Dünya Doğayı ve Doğal Kaynaklarını Koruma Birliği (IUCN) tarafından nesli tükenme tehlikesine yakın kategoride sınıflandırılan su samuru, Dicle Nehrinde avladığı balığı yerken görüldü. Yenişehir ilçesi kırsal Tanışık Mahallesi yakınındaki nehirde görüntülenen su samuru, çevredekilerce cep telefonu kamerasıyla kaydedildi.
Görüntüleri inceleyen Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç, su samurunun görüntülenmesinin sevindirici bir olay olduğunu belirterek, varlıklarının Dicle Nehri ve avladığı balık popülasyonu hakkında bilim insanlarına fikir verdiğini anlattı. Prof. Dr. Kılıç, Su samuru bölgemizin 23 memeli türünden biridir. çok da nadide bir türdür. Bütün Türkiyede görülebilir ama sayıları her geçen gün azalıyor. çünkü yaşam alanları olan akarsu, göl ve göletler büyük bir tehdit altında. Yaşam alanları daralınca tabii ki su samurlarını artık göremeyeceğiz. Bu yüzden nadide türler arasında sayabiliriz. Balık, kurbağa, kuş yumurtaları ve yavrularıyla besleniyorlar. Dicle Vadisinde Diyarbakır ile Bismil arasında büyük bir popülasyonunun olduğunu düşünüyoruz. Sayım gerçekleşmedi, fakat bu bölge koruma altına alınırsa bunları daha çok görme imkanı olacak. Suyun kalitesi hakkında ve avladıkları balıklarla da balık popülasyonu hakkında bize bilgi verir. Bu nedenle büyük bir öneme sahiptir, korunması gerekir. Biz bunları korudukça tabiatı da korumuş olacağız. Dolayısıyla bölgenin doğal özelliği de kaybolmamış olacak diye konuştu.
TARIM ALANLARINDAN NEHRE GELEN GÜBRE VE İLAçLAR, SULARIMIZ İçİN TEHDİTTİR
Sanayi atıklarının arıtılmadan bırakılması durumunda, Dicle Nehrindeki tüm canlıların olumsuz etkileneceğini belirten Prof. Dr. Kılıç, Dicle Vadisi tüm türler için çok nadide bir yer. çünkü burada dinlenme var, üreme var. Kuşlar, diğer memeli hayvanlar ve böcekler açısından çok özel bir yerdir. Bu videolar bize bölgenin hala doğal özelliğini koruduğunu gösteriyor. Bizim de buna destek olmamız için Dicle Nehrini de temiz tutmamız gerekiyor. Yani şehre ait atıkların, özellikle lağım sularının tamamının arıtılması lazımdır. Kısmen arıtılıyor, biz bunu biliyoruz ama maalesef şehir büyüdükçe evsel atıklar doğrudan nehre boşaltılıyor. Bunun dışında tarım alanlarından nehre gelen gübre ve ilaçlar sularımız için hep tehdittir. Oysaki bizim sularımızı korumamız lazım. Su gittikçe azalıyor. Kuraklığa doğru gidiyoruz. Bu drenajla tarım alanlarının doğru sürülmesiyle kirlilik engellenebilir. Gübre ve tarım ilaçları tarlalarda kalır, diğer bir sorunumuz da bölgede gittikçe sanayileşme çabaları var. Özellikle sanayi atıklarının arıtılmadan kesinlikle nehirlere bırakılmaması lazımdır. Bu nehirdeki tüm canlıları olumsuz etkiler. Bunlar içerisinde su samurları da var. Yılda bir kere üreyebiliyorlar, bir yavru yapıyorlar ve bunlar da korunması gereken nadir bir tür olarak karşımıza çıkıyor. Vatandaş olarak duyarlı olmamız lazım. Bunların görüldüğü yerlerde özellikle faaliyetlerin yavaşlatılması veya durdurulması lazım ki biz bunları yaşatabilelim. Hepimize sorumluluk düşüyor ifadelerini kullandı.