ADAYLARI TANIYABİLDİK Mİ?…

Kısm-i olarak tanıdık… Tam teşekküllü değil yani.. Ama bırakılan izler belli… 

Kim hangi yönde, ağır bastı.. Ya da; "iz bıraktı.."

Geniş pencereden bakarsak, çıkan özet şu!..

***

YILDIRIM..

Tecrübeli.. Sakin.. Soğukkanlı.. Siyaset adına; görev adamı..!

Yoksa, Erdoğan bu kadar sahiplenmezdi…

İşini yapandır.. İşten kaçtığı yok..

Güler yüzlü.. Sevecen.. Güven verici..

Rakibe göre bir adımda önde gidiyor…

Kutuplayıcı değil...

Derler ya; "preze" sahibi.. Birleştirici..

Yani; "arkasında" bıraktığı birikim var.. Geçmişe dair, hizmetler var..

Yaptıkları "yapacağının" teminatı misali…

Lakin yıpranmışlığı da yok değil, var..

Eee; iktidar olmanın bedeli de burada… İllaki negatiflik olur..

16 yıl iktidar olmak; yıpratır.. Arayışları zorunlu kılar..

Şahsi bazda, siyasetinde, kırıcı olmadı…

Belki hitapta, zayıf kaldı.. Meramını pek anlatamadı..

Ama; "dinlemeyi" bildi.. İtici olmadı…

Tersolukla takılmadı..

Kibirin pehlivanlığından uzak durdu..

Ancak, "rehberlerinde.." Yol arkadaşı diye yanında" gezdirdikleri.."

Ismarlama zevattan, negatif enerji dağılımı oldu..

O da; bunlar mı, ekip dedirtti..

***

İMAMOĞLU… Genç… Hareketli.. "Kandaki" denge, aktif…

Koşturuyor.. Polemik üretici…

Ama tecrübesiz..

O'nu, 31 Mart öncesi ve sonrası olarak okumak lazım…

Çünkü, önceleri sakindi…

Serinkanlıydı.. Hoşgörüsü yüksekti…

Dinleyendi, dinletendi.. Mağduriyet "libasını" kendine yakıştırandı…

Güven vericiydi..

Peşinden kitleleri koşturan, "arayışta" olanlara bir alternatifti…

Sonra, değişti.. O da, "mazbata" sarhoşluğundan mıydı? Yoksa, farklı bir etken mi vardı; bilinmezdi?

Şimdi kavgacı, sinirli, "dili" yaralayıcı, bir intiba bıraktı..

Yüzü gülüyor, ama içi öfke, zihni ise farklı düşünceler üretiyor!.. Güven, zafiyetine düştü…

Rakibine göre, çok avantajlıydı.. Ancak, bu evrede, kayıplarda bulundu.. Özellikle "liyakat ve ehliyet" açısından, hayli gerilerde…

Tabi, muhalefette olduğu için, etkisi yüksek..

Taraftarı var…

Eee, iktidara alternatiflik olunca, puan getiricinin yüksek olması kaçınılmaz!…

Geçmişe dair, bir mazisi var.. Beylikdüzü, faaliyeti.. Lakin, arızalı.. Hitabı yüksek.. Ağzı laf yapıyor.. Ama, dinlemesini bilmiyor. Kırıcı.. Terso biri..

***

Sizde, nasıl bir etki bıraktı bilmem… Ama bendeki iki adayın bıraktığı intiba bu yönde…

Tabi, nihai sonuç, demokrasinin membası olan "sandıktır..!"… Ki, seçmen için de; "her şey" sandıktır..

Birileri, hala zihinlerinde, "hayallerinde" her şey sandık değil, dese de!.. O arayışların, körüğünde bulunsa da..

Şu hakikati, herkes.. Özellikle, Türkiye insanı şu gerçeğin farkında… "Demokrasi dışında" hiçbir işlem, kabul edilir değil..

Hele ki, iktidarlar açısından; "sandığın, milli iradenin" saf dışı bırakılması!..

Hasılı kelam!.. İstanbul Türkiye'dir.. Türkiye İstanbul'dur..

O'nun için, duygu körüğünde değil, "aklın rotasında", tercih ortaya konulmalı!..

***

ÖCALAN'IN MEKTUBU VE TARTIŞILANLAR?

İstanbul seçimlerine dair "Kürt" cephesinde hareketli anlar gerilimli!!..

İşte, son hamle, Abdullah Öcalan'ın "son dakika" mektubu..

"Bomba" misali..

Zamanlama, söylem.. Ve eksenindeki; "toz kopartan" fırtına..

Hayli; zihin "karışıklığı" yaratıcı…

Şöyle ki...

Özellikle, Mektubun Yazar Doç. Dr. Ali Kemal Özcan tarafından açıklanma hali!!..

Akabinde, iki gündür "mektubu" saklı tutan, Asrın hukuk bürosunun "zorunluluk" arz edicilikle "karşılık" vermesi..

HDP'nin sınayıcı mektuba, "seçime" dair fikriyata yönelik sergilediği tavrın tekerrürü!..

HDP'nin eski Genel Başkanı Sebahattin Demirtaş"ın "oy tercihindeki" tarafgirliği…

Kandil'in, açıklamaları..

Hasılı kelam, "seçime" yönelik İmralı'dan gelen tarafsızlık  çağrısı "HDP'nin içteki kazanı" fena şekilde kaynatmaya başladı?

Ama iş; liderlik kurgulu görünüyor!…

Kazanda nasıl bir taşma ve çevresel etki yaratacak, bilinmez!?…

Yeni bir "açılım mı?"

Yoksa, "kapıların kapatılması mı" olacak?

