EvdeKal Diyarbakır….

Yaşadığımız kadim kentin, şu kritik sürecin hayati sloganı; "EvdeKal Diyarbakır.." Halk deyimiyle; 7'den 70'e herkesin, ama herkesin "uyması" gerektiği bir kural ve tedbir bu..

***

"EvdeKal Diyarbakır… EvdeKal Türkiye.."

***

Peki, ne için!.. Elbette ki sağlık için.. Huzurlu, mutlu bir yaşam için.. Can kaybımız, hastamız olmaması için.. Kendi canımız kadar, başkalarının da canını düşünmemiz gerektiği için.. Aile, toplum ve millet olarak, "sağlık" içerisinde olmamız için.. Yarınlarımızı karartıp, acılara boğulmamak için!...

***

"Pandemi" virüsüne, yakalanmamak, üstesinden gelebilmek için!… Yerküresini tehdit eden, ülkeleri ve milletleri "ölümcül" şekilde ağına almasından dolayı, Diyarbakır'ın, 81 kentiyle Türkiye'nin "bu beladan" en hasarsız şekilde, kurtulabilmesi, belayı defedebilmesi için!…

***

Büyüklerimizin "virüse" yakalanıp vefat etmemesi için. Aile fertlerimizden birinin "kurban" gitmemesi için.. Hastalanmamak, o hastalığın çaresizliğine düşmemek için.. Komşumuzun, akrabalarımızın, dostlarımızın, mahallemizin, ilçemizin, şehrimizin, bölgemizin, ülkemizin "ölümler ve acılar" ile gözyaşı dökmemesi için!…

***

Kendimizi.. Aile fertlerimizi.. Yaşayan tüm varlıklar olarak, "birbirimizi" düşünüyorsak, seviyorsak, "o benim canım, o benim büyüğüm, o benim babam, annem, dedem, halam, teyzem" diyorsak,  "EvdeKal Diyarbakır.. EvdeKal Türkiye" deyip, "Evde Hayat Var" ilkesiyle mutlaka "izolasyonu" sağlamamız gerekir.

***

Gün "sağlıklı" kalabilmenin günüdür!.. Maddiyattan daha çok, "maneviyata" ihtiyaç duyulan bir zaman dilimindeyiz!.. Moral, motivasyon, dayanışmanın, birbirimizi daha fazla düşünebilmenin, aman "ben ne kendime, ne yanımdakine, ne de bir başkasına zararım olmasın, virüs kapmayayım, kaptırmayayım" diyebilmenin ve uymanın gerekliliğindeyiz…

***

Ve şunu bilmemiz gerekir!.. Bilaistisna herkes.. Ama en çok da, büyüklerimiz bilmeli ve riayet etmelidir.. Şu günlerde, "sokak, çarşı-pazar, işyeri" yani insan sirkülasyonunun yoğun olduğu alanlar; "en riskli" alanlardır.. Onun için de, bu alanlardan uzak durulmalıdır…

***

Nitekim, devlet tüm imkanlarını "EvdeKal" kuralının geçerliliği, uyulması, tavizsizliği için hayata geçirmiş.. Ya 112, ya 155 ya da 156 nolu telefonu arayarak, "Vefa" grubundan istediğini, sağlayabiliyorsun!.. Esnek çalışma.. Ekonomik destekler..

***

Kısacası!.. "Evden çıkabilmen" için, hiçbir mazeretin yok!.. Çıkma dışarı.. Eğitimini de, öğretimini de artık "uzaktan eğitim sistemiyle" alabiliyorsun!… Denir ya, eksiğin, gediğin yok, daha ne istiyorsun.. Otur oturduğun yerde, sağlığını düşün…

***

Yazıya, son "cümleleri" kurgulamak isterken telefon geldi!… Doktor bir dostum.. Hal hatır sonrası, şöyle destek mahiyetli bir uyarı yaptı… Evdeki ahalinin, "uyması" gerektiği kuralları, aktararak.. "Ne olur bunları dile getirin de, vatandaşlar uysun" dedi…

***

Dediği şu.. "Evde kalmanın en önemli kuralı temastır.. Özellikle, stabil kalan ile, evden dışarı çıkıp, gelenin uyması gereken "temasın" minimize edilmesi.. El yüz, giysi yıkamanın ötesinde, bunları yaptım başka bir şeye gerek yok mantığıyla değil, bilakis temas noktasında "sosyal mesafe" mümkün olduğunca korunmalı…

***

Kullanılan malzemeler.. İmkanlar ölçüsünde, "ortak kullanılabilecek" malzemelerden, eşyalardan uzak durulmalı… Yüz yüze, el ele, temas kesilmeli.. Abartı diye kabul etmeyin, "şartlar var ise, ev değil, odalar bile ayrı tutulmalı, gün içerisinde dezenfekte edilmeli…

***

Yaşlılarımız en çok etkilenen kesim!.. Onların kurallara birebir uymaları lazım.. Ancak gençler.. Özellikle; orta yaşlılar.. Ki evin aktivitelerinde en çok onlar sorumlular.. Bu kesim salgın virüs açısından birer taşıyıcı olabilirler.. Evi sağlıklı tutayım derken, sağlıksızlaştıran onlar olabilir…

***

Sonuç itibariyle… Kimse!.. Ama hiç kimse "bana bir şey olmaz" diyemez.. Gencim, dincim!.. Yaşa da, yaşım 65 değil.. İhtiyar delikanlıyım.. Çocuğum.. Kadınım.. Gibisinden afra-tafra takılamaz!.. Önemsemezlik edemez.. Etmemelidir.. Çünkü bu pandemi virüs; "kör kurşun gibi.."

