Diyarbakır'sız bir Türkiye, yetim kalır
!

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, “Neredeyse yarım asırdır bu millete nice acılar yaşatan, evlatlarından ayıran, bu milletin geleceğini karartan emperyalist oyunun son halkasını da Allah’ın izniyle bozma aşamasındayız” dedi.

Haberler 11.01.2025 - 16:15 Son Güncelleme : 11.01.2025 - 16:15

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Diyarbakır 8. Olağan İl Kongresinde açıklamalarda bulundu.

Başkan Erdoğanın açıklamalarından satır başları:

Diyarbakırın huzuru unutmayın, Türkiyenin huzurudur. Diyarbakırın refahı unutmayın, Türkiyenin refahıdır. Diyarbakırın kaderi Türkiyenin kaderidir. Diyarbakır Türkiyede en çok sahabeye ev sahipliği yapan, ortak medeniyetimizin mirası İslamın mührü bir şehirdir. Bu şehrin tarihi boyunca her şeyden çok birlikte yaşama hakkına kundak olduğu dost da, düşman da çok iyi bilir.

BİZİM KARDEŞLİĞİMİZ İSLAM KARDEŞLİĞİDİR?

Bizim kardeşliğimiz, unutmayın, İslam kardeşliğidir. Bizim kardeşliğimiz, kader kardeşliğidir. Bizim kardeşliğimiz, orduları Diyarbakırı fetheden, dönemin gavurlarına karşı gaza eden, adalet timsali Hz. Ömer kardeşliğidir. Bizim yoldaşlığımız, Hz. Ebubekir yoldaşlığı; gönüldaşlığımız, Hz. Ali gönüldaşlığıdır. Bizim cömertliğimiz ve konukseverliğimiz, Hz. Osman misalidir. Bizim kardeşliğimiz daha dün işgalcileri denize dökerken omuz omuza mücadele ettiğimiz istiklal ve istikbal kardeşliğidir.

Dicle ve Fırat nasıl tabi ve tazeyse, bizim kardeşliğimiz de bu ırmakları kıskandıracak tazelikte ve güzelliktedir. Bizim kardeşliğimiz Diyarbakır surlarından daha muhkem, daha sağlam, daha aşılmaz ve daha görkemlidir. Sahabelerden, Selçuklulardan, Artuklulardan, Eyyubilerden, Akkoyunlulardan, Osmanlılardan izler taşıyan Diyarbakırın her bir ferdi bu kadim medeniyetin asli mirasçısıdır. Bakınız, bu bölgede halk müziği en zengin olan yer Diyarbakırdır. Müşterek hayatımızı, müşterek duygularımızı anlatan Diyarbakır türküleri, tek başına nasıl bir millet olduğumuzu dünyaya göstermeye yeter. Ne diyor o güzel Diyarbakır türküsünde: Bahçede yeşil çınar boyu boyuma uyar. Ben seni gizli sevdim, bilmedim alem duyar. Evet, biz sizi gizli değil hep aleni sevdik, açıktan sevdik. Sadece sevmekle kalmadık. Yatırımlardan, hak ve özgürlüklere kadar her alanda eşi benzeri görülmemiş hizmetlere, eserlere kavuşturduk.

İHANET PROJELERİNE PAYANDALIK EDENLERİN SONU HÜSRAN OLACAKTIR?

Biz işte böyle bir aşkla Diyarbakıra hizmet ederken birileri ne yapıyordu? İdeolojilerine uygun, suni bir tarih icat etmeye çalışıyorlardı. Milletimizi inancından ve kültüründen uzaklaştırma peşinde koşuyorlardı. Mayası Müslümanlıkla yoğrulan yurdu bölmek için uğraşıyorlardı. Bu topraklarda kardeşliğin altını oymak için türlü oyunlar çeviriyorlardı. Bu gayretlerinin gerisindeki sinsi niyetleri gayet iyi biliyoruz. Kim desteklerse desteklesin. Küçük çıkarlar uğruna bu tür ihanet projelerine payandalık edenlerin sonu hüsran olacaktır. Selahaddin Eyyubinin gaza arkadaşlarını, emperyalist emellerine alet etmeye çalışanlar, hepimizin ortak hasmıdır.

Varsın eli kanlı katiller, tefrika amaçlarıyla ihanetlerini örtmeye çalışsın. Biz Diyarbakırla yürümekten kopup gelen kardeşlik türkülerimizi söylemeye devam edeceğiz. Milletimizin birliğini, vatanımızın bütünlüğünü, devletimizin ebed müddet gücünü, Ahmet Arifin ifadesiyle, bu yılanlara, bu çıyanlara yedirmeyeceğiz.

