Diyarbakır, Mezopotamyanın eşsiz bir şehri, yani kültür ve tarihle bezenmiş Bereketli Hilal 12 medeniyete ait kitabelerin bulunduğu surları, taş köprüleri ile tarihin taşlara kazındığı yer burası. Buradan başlayan hikye Dicle Nehrinin suladığı verimli topraklara kadar uzanıyor. İşte Diyarbakırın eşsiz güzelliği ve tarihi meknları...
Adı, şehri MS 7. yüzyılda fetheden bir Arap kabilesi olan Bekir halkının ilçesi (diyar ) anlamına gelir . Bakırın (Türkçe: bakır) modern yazılışının, bölgenin bakır bolluğunu ifade ettiği için söylenir.
MS 3. yüzyılda Roma kolonizasyonundan önce gelen antik bir şehir olan Amida, şehrin etrafına yeni surlar inşa eden Roma imparatoru II. Konstantius tarafından genişletilip güçlendirildi (349). Uzun bir kuşatmadan sonra 359da Pers kralının eline geçmiştir. Daha sonraki Romalılar ile Persler arasındaki savaşlarda sık sık el değiştirmiş ve Araplar tarafından ele geçirildiğinde Bizansın elindeydi (c. 639). Abbasilerin bölge üzerindeki kontrolünün zayıflaması ve 10. yüzyılda Musulun ( Irakta ) Hamdani hanedanının ortaya çıkmasıyla birlikte Amida, çeşitli Arap, Türk, Moğol ve Pers hanedanları tarafından yönetildi. Osmanlı yönetiminde büyük ve önemli bir eyaletin başkenti refahını yeniden kazandı. Pers sınırına yakın konumu da ona stratejik önem verdi ve şehir, İrana karşı ordular için bir üs olarak kullanıldı.
Dicle Nehri boyunca yüzyıllarca bereket veren kalkan şeklindeki surları içinde yaklaşık 7000 yıl ayakta kalan bu mağrur kentin adı Asur hükümdarı Adad-Nirariye ait bir kabzada Amed olarak geçmektedir. Roma ve Bizans kaynaklarında Amed, Omid, Emit veya Amid olarak geçen isim, daha sonra surların siyah renginden dolayı Kara Amed olmuş, son olarak surların siyah olması nedeniyle Diyar-ı Bekre dönüşmüştür. Burada hüküm süren Arap kabilesinin adı.
1) Sülüklü Han
1683 yılında inşa edildiğinde 3 katlı olan Sülüklü Han, Hanilioğlu Mahmut çelebi ile kız kardeşinin isteği üzerine yapılmış.
Yalnızca bir katı ayakta kalan bu han, bugün ziyaretçilerini ağırlayabilen otantik bir mekn olarak varlığını sürdürüyor.
Zamanında Kurtuluş Savaşına da hizmet etmesiyle tarihi bir önem taşıyor.
Kapısında bulunan kitabede hanın geçmişinin 5 dilde sunulması etnik kaynaşmanın kanıtı adeta.
2) Hasan Paşa Hanı
Yapımı 1573 yılında tamamlanan bu iki katlı handa bir avlu ve bir de şadırvan bulunuyor.
Hanlarına sahip çıkan Diyarbakırlılar, bu tarihi hanı turistik bir merkez haline getirerek değerlendirmişler.
Doğal bütünlüğü sağlayarak dekore edilen hanın içinde pek çok işletme bulunuyor. Gezinizden arta kalan yorgunluğu burada atabilmek için şöyle bir demli çay söyleyin kendinize.
3) Deliller Hanı
Aynı zamanda kervansaray olarak hizmet veren han, Diyarbakır Valisi Hüsrev Paşanın isteğiyle yaptırıldıktan sonra valinin ismiyle anılsa da zaman zaman hacı adaylarına rehberlik edecek delillerin burada ağırlanmasından dolayı Deliller Hanı olarak da bilinir olmuş.
Bugün hala otel olarak kullanılan hanın restoran bölümü de var.
4) Kervansaray
1521 yılında yapımına başlanan Kervansarayın inşası 6 yıl sürdükten sonra 72 tane odasına ek olarak 800 deve için yapılmış ahırı ve 17 tane dükkanıyla hizmete açılmış.
