"MİLLET MİTİNGLERİ" NİYE YOK?…

Bilmem!… Farkında mısınız?

Seçimin son düzlüğü..

Artık viraj bitti..

Düzlük..

Pazar günü, "finiş" noktasına varış!…

Kim ne alır?

Kim ne kaybeder?…

Kim ulaşır?

Kim yolda kalır, hep birlikte göreceğiz?..

Ama şimdi; durum ne?

Aslında belli kriterler; bir fikir ortaya koymuyor değil?..

Koyuyor…

Tahmini!…

Önceki seçimlerden aldığı oy..

Mitinglerdeki görüntü..

Anketler..

Ve adayların "seçmen" nezdindeki tercihselliği..

Hepsi birer kriter…

Lakin, kesin bir netice de değil?...

***

Hani bir söz vardır!…

Perşembe'nin gelişi, Çarşamba'dan bellidir..

Seçim sonucu da?..

Miting meydanlarındaki "salih" coşkudan bellidir..

İşte Yenikapı'daki tablo..

"Cumhur ittifakı..?"

Haftasonu, karadan, denizden ve havadan yığma oldu?

Erdoğan'ın ifadesiyle…

Yenikapı'da 1 milyon 600 bin kişi vardı!..

Büyük bir katılım?..

Ki, İzmir..

Ki bir gün önce de Başkent'teki "miting…!"

Özü itibariyle!..

"Cumhur ittifakı" biz ipi göğüsledik diyor..

***

Hal bu iken!…

Ne deniliyor.. "İstanbul'u alan, Türkiye'yi almış olur?".

Yani; ipi göğüsler..

Peki, iktidar alternatifi..

Yani, Cumhur ittifakı karşıtı "Millet ittifakı?" ne alemde?..

Yani, CHP, İyi Parti…

Saadet..

Üçlüye yaranmaya çalışan, HDP…

Neden!..

Alternatif bileşenler olarak; "saha hakimiyetine" girişmiyorlar?..

Klasik..

Nostaljik yapmıyorlar..

"heyt biz de varız" demiyorlar..

"Topyekûn bir ses" olamıyorlar?

Büyük mitingler tertiplenmiyor?…

İstanbul..

Ankara..

İzmir…

1 Nisan'a "şaka yaptıran" kulvarda, yoklar..

Güç gösterisi yok!…

***

Mesela!..

Diyarbakır'da bir gövde gösterisi yapılabilirdi?..

Öyle ya, 29 Mart'ta miting var..

Ya da, Mardin'de..

Veyahut Van'da, kendilerini seçmene karşı arz-ı endam edebilirlerdi?…

Niye yoklar?…

Niye kol-kola meydanlara inmiyorlar?..

İş bilmezlik mi?

İşin kurnazlığı mı?

Yoksa, "bileşenlerin" samimiyetlerindeki yoksunluk mu?…

Deniliyor ya; "bunlar beş benzemezdir?" diye!…

Her ne ise!…

Dedik ya; "siyasetin ruhu" seçim meydanlarında gezer!…

Eğer ki, o ruh sahada yoksa!…

Seçmene gitmiyorsa..

Coşkuyla kenetlenme gayretinde bulunmuyorsa?

Demek ki, "havlu" atmıştır….

Demek ki, "sessiz ve sükutlanmıştır?…"

***

 

SAAT ARIZASI YOK MU?

Nasıl yani?..

Şimdi, HDP "miting finalini" Diyarbakır'da yapacak..

İyi hoşta…

Gün cuma.. Belirlenen; saat ise 11.00…

Malum..

Mitingler hep, belirlenen saatten bir saat sonra yapılmıştır..

Yani; geç olmuştur..

Hal böyle olunca miting Cuma Namazı saatine denk geliyor..

Bilinçli mi?

Ön görememek mi? 

Her ne ise…

Sizce arıza-i bir durum yok mu?

***

RESMİN ANLATTIĞI!…

Sizce!…

Vaziyet neye delalettir?..

Bir küskünlük mü var?

Bir takatsizlik mi var?

Bir dermansızlık mı var?

Bir tembellik mi var?…

Bir rehavetin, keyfiyet arzı mı var?..

Bir yorgunluğun, alameti farikası mı?..

Yoksa!..

Evet, yoksa azıcık bir soluklanalım molası mı var?..

Malum çok çalışmanın bir dinlenme, modu olması gerekmez mi?

Harap düşme hali?

Neyse diyelim… Resim "seçim" bürosunda, kendini ifade ediyor..

Bir enstantane!…

Kendince "bir şeyler" mırıldanıyor?..

Tabi kime özgü.. Eee o da yoruma açık..

Ne derseniz?

***

AZ LAF, ÇOK İŞ!..

Aynen de öyle..

Deriz ya "hele bir çenen dursun.."

İşini yapsana!..

Diyarbakır'daki, seçim atmosferi; ne yazık ki dedirtiyor?..

Ne iktidar..

Ne muhalefet..

Ne yerelde bir sirkülasyon oluşturma gayreti!..

Lafta az..

İşte yok..

Vaki olan; herkes kendi meşrebinde "biz bize hayran..!"

Diyeceksiniz ki!..

Resimde görüldüğü gibi..

Parti içinde, "hal" böyle ise..

Dışarda beteri olur..

***

O ÖZÜR KABUL MU?..

Gaziantepli dostlar..

Sizi bilmem..

Ama vaziyete dahil olan biri olarak; ne mümkün?..

O özür..

O beyan, şahsi düzeyde "olmamış" gibi!…

Ki bir çuval inciri berbat etme hali var?..

Dile kolay…

Gaziantep Raylı sisteme kavuşuyor..

Açılış töreni var..

Herkes trende..

Başkan.. Ki aday; Fatma Şahin..

Şehir ahalisi..

Güzergah üzerindeki halkla selamlaşma yapılıyor..

Milletvekili Ahmet Uzer..

Sevgi gösteren..

El sallayan..

Gönül birlikteliği sergileyen vatandaşlara ne diyor?

Diyor ki..

"Şeyin trene baktığı gibi bakıyorlar?"…

E be yuh yani!..

Vakıa kamuoyuna yansıyınca..

Sosyal medya..

Gazete sütunları.

Görselde deşifre olununca; "özür" beyanında bulunmuş!..

Şimdi; bu özür geçerli mi?..

Sizce..

O muhteşem hizmet; "bir kelimenin" gölgesinde kaldı..

Sildi-süpürdü..

Tabiri caizse; "hizmet" açısından kıymetsiz hale getirdi?..

***

SOYER MASON ÇIKMIŞ?..

Hiç şaşırmadım…

Kim şaşırır ki bu "mensubiyetine..!"

Şahsi üye olmuş?..

Şahsına nişan verilmiş?..

Mason cübbesi giydirilmiş?..

Hiçte önemli değil..

Önem arz edici olan; "zihnin" Mason olmasıdır..

Ki o da, herkesin malumudur!..

12 Eylül'ün başsavcısı kim?

Babası..

Nurettin Soyer..

Türkiye'deki darbelerin..

Cuntaların…

Muhtıraların..

Vücuda gelmesi ve ana akımındaki aktörlerin hepsinin zihni; "Mason locasının" üretimi değil mi?..

Boşuna söylenen söz değil..

Armut dibine düşer diye?..

Yani bir kıymeti harbiyesi yok!..