EMPERYALİST OYUNU BOZMA AŞAMASINDAYIZ?

Neredeyse yarım asırdır bu millete nice acılar yaşatan, evlatlarından ayıran, bu milletin geleceğini karartan emperyalist oyunun son halkasını da Allahın izniyle bozma aşamasındayız. Bölgemizde yaşanan her hadise, oynanan yıkıcı oyunun, sergilenen alçak senaryonun gerçek yüzünü biraz daha açığa çıkarmaktadır. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin süslü ve yaldızlı kavramlarla örtmeye çalıştıkları sinsi niyetleri ortaya dökülmektedir. Yine bir Diyarbakır türküsünün sözleriyle ifade edecek olursak: Diyarbakır etrafında bağlar var, fitil işler yüreğimde yara var. Sen gidersen, benim başka kimim var? İsterim ki bir gün evvel gelsen.

Evet, bizim birbirimizden başka kimimiz var? Soruyorum size. İyi günümüzde, sevincimizi, kötü günümüzde, üzüntümüzü paylaşacağımız, beraber gülüp, beraber ağlayacağımız kimimiz var? Hayatın her alanında etle tırnak gibi birbirine geçmiş insanları ayırmaya kalkmak zulmün en büyüğü değil midir? Bölgemizde ve dünyada birliğini, beraberliğini, kardeşliğini kaybedenlerin yaşadıkları acıları sizler de görüyorsunuz. Vatanına sahip çıkan ve bunları korumayanların, devletine sahip çıkıp güçlendirmeyenlerin, hayallerini ve hedeflerini aynı vizyon etrafında bütünleştirmeyenlerin, velhasıl, ülkesinin ve insanının üzerine titremeyenlerin akıbetlerinin nasıl berbat olduğunu sizler de takip ediyorsunuz.

TÜRKİYE YÜZYILINI BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ?

Bizi birbirimizden ayırmak isteyenlerin gayesi ne size ne de bize iyilik etmek değil, kendi köhne düzenlerini sürdürebilecekleri bir ortam oluşturmaktır. İşte bunun için, yaşadığımız toprakları ortak vatanımız yapan bin yıllık hamuru kim bozmaya, kim zehirlemeye kalkarsa karşısına hep beraber biz dikileceğiz. Nasıl bir asır önce sırt sırta verip emperyalistlerin elinden ülkemizi kurtarmış ve cumhuriyetimizi kurmuşsak, şimdi de omuz omuza verecek, Türkiye Yüzyılını birlikte inşa edeceğiz.

DİYARBAKIRSIZ BİR TÜRKİYE, YETİM KALIR?

Nasıl cumhuriyet tarihi boyunca, tek parti faşizminin darbelere kadar nice badirelere birlikte göğüs germişsek demokrasi ve kalkınma tırmanışını da birlikte yapacağız. Unutmayınız, tıpkı 81 vilayetimizin her biri gibi Diyarbakırsız bir Türkiye, yetim kalır. Tıpkı 783 bin kilometrekare vatan toprağının her karışı gibi Türkiyesiz bir Diyarbakır öksüz kalır.

Son bir buçuk asırdır, bilhassa da son yarım asırdır yaşadığımız sancılara artık dur deme vaktidir. Artık yeni şeyler söyleme vaktidir. Türkiyenin uzunca bir geçmişe sahip, terörle mücadele serencamını doğrusuyla ve yanlışlarıyla tarihimizin bir parçası olarak kayıtlardaki yerini almıştır. 40 yılı aşan bu uzun mücadele sürecinde güvenlik güçlerimizden, kamu görevlilerimize ve masum vatandaşlarımıza kadar binlerce şehit verdik. Şehitlerimizin aziz hatıraları ilelebet kalbimizin en mutena köşesinde yaşayacaktır. Attığımız her adımın, şehitlerimizin canları pahasına bize emanet ettikleri ülkemizin geleceğini güvence altına alma gayesi taşıdığından kimsenin şüphesi olmasın.

