RÜŞVETİN BELGESİ Mİ?..

Olur mu?.. Vaki değil.. Ama "rüşvetin" çarkını döndüren, etkenler de yok değil.. İşte o etkenlere "şeffaf ve salih, temiz, gerçekçi" bakılırsa; "rüşvet" belgelenmiş olur…

***

Neyse!.. Ak Parti eski Milletvekili Abdurrahman Kurt.. Dile getirdi; DSİ'deki "kadroların" 80 bin lira rüşvet karşılığı "peşkeş edilip, satıldığını, buna dur denilmesi mahiyetiyle "ed-i bese" dedi..! Dün buradan kısmi olarak mevzuya müdahil olup, yazmıştım..

***

Ki, "kadroların" para karşılığı satışının yapıldığı yönünde "efsaneleşen" fısıltı gazetesinin yayımını, Diyarbakır'da duymayan yok.!! Herkes konuşuyor.. Hani bir söz vardır; "ateş olmayan yerden de duman çıkmaz.!" Kurt'un sosyal medya paylaşımıyla, biz de "yüksek sesle" buradan aktardık..

***

Mevzuu, gündemleşti.. İki gündür konuşuluyor.. AK Parti İl Başkanı Serdar Budak açıklama yapmış.. Diyor ki; "Eğer bu işi yapan varsa, belgelerle ortaya konulursa lanetlemek lazım.. Ama ortada belge yoksa bu tür mesajlar havaya laf söylemektir.. İspatlamazsa iftira atılmış demektir.."

***

Budak kendi penceresinde üstlendiği misyon açısından "siyasi" söylem itibariyle haklılık derecesi var.. Ama şunu da bilmelidir; "rüşvetin" belgesi, olmayacağını!.. Ancak, "rüşveti" işleten etkenlerin var olduğu…!

***

Kurt'un "tezini" savunma, rüşvetin "illa ki varlığını" iddia etme gibi bir düşünce hasıl olmasın.. Ama beklerdim ki, Budak "biz bu iddiaları, tetkik edeceğiz. İlgili ve yetkili birimleri uyaracağız.. Ve konuya dair idari ve adli işlemin de ivedilikle, başlatılmasını bekliyoruz" deseydi..

***

Kurt'la bu "durumu" istişare edip, görüşecekmiş?..  Neyse!..  Bakalım seyir DSİ yönünde nasıl bir netice doğurur?.. Çünkü, İŞKUR "aracılığıyla" kadro tahsisinin, uzun bir zaman dilimidir sürekli "şaibeli ve akçeli" mevzularla anıldığını, "sağır sultan bile duyup, bilmiştir..!"

***

MEMİŞ'İN İKİ TALEBİ..

Milli Eğitim ve Eğitim Bir Sen ekseninde "yaşanan" ve giderek "ahlaksızlıkça" boyut kazanan, çekişmeyi dün kaleme almıştım.. İlgili ve yetkili "zevat" artık bu gidişata dur denilsin.. Çünkü vakıa, "ateş" topuna döndüğü gibi belden aşağı, saldırılar "ailesel" çıkmaz oluşturuyor..

***

İşte bu noktada, dün Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Yunus Memiş'ten iki "talep" içeren, belge ulaştırıldı bana!… İki belgede, "kendisi hakkında" sosyal medyada sahte hesaplarla servis edilen "taciz, tecavüz ve tehdit" iddialarına ilişkin, avukatı aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı başvuruları içeriyor..

***

Birincisi!… "Taciz ve tehdit" suçu işlediğine dair, hakkında herhangi bir soruşturma kaydının olup olmadığı!… Savcılıkça verilen cevapta "UYAP kayıtlarımızın tetkikinde Yunus Memiş hakkında belirtilen yıllara-2017-2018 ve 2019'a ait konu olayla ilişkin soruşturma kaydına rastlanılmadığı anlaşılmıştır…

***

İkincisi… Sosyal medya üzerinden Yunus Memiş'in kendisine "taciz, tecavüz ve tehditte" bulunduğunu iddia ederek, paylaşımda bulunan ve devlet büyüklerini etiketleyen, paylaşımda bulunan "kişi ve kişiler" hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı, "suç duyurusu" başvurusu…

***

Doğrusu!… Memiş.. Ve tabi ki, mevcut Milli Eğitim İl Müdürü Feysel Taşçıer.. İki tepe isim ekseninde, 3-4 aydan beridir özellikle sosyal medya üzerinde "gelişen" ve birbirlerini itham eden, birilerinin de avuç ovarak, "gayri ahlaki" paylaşım ve iddiaların yaşanılır olması; "ahlaki çürümüşlüğün" dibidir….

***

Dün de dile getirmiştim.. Yaşananlar "iki taraf için de" birer itibarsızlaştırma "suikastıdır..!" Ana temel etken de; "ranttır, kurumsal gücün üstünlüğünü, karşı taraf üzerinde egemen kılma" hesaplarının, güdülmesidir… Lakin "iş zıvanadan" çıktı.. Çünkü "belden aşağı, aile müessesesi vurulmaya" başlanılıyor olunması; kabul edilemezdir..  Denir ya; "herkes aklını başına" almalı!...

***

 

"ÇAKAR'IMIZ" OLSUN..

Vekiller ayrıcalık istemiş.. Bizim de "çakar lambamız" olsun.. Kırmızı ışıkta geçebilelim.. Geçiş "önceliklerimiz" olsun, park alanlarında "önceliğimiz" olsun!.. Yani bu minvalde, "bir yasa tasarısı" torbaya konulmuş.. Meclisten geçildi.. Gece yarısı operasyonu..! Malum, bugüne kadar görülmüş değil; "vekillerin" ayrıcalıklarına dair bir yasanın "veto" edilmesi!... Ne mümkün?

***

Diyorum ki, hazır "filtre" vetosuyla, bir aşinalık oluştu ya!.. Reis, Vekilleri "halktan" koparan, aralarına "mesafe ve ayrıcalık" koyan, bu "çakar ve park, geçiş" önceliğine de; "bi saniye, siz vekilsiniz. Asilden nasıl ayrıcalığınız olur.. Herkes bir" deyip; Veto'yu çaksa!.. Ne güzel olur değil mi?.. Öyle ya; "bazı vekillerin" o kibir ve tepeden inmeci bakışları da; "son bulmuş" olur…

***

Kritik süreçte, gerilimin "asilde" vücut bulduğu bir dönemde "yumuşama" sağlar derim!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Makamları hasım kılan, koltuktaki zat'ın "kibiridir..!"