***

Vali Hasan Basri Güzeloğlu'nun öncülüğünde başlatılan "EvdeKalDiyarbakır" kampanyasına iliştirdiği şu cümleyle noktalayalım!… "Kendimizi, sevdiklerimizi ve ülkemizi koruyalım.. EvdeKalDiyarbakır..?"

***

BİR YANLIŞLIK YOK MU?.

Var.. Yanlışlık da var, tezat durum da var.. Yani; "olumsuzluklar" zinciri noktasında, her şey var… Yani biraz da iğneyi kendimize batırmak lazım!...

***

Şöyle ki!.. Pandemi Hastanelerinin "önünde" uzadıya, oluşan kuyruklar.. Kuyruk "test yapabilmek" için!. Ne bir tedbir var, ne bir "sosyal mesafe" kuralına uyan var.. Kimi maskeli, kimi değil!.. Yani bir curcuna!…

***

Şu toplu taşıma araçları.. Sayılar düştü, ama insanların "istifli" hali devam ediyor.. Ne bir koltuk boş bırakma, ne de dezenfekte edilme, ne da "virüse karşı" sağlıklı kalabilme adına, alınmış bir tedbir…

***

Ve bu iki tablo, Pandemi hastanesi önünde ve güzergahında, yaşanıyor?… Bir tarafta korku, panik, endişe "bana bir şey olur mu" kaygısının ürettiği, travmatik ruh hali.. Beri yanda, peş peşe gelen kuralların önem arz ediciliği…

***

Şu test konusunda; "ciddi bir bilgilendirme" yapılmalı.. Pandemi hastanelerinin önünde, "izolasyon, dezenfektan" yapılmalı, hangi koşul ve kriterlerde "hastaneye" hangi koşullarda, aile hekimliğine başvurulması gerektiği!…

***

Aksi taktirde, "evdekal, evde sağlık var" beyanları, tedbirleri "boşa" çıkar, virüs kapan, virüs yaymaya devam eder.. Bir de şu test mevzusu!.. Tahlil alınıyor, sonra salıveriliyor.. Eğer pozitif çıkarsa, kişiye müdahale ediliyor.. Ön önlem yok!.. Peki bu evrede o virüsü taşıyan, kimlere ne kadar bulaştırdığı ve önü alınmaz halin durumu, ne olacak?…

***

Diyorum ki, şu test konusu "ev ev" gezilerek, gelen ihbarlar "evde" yerinde değerlendirilirse; daha bir sağlıklı, karmaşadan, çelişkilerden, zıt durumlardan uzak kalmaz mı?.. Sizce…

***

ÜÇ MAYMUN MODU!…

Ne yazık ki, tezat bir durum da şu PTT'nın önündeki kuyrukların hal-i vaziyeti!… Günlerdir yazıyoruz, çiziyoruz.. Ama ne hikmetse, kurum yetkilileri "üç maymun" modunda, görmedim, duymadım, bilmiyorum diyor… İşte tablo ortada.. Burada "olası bir virüs vakıasının, virüsü yaygınlaştırmaması, ya da insanların o virüsten kapmaması mümkün mü?"… Bir tarafta, evde kal, kendini izole et diyoruz, ama beri yanda insanlar "maaş, fatura tahsilatı kuyruğunda", burun buruna…

***

AZICIK TEBESSÜM..

Şu bizim; "namaz beş vakit, ahlak 24 saat" düsturundan uzak olan şebekler.. Ki bu şebekler öyle böyle, cahil, cühela, kafası çalışmayan, değil.. Bunlar, enva-i "üçkağıt, sahtekarlık, hile, hurda" bilen, filozoflara parmak ısırtanlar var ya!… İşte onlar, her şeyin sahtesini üretmekte, üstlerine yok.. Sahte ambulans.. Sahte ilaç.. Sahte doktor.. Sahte hemşire.. Yani, sağlık kulvarında her türlü "sahte" üretimde boy gösterenlere aman bugünlerde dikkat edin.. Neme lazım, bir bakarsınız seri bir şekilde "sahte virüs" üretimine geçmişlerdir...

***

Ha bu arada, farkında mısınız?.. Hükümet, siyasiler bas bas bağırıyor.. Ey ahali "eve kapanın, dışarı çıkmayın" deyip; bizleri hapsediyorlar… Diğer taraftan da, "hapistekileri salıvermek" için, yoğun bir görüşme trafiği içerisinde bulunuyorlar.. Hem de; "sosyal mesafe" kuralına da uymadan.. Ne günlere kaldık; millet evlere hapsediliyor, hapistekiler ise sokağa salıveriliyor?…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

İnsanlığın yerküresinin "en nankör ve vahşi" yaratığı olduğunu biliyor musunuz?…