Diyarbakırda İ.H.ç adlı kişiye ait yerde bulunan cüzdan polise teslim edildi. Cüzdan içinde 25 adet 50 ABD doları bulundu.
İfadesi alınan bu kişi paraları Ofis semtindeki bir ucuzluk merkezinde açıkta tezghta satılırken aldığını belirtince polis ucuzluk merkezine gitti.
Özgür Cebenin haberine göre, İşyeri sahipleri C.S ile A.Y paraların sahte değil, düğün, nişan ve sünnet töreni gibi etkinliklerde halay çekildiği sırada havaya saçılan oyuncak paralar olduğunu, bunun Güneydoğu ve Diyarbakırda bir gelenek olduğunu, sahte para satmak amacıyla hareket etmediklerini, yıllardan beri tezghta bu oyuncak paraları desteler halinde sattıklarını belirttiler.
Polis dükkndaki 397 adet B28674599B seri numaralı dört deste halinde ambalajlı 10 dolar ile 99 adet AZ00833702A seri numaralı üzerinde Test ibaresi bulunan 20 dolarlık ambalajlı banknotlara el koyduktan sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulundu.
MERKEZ BANKASINDAN RAPOR İSTENDİ
Parada sahtecilik suçundan soruşturma başlatıldı ve paralar Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Diyarbakır Şubesine gönderilerek inceleme ve değerlendirme raporu istendi.
Gelen raporda, paraların sahte, iğfal kabiliyetine haiz olduğu, paraların sahte olduğunun ancak uzmanlarca veya veznedarlar gibi para işinin bir parçası olan insanlarca anlaşılabileceği yönünde rapor düzenleyince iki esnaf hakkında Ağır Ceza Mahkemesine dava açıldı.
TEZGHTA AçIKçA SATIYORUZ SAHTECİLİK YOK
Paraların 5320 Sayılı Yasanın 17. maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası Banknot Matbaası Genel Müdürlüğüne gönderilerek müsadere edilmesi istendi.
Hakim karşısına çıkan C.S, ucuzluk merkezinin sahibi olduğunu, düğünler kullanılmak için dolarları seyyar dolaşan spotçu kişilerden satın aldığını belirterek, Kapalı ambalajlı olduğu için desteleri tek tek kontrol etmedim. Üzerinde Geçersiz ibaresi olduğu için satışında bir sakınca görmedim. Yıllardır yaptığımız bir iştir dedi.
Ucuzluk merkezinde kasiyer olarak çalışan A.Y ise, düğün, nişan ve sünnet törenlerinde kullanılmak üzere bu paraların satışını yaptıklarını belirterek, Üzerinde test veya geçersiz yazılı ibarelere dikkat ediyoruz. Paraları spotçu dediğimiz seyyar esnaflardan alıyoruz. Sahtecilik suçlaması doğru değil, çünkü bu paraları mağazada herkesin göreceği biçimde tezghta açıkça satıyoruz ve herkes de bu paraların oyuncak olduğunu biliyor. Kaldı ki, kentin birçok noktasında bu paralar düğün organizasyonları için satılıyor. Beraatımı istiyorum dedi.
BİZ DE İNCELEDİK, GERçEK OLMADIĞI HEMEN ANLAŞILIYOR
Mahkeme, her ne kadar sanıklar hakkında Merkez Bankasından gelen rapor doğrultusunda parada sahtecilik suçundan dava açılmış ise de, Yargıtay içtihatlarına göre sahtecilik suçunda iğfal kabiliyetinin olup olmadığı hususunda hakimin bizzat değerlendirme yapması gerektiği dikkate alınarak, sahte olduğu ileri sürülen paraların mahkeme heyetince de incelendiğini belirtti.
Paralar üzerinde fiziki olarak yapılan incelemede oyuncak sahte olduğunun ilk bakışta kolaylıkla fark edilebilecek nitelikte olduğuna dikkat çekildi.
İğfal kabiliyetine haiz olmadığının mahkeme heyetince tespit edildiğini vurgulayan mahkeme, bu gözlemin de zabıtlara geçirildiğini ifade etti.
Mahkeme, sahte paraların iğfal yani aldatma vasfının bulunmadığını, bu nedenle parada sahtecilik suçunun unsurlarının da oluşmadığına kanaat getirip iki esnafın da beraatlarına karar verdi.
Mahkeme sanıkların kendilerini ayrı ayrı vekil ile duruşmalarda temsil ettirdiği için 17.400er lira da vekalet ücretinin hazineden alınarak kendilerine ödenmesine karar verdi.
Savcı ise sanıkların cezalandırılması gerektiği yönünde Bölge istinaf Mahkemesine itirazda bulundu.