Tabii bunun yanında terör örgütü tarafından gasp edilerek ve kandırılarak dağa çıkartılan bölge insanımızın on binlerce evladı hayatını kaybetti. Bölücü örgütün zorla dağa kaçırdığı evlatlarına tam 5 yıldır kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerinin acılarını da çok iyi biliyoruz. Aynı şekilde milyonlarca insanımız ata yurdundan, köyünden, evinden ayrılıp başka şehirlere gitmek zorunda kaldı. Ülkemizin kalkınması, milletimizin refahı için kullanmamız gereken yüz milyonlarca dolar kaynağı terörün önünü kesmek için harcadık. En kıymetli varlığımız olan beşeri sermayemizi uzun yıllar hakkıyla değerlendiremedik.

Yine bu dönemde vesayet karşısında sivil siyaseti güçlendiremedik. Demokrasimiz terör aracılığıyla yönlendirilmiş, yıpratılmış, hak ettiği seviyelere gelmesi engellenmiştir. Hiç şüphesiz rahmetli Özaldan beri terör meselesini bitirmek için farklı yöntemler konuşulmuş, kimi teşebbüslerde bulunulmuştur. Biz de hükümetlerimiz döneminde terörle sadece güvenlik araçlarıyla mücadele etmedik. Terörü bitirmek için çok ciddi inisiyatifler aldık. Sadece elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına koymaktan çekinmedik. Ancak karşımızdaki yapı bu ülkenin ve bu milletin değil, bölgesel ve küresel güçlerin sesine kulak verdiği için bu çabalar hedefine ulaşamadı.

TERÖR ÖRGÜTÜ çOK CİDDİ KAN VE GÜç KAYBINA UĞRADI

Yaklaşık 40 yıl önceki gayretleri hatırlıyorsunuz değil mi? Biz devlet, hükümet, siyasi irade olarak ne yapmamız gerekiyorsa hepsini yaptık, hatta fazlasıyla yaptık. Maalesef bu iyi niyetli çabamızın cevabını kimi ilçelerimizdeki mahallelere kazılan çukurlarla ve oradaki insanımıza sıkılan kurşunlarla aldık. Elbette o hainlerin hepsini de açtıkları çukurlara gömdük ama tarihi bir fırsatın heba edilmesine de engel olamadık. Terörle mücadeledeki tavizsiz çalışmalarımız sayesinde terör örgütü hamdolsun sınırlarımız içinde eylem yapamaz hale geldi. Diğer ülkelerdeki terör unsurlarını da sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Terörü kaynağında bertaraf etme stratejimizle terör örgütü çok ciddi kan ve güç kaybına uğradı.

ÖRGÜTÜN BÖLGESEL HEVESLERİ DE KURSAKLARINDA KALDI?

Suriyede 8 Aralıkta yaşanan devrimle birlikte örgütün bölgesel hevesleri de kursaklarında kaldı. Sırtını kime yaslarsa yaslasın artık hiçbir terör örgütü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin karşısında herhangi bir şansı olmadığını gördüğünüz gibi biliyor. Tabii biz meseleye kalıcı çözüm bulma arayışımızdan da vazgeçmedik. İç siyasetimizde ve bölgemizde yaşanan kritik bazı değişiklikler sonrasında terör belasını nihai hedefine bitirmek için önümüze yeni ve önemli bir fırsat penceresi daha açılmıştır. Bunun heba ve heder edilmesini doğru bulmuyoruz.

TERÖR ÖRGÜTÜ KENDİNİ FESHETMETLİ?

Son dönemde gerçekleşen çalışmaların tek bir amacı vardır. Terör örgütünün kendini feshetmesi, silahların kayıtsız şartsız teslim edilmesi, örgütün siyaset üzerindeki vesayetinin tamamen kaldırılması, bölücü örgütün baskısı dolayısıyla bir Türkiye partisi olma vasfını kazanamayan siyasi yapıya bu yönde kendini geliştirme fırsatı verilmesi, bölgemizde artan çatışmalar karşısında iç cephemizin güçlendirilmesi, yarım asırlık bölücü terör parantezinin kapatılması tüm boyutları ve unsurlarıyla ebediyen tarihe gömülmesidir. Altını çizerek ifade etmek istiyorum ki, bu sadece ve sadece büyük ve güçlü Türkiye hedefinin önündeki en son engellerden birinin devreden çıkartılmasıdır. Bu Kürt kardeşlerimizle ilgili bir konu da değildir. Sadece terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husustur. çünkü son 22 yılda gerçekleşen pek çok reformla, sessiz devrimlerle ülkemizin asırlık sorunları birer birer ortadan kaldırılmıştır.

