İŞTE O GİZEMLİ SORU!…

Soruya dahil olmadan önce!… Annelerin 'evlatlarımızı istiyoruz" eylemi, 4. günde..

Dün itibariyle; "aile sayısı" 10'a çıktı..  Kaçırılan polis ve askerlerin aileleri de katıldı… Görünen o ki, sayı artacak!…

Artmalı.. Kafle, kafile katılım gösterilmeli..

Ve bu "evlatlarımız, ölmesin, dağdan indirilsin" çığlığı büyümeli…

Bir çözüm; "projesine" dönmeli!…

***

Dün, atılan çığlık neydi!..  Ana yüreklerinden yükselen isyan, neydi!..

"Yeter artık; bitsin bu çatışmalar… Evlatlar ölmesin…

Analar ağlamasın.."

Bugün, alanlarda yine ana yürekleri..? Ama; "isyan" çığlığı, söylem farklı..

Bu kez denilen ne; "Verin evlatlarımızı.. Çocuğumu istiyorum..  Ya dirisi ya ölüsü..." 

***

Dün, kısmi olarak bir noktaya dikkat çekmiştim…

Kim ne der.. Kim ne söyler.. Annelerin yürekleri üzerinden; "nelere" dem vurulur bilmem…

Çünkü, haykıran bir ana yüreği.. İsyan eden yüreği yanık bir anne…

Tepkisini koyan; "evlat hasretiyle" perişan olan ana baba!…

Her yönüyle; masumiyet karinesi var.. Ki öyledir de!…

Onun için de; "siyasi" bir kimlik…

Ya da organizeli.. Veyahut devletin bir kurumunun, kurgulaması demek; gayri ahlakidir.. Vicdani yoksunluktur..

***

Gelirsek, o soruya..

Yani, Annelerin neden HDP'nin "kapısına" dayandıkları gerçeğine!..

Neden, AK Parti'ye… Neden bir başka partiye değil…

Neden, Emniyete.. Neden, Adliyeye.. Neden Valiliklere..

Neden, Meclise.. Neden, Cumhurbaşkanlığı "külliyesine" değil de; HDP'nin kapısına dayanıyorlar?!…

"Çocuklarını, HDP'den" istiyorlar?

***

İlginci, Ailelerin ekseriyeti; HDP'yi "suçluyor?" Dedikleri…

"Evlatlarımızı, HDP'liler dağa götürdü.. HDP binasına girdi, dağa gitti!.."

Yani, bir dizi "itham" ve suçlama havada uçuşuyor!…

Gariptir..  HDP'lilerden bir teki dahi, çıkıp şunu söylemiyor..

Eyy anneler.. Eyy babalar.. Bacılar, teyzeler, halalar!…

Çocuğunuzu niye bize soruyorsunuz ki.. Biz ne bilelim…"

***

Demiyorlar.. Deme noktasında bir tarz da sergilemiyorlar…!

Dedikleri; "aileler" kışkırtılıyor…

İşte bu tavır… Bu "ithamları" kabullenme hali… HDP'ye "o gizemli" soruyu ikmale getiriyor?….

"Ailelere kızgınlığınız nedendir?!"

***

 

SAKIN OLA Kİ?…

Hayırlısıyla… Eğitim ve Öğretim Yılı, başlıyor.. Ülkede, milyonlarca.. İlimizde, yüzbinlerce "evladımız", okula merhaba diyecek…

Tabi, herkesin bir sorumluluğu var..

Ve üstüne düşen; görevler… Yeni dönemde; farklı bir "Eğitim" sistemi var.. Öğrenci için, veli için, tabi ki öğretmenler için!..

Yani işleyiş; "klasik" değil… Ara tatil.. Ders sayısı.. Zil.. Ve müfredat içeriği..

***

Neyse!.. İşi "Sakın ola ki" sözüne getirirsek!?.. Bu ifade, İl Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'na ait..

Önemli, bir uyarı.. Hassasiyeti yüksek, bir söylem..

Bağış.. Kayıt parası.. Yani "benzer" adlar altında, velileri "söğüşleme" haline "dur" diyor!… Ki bu mevzu her eğitim döneminde "baş" ağırtıyor..

Özellikle; velileri isyan noktasına getiriyor.. Para mı? Katkı mı? Dergiler mi? Öğrenci taşıma mı?

İaşe mi? Yani bir çok kalem üzerinden; "eğitimi" en lüks paralı hale getirten idarecilerin varlığı!..

Okul Müdürü.. Okul aile birliği...

***

 

İşte buna dair Vali Güzeloğlu uyarıyor…

"Sakın ola ki…

Çocukların, ailelerin mağdur edilmesine,

Haksız bir kuruşun masraf edilmesine,

Gereksiz bir tek harcamanın yapılmasına sebep olmayasınız!…"

***

BİR UYARI DA BENDEN…

Ki, kısa süre önce de, dile getirmiştim!…

Öğrenci taşıma.. Öğrenci iaşesi…

Yani taşımalı "eğitimle" alakalı; "akçeli" işlerle ilgili aman ha aman!!!…

Çünkü; "hayli" rahatsız edicilik var..

"Kötü" kokulardan söz eden var..

Yine birilerine; "organize ve yönlendirme" kurgulaması var!!!…

Bir de uyarı var… Bazı bölgelerde "öğrenci taşıma işi" aksarsa sakın şaşırmayın!…

Öyle ya; "plakalar" hep aynı?

Öğlen yemeği de.. Ki, "sıcak yemek" yerine kumanya tercihi, ağırlıkta!..

***

SİYASETİN DİLİ!..

Değişmesi gerekendir.. Ki elzemdir..

Yeni parti arayışları.. Bir mi, iki mi, yoksa daha fazla mı?

Partilerdeki "kadro" değişikliği mi..

Hükümette "revizyon mu?"..

Yani bir "şekillenme" söz konusu ise de!..

Özü itibariyle…

En büyük ihtiyaç ve aciliyet isteyen; "siyasetin dili'dir.?"

Çünkü bu dil.. Ortaya konulan "siyasi" tarz; "sağlıklı" değil..

Yıkıcıdır.. Yakıcıdır.. Kutuplaştırıcıdır.. Var olan "ateşi" körükleyicidir…

***

KAÇ PARTİ VAR?

Türkiye'de mi?.. Hal-i hazırda; 77 siyasi parti var.. 24'ü.. son 5 yılda kurulmuş!..

Eğer ki, iki parti daha kurulursa.. Ki üç diyen var.. Bel ki, dört olabilir..

O zaman, sayı 81 olur..

Ki bu da, "İl" sayılarımızla, eşitlenir.. Her il'e bir parti…

Peki, seçime katılan, bir eli sayısı kadar.. Ya "Meclis'teki" temsiliyet; 9 parti!…

Grubu olan; 5 parti!…

HAYIRLI CUMALAR..