daha önce bu topraklarda, Suriye'nin kuzeyinde yapıldı.. Bölgeler kısm-i olarak, islah edilerek, "yaşanır" bir ortama kavuştu.. Her ne kadar; "terör ve sözde koalisyon güçleri" saldırılarda bulunsalar da… 

***

Şimdi, "Barış Pınarı Harekatıyla" Fırat'ın Doğusu yaşanılır, kılmaya çalışılıyor.. 3'üncü bir operasyon evresi…

***

En önemlisi de; bu harekat kesinlikle ve kesinlikle, Kürtler'e yönelik olmadığı gerçeğidir.. Türkiye, Suriye'deki sivil Kürtler'e hiçbir şekilde, karşı değil.. Ne sorunu var, ne de farklı bir hesapla, alt etme, onları topraklarından, yerlerinden, yurtlarından, etme gibi bir fikriyat içerisinde de değil… Ki bunu her platformda dile getiriyor.. Uluslararası güvence taahhüdünde de bulunuyor... Ki kimsede, harekat Kürtlerin elde ettikleri hak ve statünün ellerinden alınmasına yöneliktir, düşüncesini gündeme getirmesin?.. Doğru değil..

***

Şu algı da, boşa kürek sallamadır.. Ki, ABD'nin megalomanyak Başkanı Trump'ın, şuursuzca ifade ettiği; "Türkler, Kürtlerin yüzyıllardır düşmanı" sözü de!. Böylesi bir zihniyete sahip olanların da, ürettikleri "fitne" mayası tutmaz!.. Ne Kürtler, Türkler'e, ne Türkler Kürtler'e bu topraklarda, "hasım olmuştur" ve savaş vermişliği vardır… Ki böyle bir hissiyat içerisinde de değiller.. Bin yıllık geçmişe sahiptir..

***

Kimse; Kürtler'i YPG/PKK ile özdeşleştirmesin!.. Bu ifade ya da, algı geliştirmeye yöneliktir.. Sinsiliktir.. Kürtler'e "en büyük ihanettir" ve hainlik, fitnesini alevlendirmektir.. İşte Türkiye, İşte İran, İşte Irak ve işte Suriye'deki Kürtler.. Yüzyıl önce, dörde bölündü.. Bölen de; bugün farklı noktalarda "hami" kesilen, Emperyaistlerdi…Yani, kim kiminle, "özdeş" en bariz şekilde orta yerde görünüyor…

***

Yoksa; Suriye'deki iç çatışmalardan kaçıp Türkiye'ye sığınan 3.5 milyon Suriyeli'nin beşte biri, Kürtlerden oluşmazdı?.. Kaldı ki, Türkiye ne diyor; Suriye'nin toprak bütünlüğü.. Yani, bu coğrafya Suriye toprağı.. Kimsenin de, Suriye'nin toprağında gözü yok, olmasına da izin verilmez?.. Ama diyeceksiniz ki, hal-i hazırda, Suriye'nin toprak bütünlüğü diye bir şey kalmış mı?.. Doğru.. İşte, harekatın özü de, bu toprak bütünlüğünün "sağlanır" olabilmesidir..

***

HAREKATA HAYIR DİYENLER!…

Doğrusu, ruhumu acıtıyor; "ölüm ve öldürmeler" üzerinde, bir hesabın yapılması!.. Ya da; "yanlış ile doğrunun" çatışmalar üzerinde netliğini ortaya koymak.. Ama, hani bir söz var "elden ne gelir?"… Şimdi, "harekata" hayır derken, şöyle bir "referandum" yapılsa!.. Ya da, soru mahiyetiyle, "hayrını" bu noktada mı, ifade ediyorsun, diye sorulsa, kim ne cavap verir?… Bilmem.. ama sorayım!...

***

Türkiye'nin sınır boyunda!.. Ki, Irak'ın Kuzeyini de düşünürsek. Oradaki Kürt Federal Yönetimi de, gözetilerek!.. Soruyorum!…

***

BİR… ABD'nin İsrail var-i PKK'nın öncülüğünde bir "devletin" kurulmasına, "evet" der misiniz?…

***

İKİ… Siyonizmin, Emperyalizmin, İslam coğrafyasının "kalbinde", uydu bir coğrafya işgaline "evet" der misiniz?

