Vanda kaldığı yurttan 27 Eylül 2024te çıkan ve bir daha haber alınamayan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi çocuk Gelişimi Bölümü 1inci sınıf öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaişin cansız bedeni, 15 Ekimde Mehmet Emin Ankay tarafından kırsal Mollakasım Mahallesinde bulundu. Otopsi sonucuna göre genç kızın ölümü nedeninin suda boğulma olduğu belirtildi.
DOSYAYA İKİNCİ SAVCI GÖREVLENDİRİLDİ
Devam eden soruşturmaya ikinci bir savcı görevlendirildi. Yeni savcı Rojinin babası Nizamettin Kabaiş ile annesi ve 3 kız kardeşinin yeniden ifadelerine başvurdu. Dün avukat Nahit Eren ile Diyarbakır Adliyesine gelen Nizamettin Kabaiş ve ailesi, SEGBİS üzerinden savcıya ifade verdi.
Nizamettin Kabaiş, Van Emniyet Müdürlüğünden arandıklarını belirterek, Bana yeni bir savcı görevlendirildiği, dosyanın ikinci savcısı olduğu söylendi. Onun için dediler ki Rojinin annesi, ablaları bir de küçük kardeşi Elif var. 4 kişi istediler. Dediler ki gelsinler ifade gibi bir şey yani, Rojini tanıyalım. Bunlar Rojinle konuşmuşlar, Rojin Vandayken durumu nasıldı? Neyi seviyordu diye. Bu şekilde çağırdı bizi. Biz gittik Diyarbakır Adliyesine. İlk önce annesinin ifadesi alındı. Zaten hepimiz bir odadaydık. Nahit Beye de söyledik. O da avukatımız olarak geldi. Hep birlikte odadaydık. Ayrı ayrı ilk önce annesinden başladı. Savcı, dedi ki onunla konuşmuşsunuz. Rojinin morali nasıldı? Durumu nasıldı, neyi seviyordu? Bu tür bu şeyleri sordu. Annesi de savcıya SEGBİS üzerinden ben Rojine sesli mesaj bırakmışım, kendisi de bana yemek fotoğrafı gönderdi tepsiyle beraber göndermiş. Yani o anlama geliyor ki ben yemek yiyorum. Sonra annesi yine sesli mesaj atıyor, diyor ki sen müsait olduysan beni ara konuşalım. Kendisiyle yukarıda konuştuk. Aşağıya kadar geliyor. Sonra Rojin demiş ki ben markete gidiyorum, kahve alacağım. Marketin kapısına kadar gitmiş. Ondan sonra telefonu kapatmışlar. Ondan sonra o da arkadaşıyla konuşmuş. Yani bu konuşmaları savcı sordu. Kardeşlerin ifadesinde de aynı şekilde savcı sordu. Ablası da bir iki sefer konuştuklarını söyledi. Morali iyiydi, görüntülü konuştuklarını, Rojinin kaldığı odasını ve manzarayı gösterdiğini söyledi dedi.
8 AY ÖNCE BU KİTABI OKUYUP KÜTÜPHANEYE TESLİM ETMİŞ
Kendisinin de yeni savcıya kızıyla ilgili bilgiler verdiğini belirten Kabaiş, Savcıya anlattım. Dedim ki Rojinin kaybolduğu gece Sait Faik Abasıyanık kitabını okuduktan sonra Googlea girdikten sonra intihar ettiği iddiası üzerine ben de merak edip Yenişehir ilçesinde bulunan Sümerpark içerisindeki kütüphaneye giderek kızımın oradan ödünç alarak okuduğu kitapların listesini istedim. Bana dediler ki Rojin, üniversiteye gitmeden 8 ay önce Sait Faik Abasıyanıkın kitabı da dahil olmak üzere eve getirmiş. 8 ay önce okumuş. 19 Şubat 2024te kitapları eve getirmiş, 13 Mart 2024te de kitapları geri teslim etmiş. O 3 kitap 24 gün evimizde kalmış. Ben bunu merak ettim. Savcıya anlattım. Dedi biz buna da bakacağız. 2 savcı birlikte görev yapacak. Rojinimize ne oldu? Kim ne yaptı? Bunun sonucunu bir an önce çıkartsınlar. Kim buna zarar verdi? Bunun katili kimdir? Niye böyle oldu? Niye 4 ay sürdü? Cevabını alamıyoruz. Kim o telefonu oraya bıraktı? Ters akıntı 24 kilometre bunlar hepsi merak diye konuştu.
2 SAVCININ OLMASI BENİ RAHATLATTI
Kızının soruşturmasına bakan savcı sayısının artırılması üzerine rahatladığını söyleyen Kabaiş, Yeni savcımız gelmiş, 2 savcı olması nedeniyle ben biraz rahat oldum, çok iyi oldu, ilgileniyorlar, ben biraz rahat oldum. Yani kimsenin elinde Rojinin fotoğrafı yoktu, kimseye merak değildi. Hani ben bunu istiyorum. Televizyon kanalları olsa, avukatlar olsa, ünlüler olsa milletvekilleri olsa, kim olursa olsun Rojinimin davasını takip etsinler. Onlara da merak olsun. Desinler ki bu genç öğrencimize ne oldu? Kim ne yaptı? Niye böyle oldu? Yani sadece bu biraz bana tek düşmüyor. Aileye tek düşmüyor. Herkese bu görev düşüyor diye konuştu.
DEVLETİ HEDEF ALMIYORUM
Kendisine yönelik sosyal medyada devleti hedef gösteriyor diyerek yapılan yorumlardan dolayı üzüldüğünü aktaran Kabaiş, Üniversiteye götürdüm, teslim ettim. Yurda teslim ettim. Sahip çıkmadılar. Ben bunu söylediğim zaman çoğu insanlar yanlış anlıyor. Diyor ki Nizamettin abi devleti hedef alıyor. Üniversiteyi kötülüyor, yurdu kötülüyor. E peki biz bunları takip etmezsek, bunları söylemezsek biz nasıl katilin izini bulacağız? Rojinimize ne oldu, nasıl öğreneceğiz? Her şeye yasak koymuşlar. Kısıtlılık getirmişler. Dosyada gizlilik var. Neyi soruyorum, neyi merak ediyorum karşılık alamıyorum. Telefonuna ne oldu? Cansız bedeni kim buraya bıraktı? Kameraları izlenmek istiyorum. Telefonu 4 aya yakındır nasıl çözülmedi, ben onu anlayamadım. Hala WhatsAppın bir kısmı açılmamış. Açılmamışsa hatta biz de dedik onlar da kendisi dedi. Olmazsa yurt dışına göndereceğiz. Yurt dışına gönderin. Yani en çok kalsa bir hafta olsun, 10 gün olsun, niye 4 ay sürüyor. Bir telefonun açılması o kadar mı zordur? Telefonu şirketine göndersinler. Telefonun içinde ne var? Kim ona mesaj atmış? Kim onunla konuşmuş? Belki birisi ona plan kurdu. Bu ortaya çıkar en azından ifadelerini kullandı.