22 sene önce konuşulamayan, hayal dahi edilemeyen nice hakkı attığımız adımlarla ülkemize kazandırdık. Hangi kökenden, hangi inançtan, hangi meşrepten, hangi siyasi görüşten olursa olsun, 85 milyon vatandaşımızın her biri hak ve özgürlük reformlarından istifade etmiştir. Şayet demokrasi, hak, özgürlük gibi konularda birtakım eksiklikler varsa bu hepimizin ortak meselesidir ve çözümü için hep birlikte çalışacağız. Yine bu ülkenin her karış toprağı ve her bir ferdi temel altyapı hizmetlerinden, makroekonomik kazanımlara kadar her alanda yaşanan gelişmelerden payına düşeni almıştır.

Son dönemdeki ekonomik sıkıntıları yılın ikinci yarısından itibaren geride bırakmaya başlayarak inşallah bu konjonktürel meseleyi de sorun olmaktan çıkaracağız. Hülasaten, ülkemizin kuzeyi ve güneyi deta cayır cayır yanarken bu ateşi Türkiyeye sıçratma niyetinde olanların planlarını bozmakta kararlıyız. Millet olarak, bunu hep birlikte başaracağız. Bu kutlu yürüyüşe katılmak isteyen herkesin başımızın üzerinde yeri vardır.

AYRIMCILIĞA KARŞI BİZ BU ÜLKEDE HEP BİRLİKTE MÜCADELE VERDİK?

Burada bugün şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Bu ülkede belli bir dönem hepimiz baskı gördük, zulüm gördük, ayrımcılık gördük. Bizi Kürt, Türk diye, Alevi, Sünni diye, doğulu, batılı diye ayırmadılar. Ya ne diye ayırdılar? Bizden, sizden diye ayırdılar. Ayrımcılığa karşı biz bu ülkede hep birlikte mücadele verdik. Bunu hep birlikte başardık. çünkü bin yıldır bu topraklarda bizim ayrımız, gayrımız olmadı.

Malazgirtte beraberdik. Kudüs surları önünde Selahaddin Eyyubinin ordusunda beraberdik. Şam önlerinde Nureddin Zenginin ordusunda beraberdik. İstanbul surları önünde beraberdik. çaldıranda Yavuzun ordusunda beraberdik. Mohaçta, Kosovada, Sarıkamışta, çanakkalede istiklal mücadelesinde beraberdik. Bin yıl boyunca bu topraklarda, Allaha hamdolsun, ırkçılık kendisine oksijen bulamadı, yeşeremedi, boy veremedi.

Bizler aynı kıbleye dönüyoruz, bizler aynı kitabı okuyoruz, bizler aynı peygambere ümmet olarak yürüyoruz. Bizler tarih boyunca sadece birlikte savaşmadık, sadece birlikte zaferler kazanmadık, aynı zamanda birlikte medeniyetler inş ettik. Selçukluyu, Osmanlıyı, Türkiye Cumhuriyetini birlikte kurduk. Kürt ile Türkün arasına ayrımcılık sokan hem Kürtün düşmanıdır hem Türkün düşmanıdır, en çok da Müslümanın düşmanıdır.

SELAHADDİN EYYUBİNİN EVLATLARINI Hİç KİMSE, SİYONİSTLERİN KAPISINDA KUL, KÖLE YAPAMAZ?

Gazzede soykırım yapan, Gazzede bebek katleden, Gazzede insanlığı, Gazzede İslmı boğmak isteyen Siyonistlere deta yalvarıyorlar. Selahaddin Eyyubinin evlatlarını hiç kimse, Siyonistlerin kapısında kul, köle yapamaz. Bunların maskesi Suriyede bir kez daha düştü. Bunların derdi Kürtler, Araplar, Türkler değil, bunların derdi başka. Onun için bunlara Kürt, Türk, Arap, hep birlikte karşı çıkacağız. El ele vererek Türk ile Kürt arasındaki, Kürt ile Arap arasındaki terör perdesini yırtıp atacağız. Terör örgütü aradan çıkınca tarih boyunca olduğu gibi tekrar muhabbetle, samimiyetle, kardeşlikle kucaklaşacağız. Bu coğrafyayı bir bütün olarak kardeşlik coğrafyası hline getireceğiz.

Şunu asla ve asla unutmayınız. Bu memleket bizim. Bu vatan bizim. Bu bayrak bizim. Bu devlet bizim. Günde beş defa göğe yükselen ezan-ı Muhammediyeler bizim. Geçmişimiz ortak, geleceği de birlikte inş edeceğiz.

Ana Sayfaya Git