***

Bu iki soruya, aslında söylenecek söz şudur!.? Yüzyıl önce, zihinlere "zafer" diye yutturulan.. Ve hala o anlayışlarından zerre- kadar sapmayan, bugün de "ağzı olan konuşuyor" fikriyatıyla, ne işimiz var Suriye'de, diyenler Lozan'a bakmalı?.. Zafer mi hezimet mi?…

***

Ne diyoruz; Misak-ı Milli sınırları!.. Ama o gün, sahada alınanlar, masada emperyalizmin nam-ı hesabına, geri verildi?.. Şu noktaya gelmek istiyorum.. Şimdi, Türkiye o masada alınanları, kısm-i de olsa, "geri alma" imkanı ve fırsatı doğdu!.. Harekatı bir de böyle okusak mı diyorum?!… O zaman şu haklılığımız da ortaya çıkar, Halep’te, Musul’da Kerkük’te bizim.. Biraz daha ilerisi, Şam ve Kudüs..

***

Hasılı kelam!.. Kim ne derse desin.. Ya da hangi ülke, hangi siyasi akım.. Fikri ve beklentisi, ne olursa olsun!… Türkiye bu hamlesiyle, tarihsel bir birikim ve kararlı siyasi duruşuyla, Ortadoğu'da, YPG/PKK ve DEAŞ üzerinden, kurgulanan planı "Barış Pınarıyla", alt edecek… Bölgede, sivil, milli, yerli ve tarihsel birlikteliğin, "ruhunu", güçlendirecektir.. Er ya da geç; Barış Pınarı'nın musluğundan; "huzuru ve istikrarı" akıtacaktır.. Bedeli ağır olsa da!…

***

YA ŞEHİTLERİMİZ OLURSA!…

Ne diyorlar?.. Ya şehitlerimiz olursa.. Ya ölüm haberleri gelirse.. İyi de terörle mücadelede; "şehit" veren bir ülke değil miyiz ki?.. Sivil, asker, polis, kimi derseniz!… Son 40 yıldaki bilanço, 70 bine dayandı.. Elbette ki, bu harekatta "şehitler" verilecek.. Ölümler olacak?.. Kimse oraya pikniğe gitmiyor, var olan iç çatışmanın ortasına, terör unsurlarıyla mücadeleye gidiyor.. Halk deyimiyle; yok öyle beş kuruşa, köfte ekmek..!

Milli egemenlik diyeceksin, bağımsızlık diyeceksin.. İç barış, iç huzurdan söz edeceksin.. Emperyalistlerden.. ABD'den, Siyonizm’den, yakınıp, el aman edeceksin.. Ama buna dair; "bedel" ödemeyeceksin?.. Yok öyle bir dünya!…

***

TEK ÇEKİNCEM VAR?…

Evet.. Harekatın muhtevasına dair tek çekincem var.. O da, ÖSO'cuların Türk Silahlı Kuvvetlerimizle "birlikte" harekat edilir bir noktada olmasıdır.. Birileri kabul etmezse de; önceki operasyonlarda ÖSO'cular kötü bir imaj bıraktı.. Özellikle; "yağma ve talan" noktasında!.. Bu hal şanlı Ordumuza, imaj açısından zarar verir..

***

En önemlisi de, Fırat'ın Doğusunda PKK/YPG'yle mücadele adı altında, oradaki Kürt sivillere olası, bir insanlık dışı muamele, yansıması olursa; "ciddi tepkilere" yol açar.. Ki bu da, operasyona haklılık veren Kürtlerde özellikle; incitme yaratır… Çünkü, biliyoruz ki Ordumuz, "hassasiyetleri" olandır.. Güçlüdür.. Yürütülen harekatı da, hiçbir gücü yanına almadan, üstesinden de gelebir.. Yani, tek çekince durumum, ÖSO'nun önceki harekatlarda bıraktığı imajın etkisidir?

Hayırlı Cumalar...

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Barışta evlatlar babalarını, savaşlarda babalar evlatlarını toprağa verirler.