Bugün misyonundan çok fazla bir şey kaybetmeyen bu han, bir otelin bünyesinde hizmet vermeye devam ediyor.
5) Ağil Asur Kalesi
Oldukça stratejik olarak planlanan kale, üç taraftan vadilerle çevrili bir kayanın oyulmasıyla oluşturulmuş.
Asur işçiliği bulunan kale, depolama ve sığınma alanı olarak düşünülse de yer altı tünellerine bakılırsa savaş anlarında kritik bir konumu olduğu izlenimi oluşuyor. Bu tüneller Dicle Nehrine kadar da ulaşıyor üstelik.
Bu kaleye geldiğinizde kalenin kuzeydoğu tarafında kalan kral mezarlarını da görebilirsiniz.
6) Diyarbakır Kalesi
UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Diyarbakır Kalesi, heybetli görünümüyle Sur ilçesinin bir parçası olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.
9 bin yıllık surları, şehir burçları, iç ve dış kale bölümleriyle oldukça ilgi çekici bir duruş sergiliyor.
7) İç Kale
1207 yılında yapılan Artuklu Kemerinden giriş yapılabilen İç Kale, geçmişi milattan önce 4 bin 200 yılına kadar dayanan Amida Höyük ve sadece kalıntılarına rastlanılan Artuklu Sarayı gibi önemli eserleri saklıyor içinde.
Bir dönem hapishane görevi gören İç Kalenin içindeki bu sarayda kitaplarının kopyaları Avrupanın çeşitli yerlerinde, Süleymaniye ve Topkapı kütüphanelerinde bulunan El Cezerinin Orta çağda ürettiği robotları kullanılmış.
8) Dış Kale
Diyarbakır Kalesini, surlarını ve burçlarını kapsayan geniş bir alanın tamamı, Dış Kale olarak adlandırılıyor.
Bu haliyle bir kalkan balığına benzediği söylenen Dış Kalenin bütünlüğü vakti zamanında dönemin valisi tarafından Dağkapı kısmındaki surlar yıktırılarak bozulmuş.
Fransız bir arkeolog tarafından durdurulan yıkımdan geriye kalanlar, restorasyonlarla yaşatılmaya devam ediyor.
9) Şehir Burçları
Dış Kale üzerinde bulunan tam 82 burcu işaret ediyor Şehir Burçları.
Üzerinde kabartmalı şekiller ve figürler olan burçlardan Güneş Tapınağının üzerinde bulunan Keçi Burcu, Diyarbakırın en güzel manzaralarından birini sunuyor.
Keçi Burcu ve Güneş Tapınağını görmek isterseniz girişler ücretsiz.
1208 yılında eş zamanlı inşa edilen Yedi Kardeş Burcu ve Evli Beden Burcu, zamanla Usta çırak Efsanesi olarak bilinen bir şehir efsanesine gebe kalmış. Efsaneye göre çırağın işi ustanınkinden iyi olunca usta yaptığı burçtan kendini bırakıyor. Bunu görünce içerleyen çırak da dayanamayıp intihar ediyor.
10) Diyarbakır Surları
Yüksekliği 10-12 metreyi bulan Diyarbakır Surları, İç Kale içinde 5 bin 700 metre boyunca uzanıyor.
Varlığı milattan öncesine dayanan surlar, zaman içinde tahrip olduğu için milattan önce 349da Bizans İmparatoru Costantinusun yenileme emriyle yeniden yükselmiş ve Mardin Kapı, Su Kapısı, Urfa Kapı ve Harput Kapı olarak adlandırılan 4 ana kapısıyla günümüze kadar ulaşmış oluyor.
11) Mardin Kapı
Tel Kapısı veya Tepe Kapısı olarak da bilinen Mardin Kapı, Diyarbakırı ele geçiren Halife Murtezid Billah tarafından yıktırılan surların içinde olmasına karşın 900lü yıllarda Halife Muktedir Billah ile vezirinin arzusu üzerine bir mühendis tarafından onarılarak bugüne kadar ulaşmış.
Kürtçe adı Deriy Mrdn olan bu kapı, eski Mardin yoluna uzandığından bu isimle anılıyor.