Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, merkez Sur ilçesinde sokağa çıkma yasaklarının ardından evlerini terk etmek zorunda kalan yaklaşık 24 bin yurttaşa yönelik yardım çalışmalarını sürdürüyor.
8 ay önce başlatılan yardım çalışmaları kapsamında 5 bin 693 aileye; 19 bin 200 adet gıda yardım kolisi, 100 bin battaniye, 400 adet yatak, bin 525 adet giysi paketi ulaştıran, bin 200 ailenin evinin tadilatını yapan, 20 ailenin 12 aylık kira bedelini karşılayan, 30 ailenin kent bostanından yararlanmasını sağlayan Büyükşehir Belediyesi, yardım ve destek çalışmalarının daha sağlıklı yürütülmesi için merkez açmaya hazırlanıyor. Önümüzdeki ay Ulu Camii yanındaki eski belediye binasında açılacak merkezde, Sur halkına danışmanlık ve destek hizmetlerinin verilmesi amaçlanıyor.
8 ayda 4 milyon 82 bin lira harcandı
Konuyla ilgili bilgi veren Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Necati Pirinççioğlu, Suriçini terk etmek zorunda kalan ailelere yönelik giyim, kuru gıda, battaniye, yorgan, ev eşyası ve beyaz eşya yardımlarının sürdüğünü, şimdiye kadar 5 bin 693 aileye 4 milyon 82 bin lira değerinde yardım yapıldığını, çalışmaların devam ettiğini bildirdi.
Belediyelerin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının, Sarmaşık Derneği ve Rojava Derneğinin de Suriçinden göç edenlere yönelik çeşitli kampanyalar yaptığının bilgisini veren Pirinççioğlu, yardımlar dışında 6 bin aileyle diyaloglarının sürdüğünü, ailelerin hl Suriçine dönmek istediğini, Büyükşehir Belediyesinin de çalışmalarını bu yönde sürdürdüğünü vurguladı.
Kiracılık oranı yüzde 50
Suriçinde mülk sahiplerinin az, kiracılık oranının yüzde 50 olduğunun altını çizen Pirinççioğlu, O açıdan bu kiracıların durumu biraz sıkıntılı. Kentin diğer bölgelerinde kira oranları yüksek. Yapılan görüşmelerin sonuçlarını yakında kamuoyu ile paylaşacağız. diye konuştu.
Yasağın kalktığı mahallelerde ekiplerinin hemen çalışma başlattığını kaydeden Pirinççioğlu, altyapı ve üstyapı çalışmalarının yürütüldüğünü, evlerin onarıldığını anlattı.
Yürütmeyi durdurma talebimiz reddedildi
Büyükşehir Belediyesinin Bakanlar Kurulunun acele kamulaştırma kararına karşı açtığı iki dava hakkında bilgi veren Pirinççioğlu, şunları söyledi: Bu davalardan biri Bakanlar Kurulunun kararının yürütmesinin durdurulması ve iptal edilmesine yönelikti. Biri de Büyükşehir Belediyesinin mülkleri üzerindeki kamulaştırma kararının yürütmesinin durdurulması ve iptaline ilişkindi. İkisinde de yürütmenin durdurulmasının gerekli olmadığı belirtilerek, talebimiz reddedildi, ama kararın iptaline ilişkin mahkeme süreci devam ediyor. Birisine, yani bütününe karşı açtığımız davalara yetkisizlik kararı verildi. Bunun için tekrardan temyize gideceğiz. STKların açmış olduğu davalar var, onlarda reddedildi. Vatandaşların açtığı davalar var, bunların mahkeme süreçleri devam ediyor, ama hepsinde yürütmeyi durdurma talebi reddedildi. Mimarlar Odasının açtığı davada yetkisizlik kararı verildi. Kamu niteliğinde kuruluş olmasına rağmen itiraz etmeye yetkiniz yok denildi.
Belediyeler giremiyor
Şu an beş mahallede sokağa çıkma yasağının devam ettiğine dikkat çeken Pirinççioğlu, belediye dışındaki kamu kuruluşları ve o alanda mülkiyeti olanların yasaklı yerlere gidebildiğini; ama belediyelerin girme şansının olmadığını belirtti. İl Valiliğine defalarca talepte bulunulduğunu, buna rağmen yasaklı alanda çalışma yürütemediklerini kaydeden Pirinççioğlu, önümüzdeki ay Ulu Camii yanında bir merkez açacaklarını ve bu merkezin göç edenlere hizmet vereceğini söyledi.
UNESCOdan çok bizim sahip çıkmamız lazım
Kamuoyunda UNESCO neden Suru korumadı algısının oluştuğuna dikkat çeken Pirinççioğlu, UNESCOnun BMnin bir kuruluşu olduğunu, yaptırım gücü olmadığını, ama devletten rapor talep ettiğini anlattı. Hükümetin Suriçinde ne yapacağına ilişkin şubat ayına kadar UNESCOya bir rapor sunacağını hatırlatan Pirinççioğlu, Burada yaşayanlar kendi kültürel miraslarına UNESCOdan daha fazla sahip çıkması lazım. UNESCOnun ancak yol gösterici ilke kararları olabilir. Bizde o ilke kararlar çerçevesinde kültürel mirasımızı koruyabiliriz.10 Martta sokağa çıkma yasağı sona erdi. Bu yasaktan sonra orada neler oluyor, biz kendimize sormuyoruz, ama bizim yerimize UNESCOnun sormasını istiyoruz. Bu da bizim eksikliğimiz diye düşünüyorum. diye konuştu.