Diyarbakır’da 9 ustanın el emeği göz nuruyla birçok aşamadan geçirerek ürettiği bakır hediyelik süs eşyaları büyük talep görüyor.
Diyarbakır’ın önde gelen el sanatları arasında bulunan ve bir dönem unutulmaya yüz tutan bakırcılık, artan talep üzerine son yıllarda yeniden canlanmaya başladı.
Bakır ustası Mustafa Tanrıkulu (29), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1944 yılından bu yana ailece Sur ilçesinde bakırcılıkla uğraştıklarını, ürünlerin imalat ve satışını yaptıklarını söyledi. Bakırı ham madde olarak Kahramanmaraş’tan aldıklarını anlatan Tanrıkulu, bakır ürünlerin elde edilmesi için belli aşamalardan geçtiğini bildirdi.
Bakır ürünleri mağazalarında hem perakende hem de toptan sattıklarını kaydeden Tanrıkulu, ürünlerin İstanbul’daki bayileri aracılığıyla çeşitli illerde hatta bir çok ülkede satıldığını aktardı.
’’Bakır ürünlere son 3-4 yıldır yoğun talep var. Daha çok hediyelik tarzı modeller yaptığımız için ilgi arttı’’ diyen Tanrıkulu, Avrupa’da dekoratif olarak bakır ürünlerin tercih edildiğini belirtti.
Mutfakta kullanım için kalaylı ürün
Bakırın yoğun bir iletken özelliği olduğunu, cep telefonları ve mikro dalga fırınlardan gelen dalgaları çektiğini savunan Tanrıkulu, ’’Bu nedenle evlerinde özellikle bakır ürün bulundurmak isteyenler var. Mutfakta kullanım için kalaylı ürünlerin kullanılması öneriliyor. Bakırın üzerinde kalay olmazsa zehirlenmeye neden olabilir. Bu nedenle ham madde üzerinde kalay olması lazım. Yaklaşık 8-10 yıl arasında kalaylı ürün kullanılabilir’’ dedi.
Tabak, fincan, sürahi, şekerlik ve çaydanlık gibi hediyelik ürünler yaptıklarını vurgulayan Tanrıkulu, özellikle nar şeklindeki şekerliğe kadınların büyük ilgi gösterdiğini söyledi.
İsmini bakırdan aldı
Bakırın ana merkezinin Diyarbakır olduğunu, bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ’’Diyarbekir’’ olan ismin ’’Diyarbakır’’ olarak değiştirildiğini bildiren Tanrıkulu, Diyarbakır’da bu işi yapanlar ustaların başka illere yerleşmesi nedeniyle bakırcılık mesleğinin yaygınlaşamadığını, bu mesleği yaşatmaya çalıştıklarına dikkat çekti.
Bakırdan akla gelebilecek her türlü süs eşyasını yaptıklarını anlatan Tanrıkulu, siparişlere göre kişi resmini veya ismini de bakır eşyalara işlediklerini bildirdi.
El sanatı ile yapılan bakır ürününlerin en az 9 ustanın elinden geçtiğini, bu nedenle bakır ürünlerin biraz pahalı olduğunu belirten Tanrıkulu, ürün fiyatlarının 10 ile 2 bin 500 lira arasında değiştiğini kaydetti.
20 bin liraya tepsi
Yapımı yaklaşık 3 ay süren özel bir tepsi ürettiklerini, bunun fiyatının 20 bin lira olduğunu belirten Tanrıkulu, ’’Osmanlılar döneminde padişahın kullandığı bir bakır tepsi Topkapı Sarayı’nda sergileniyor. Biz de küçük bir değişiklik yaparak benzer tepsiyi üretiyoruz. Tepsinin ortasında Osmanlı hat sanatı ile ’afiyet ve şifa olsun’ yazısı var. Büyük bir emekle bu tepsi yapılıyor. İşçiliği nedeniyle de tepsi pahalı. 20 bin liraya satıyoruz’’ diye konuştu.
Pişirmede bakır kap kullanılabilir
Dicle Üniversitesi Hastaneleri Başdiyetisyeni Kadir Arı da, kalaylanmış ve sırlanmış bakır kapların yemek pişirmek için kullanılabileceğini, ancak uzun süre bakır kaplarda yemek bekletilmemesi gerektiğini söyledi.
Uzun süre kalması sonucu bakırın yemeğe geçmesine ve insanın alacağı bakır miktarının artmasına neden olacağını aktaran Arı, bunun sağlıklı insanlarda sorun yaratmayacağını, fakat karaciğer hastalığı olan wilson sirozu hastalarına zararlı olacağını, bu nedenle wilson sirozu hastaların kesinlikle bakır kap kullanmaması gerektiğin bildirdi.
Yemek pişirme için çelik, cam ve kalaylanmış bakır kapları önerdiklerini dile getiren Arı, ’’Zararlı olduğu için alüminyum kapları önermiyoruz. Bazı yerlerde alüminyum kap kullanılmasını yasaklanmıştır’’ diye konuştu.