Genel anlamda önümüzdeki günlerde; "kazan" içerisindeki kaynayanlar nazarında, netlik sağlayacak?

Ancak, İstanbul seçim sonuçlarında 'Kürtlerin" tutumunda bu saatten sonra bir farklılık olur mu?

Artılar, eksiler anlamında..



***

Küskün Kürtler, Yıldırım'a yönelir mi?

Öcalan'ın tarafsızlık çağrısına, Kürtler "tarafsız" kalır mı?

Sorular yüksek..

Lakin oluşan süreç seçim tercihine dair "hamura" farklı su taşıyacağını söyleyebilirim..

Gelirsek, lider "krizine..!"

Mektup bir anlamda, sorgulayıcı..

O da, Kim lider, kim figüran, kim sözcü, kim değil?.. Bu polemiği de netleştirmiş olacak?..

Aslında iş; "yol ayırımına" geldi…

Tabi, Avrupa'nın tutumu, yani kimden yana tavır koyacağı… Çünkü, O da farklı bir esinti yaratacak?

Dengeler hızlı değişiyor..

Hele ki, Neçirvan Barzani'nin "seçim arifesinde", Türkiye'ye gelişi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la; görüşecek olması…

Netice itibariyle; İktidar ve Kürtler cephesinde "farklı bir yol" gelişiyor..

Bekleyip görelim..

Kim taraflı, kim tarafsız?!…

Ama çok fazla da, derinlik arz edici dehlizlere de girilmesin!…

 

***

MEKTUPLA- OLUŞAN SORULAR?

Mektuba dair, kafama takılan sorular..

BİRİNCİSİ… Mektup neden; "tecrit" edildi.. Avukatlar, 18 Haziran'da görüştü.. Ki en fazla bir gün sonra; "mesajı" kamuoyuyla paylaşılırdı..

Ama, seçime dair mektup.. Ki el yazısıyla kaleme alınmış; "saklı" tutuldu..

Neden, kamuoyuyla "paylaşılma" ihtiyacı duyulmadı…

Galiba, pandoranın kutusu açıldı…

***

İKİNCİSİ… Öcalan, Yazar Özcan'ı neden tercih etti.. Hükümet.? Yani Devlet Öcalan'ın görüşmek istiyorum "talebine" rıza gösterdi?.. Böyle bir mektuptan, haberdaymıydılar?…

Avukatların "tecriti" fark edildi de mi, bu görüşme sağlandı?…Bundan sonraki avukat görüşmelerinde, Asrın Hukuk Bürosu "devre dışı mı" kalacak?…

***

ÜÇÜNCÜSÜ.. Mektup, iki cephe oluşturdu. Bir tarafta, Abdullah Öcalan.. Karşı tarafta, HDP, Demirtaş ve Kandil… Dün, gün boyu mektuba gelen "cevap" yankılarına baktık.. Özellikle HDP cephesinde!.. Ki, Ahmet Türk bile… Bir kafa tutma var?… Bir "makas ve lider" değişiklik noktası var. Son viraj..  Demirtaş'ın "Daha Apo'nun heykelini" dikeceğiz sözü, bu durumda atıl hale geldi.. Ki göz ardı ediliş; Öcalan'ın liderliğini" kaybettirir… Galiba; testi çarpışmasına dönecek?…

***

DÖRDÜNCÜSÜ.. Yaşanan, çekişme ve testi çarpışmasında, vakıa Ankara lehinedir… Özellikle, "terörle mücadele" açısından… El daha bir güçlenir.. Sahadaki, hakimiyet ve siyasi tavır, güçlendirir..

***

KAFTANCIOĞLU'NUN SIRRI?..

Galiba, CHP'li Kaftancıoğlu'nun sırrı; Öcalan mektubuyla çözüldü..

Neden, kayıplar olduğu..

Neden ortalıkta gözükmediği.

Neden, İmamoğlu'nun yanında görüntü vermediği, anlaşıldı?..

HDP, Kandil ve Silivri "arasında" köprüyü geliştirmek..

İmralı ile "diyaloğu" ve mesajları da; "tecrit" etmekle meşgul!…

 

 

***

23 HAZİRAN AKŞAMI, NE OLUR?…

Olacağı şu!..

İstanbul seçmeni "sandık" başına gidecek..

Oyunu kullanacak..

Ya, Binali Yıldırım diyecek..

Ya da, Ekrem İmamoğlu, diyecek…

İkisinden birine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı "sensin" diyecek…

Kazanan bir kişi..

Kaybeden bir kişi..

Oy oranı derseniz; ha bir, ha bin, ha yüzbin, ha bir milyon fark olsun!!..

Önemli değil…

Önemli olan oy farkı.. Ki "ne olursa" olsun, bir "oy" fazlalığı yeter!…

Yani, "bir oy" neticeyi belirtir..

İşte o bir oy, "sorumluluk" ister… Görev telakisidir…

Demokrasinin "namusudur?"

Dahası; sahip çıkılacak iradedir!…

***

SON GÜN ANKETİ…

İstanbul seçimleri için son kamuoyu yoklamasını NevBilgi şirketi gerçekleştirdi.

Anket, 17-18 Haziran 2019 tarihlerinde 2500 kişiyle hanelerinde yüz yüze görüşme yöntemi ile hayata geçirildi.

Ankete göre yüzde 3,28 kararsız seçmen var..

Bu oranın dağılımında, çıkan sonuç şöyle..

AK Parti adayı Binali Yıldırım Yüzde 50,45,

CHP adayı Ekrem İmamoğlu yüzde 48,89…

Ayrıca 31 Mart’ta oy kullanmadığını belirten seçmenlerin yüzde 57,8’i 23 Haziran seçimleri için Binali Yıldırım’a oy vereceğini belirtti.