Kızımı babasız bıraktılar. Televizyonlarda görüyorduk 2-3 aylık bebekler için ağlıyordum. Şimdi herkes benim bebeğime ağlayacak. Kendisini göremiyorduk, telefon ediyordu geleceğim diyordu. Bari sesini duyuyorduk, artık sesi de yok dedi.
Diyarbakırın 11 mahallesinde sokağa çıkma yasağı süren merkez Sur İlçesinde dün PKKlı teröristlerle çıkan çatışmalar ve keskin nişancı tüfeği Kanas ile vurularak şehit olan Teğmen Recep Erdoğan, Astsubay Nusrat Atmaca, Uzman çavuş Bekir Şimşek, Uzman çavuş Hüseyin Şerbetçi, Uzman Onbaşı Sercan Bulak için Diyarbakır Asker Hastanesinde uğurlama töreni düzenlendi. Törene Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, 7nci Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz, Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, Emniyet Müdürü Adnan Taştan, askeri erkan ile şehitlerin silah arkadaşları ve yakınları katıldı.
SERCANIM NEREDESİN YANIMA GEL
5 şehidin yakınlarını kadın asker ve hemşireler teselli ederek tören alanına getirdi. Şehit yakınlarının feryatları yürek dağlarken, 2 aylık Miray adında kız çocuğu olan şehit Uzman Onbaşı Sercan Bulakın eşi Meryem Bulak gözyaşı dökerek, O benim Sercannım olamaz. O beni bırakmaz. Kızını bırakmaz. Daha kızını görmedi. Kızımı babasız bıraktılar. Canlarımızı aldılar bizden. O benim hayatımdı, her şeyimdi. O daha kızını görmedi. Televizyonlarda izliyordum. Daha dün iki aylık küçük bebek için ağlıyordum. Şimdi herkes benim bebeğime ağlayacak. Benim canımı aldılar benden. Ben nasıl dayanayım. Hangi acıya dayanayım. Onsuzluğa mı? Mirayın babasızlığına mı? Adını koydu gitti. Daha görmedi benim kızımı, görmedi. Daha o çok küçük, Allahım kızımıza bağışla dedim. Bana bağışlamasan da kızımıza bağışla dedim. Onu da çok gördün Allahım bize. Bir koklasaydı bir gelseydi, bir görseydi. Benim Sercannım olamaz. Siz güçlü olduğunuz için ben güçlüydüm diyordu. Canımı nasıl aldınız? Bizim canımız yandı. Benim kızım babasız kaldı. Baba kokusu nedir bilmiyor. Herkes çocuğunun elinde tutup gezerken benim kızım onlara bakacak. Benim babam yok diyecek. Sesiyle ayakta duruyordum. Kendisini göremiyorduk telefon ediyordu, geleceğim diyordu. Bari sesini duyuyorduk artık sesi de yok. Sercannım yiğidim. Sercannım neredesin yanıma gel dedi.
YAPTIKLARININ HESABINI VERECEKLER
Şehit askerlerin cenazeleri ambulanslardan alınarak katafalklara konularak öz geçmişleri okundu. Öz geçmişlerin okunmasının ardından konuşan Yüzbaşı Mehmet Halef çelikkollu, Türk milletinin her türlü felaket karşısında büyük bir sabır gösterdiğini belirterek, Vatan söz konusu olduğunda hiçbir fedakarlıktan çekinmemiş gerektiğinde bu uğurda yüz binlerce şehit vermiştir. Hukuku, insan temel hak ve özgürlüklerini eşitliği ve demokrasiyi dilinden düşürmeyen ancak devletin sunduğu tüm bu imkanlardan faydalanarak insanlığa, hukuka, demokrasi ve özgürlüğe tamamen aykırı ve ters en alçak cinayetleri işleyenler ve bu cinayetlere alkış tutanlar şunu asla unutmasınlar. Türkiye Cumhuriyeti kanunları önünde yaptıkları bu caniliklerin hesabını mutlaka vereceklerdir dedi.
ASKERLER GÖZYAŞI DÖKÜP ELİNİ ÖPTÜ
Okunan duaların ardından şehitlerin cenazeleri alınırken, yakınları şehit tabutlarına doğru koştu. Tabutların başlarında gözyaşları döken şehit yakınlarını askerler teselli ederek uzaklaştırdı. Şehitler daha sonra katafalktan alınarak ambulanslara konuldu. Şehit Teğmen Recep Erdoğanın cenazesi Gümüşhaneye, Astsubay Üstçavuş Nusrat Atmaca ile Uzman çavuş Bekir Şimşekin cenazeleri Yozgata, Piyade Uzman çavuş Hüseyin Şerbetçinin cenazesi Hataya, Uzman Onbaşı Sercan Bulakın cenazesi de Ankara Şereflikoçhisara uğurlandı.
Törenden sonra şehit Astsubay Nusrat Atmacanın küçük kızı Ülkü Nisa Atmacanın elini öpmek için askerler peşinden gitti. Gözyaşı döken askerler minik Ülkünün elini öperek, Yalnız değilsin dedi.