Avukat Nahit Eren yazısında Elçi ile ölümünden bir gün önce görüştüğünü belirterek şunları anlattı:
Toplantı için baroya gitmiştik. Açık kapısından bizi fark etmiş ve odasına davet etmişti. Büyük bir heyecanla yapılacak basın açıklamasından bahsetmiş ve katılma davetinde bulunmuştu. Söyledikleri ile yetinmeyip aniden ayağa kalkmış cep telefonundaki Dört Ayaklı Minare fotoğraflarını bize göstererek, Adeta gözdağı verircesine minarenin topuklarına sıkmışlar. Bugün topuklarına kurşun sıkanlar, yarın tamamına ne yapmaz ki? dedi. Ben sabah ilçede olacağımı ve katılamayacağımı söyledim. Bu esnada kendisine yer ve zaman itibariyle açıklamanın sıkıntılı olabileceğini söylemiştim. Ani bir tepkiyle bana dönerek, Neden öyle düşünüyorsun? Tarihi eserler için gidiyoruz. Ne olabilir ki? diye sordu. Ben de Başkanım Surun durumu malum. Gideceğiniz sokağın ilerisinde hendeklerin olduğunu biliyorsunuz. Her an çatışma ihtimali olan yerlerden biri ve çatışma anında istenmedik sonuçlar, ölümler gelişebilir dedim. Gülümseyerek, Daha ne olsun ki; zaten her gün ölüyoruz. Öleceksem 4 Ayaklı Minarenin altında öleyim deyivermişti. Tahir Elçi bunun sonuçlarını göze alarak o gün oradaydı.
PROF. ERSAN ŞEN VE TBB ÜYELERİNE TEPKİ: KAçTILAR
Baro Bülteni editörü Avukat Erhan Ürküt ise derginin ilk sayfasında Ceza Hukuk Profesörü Ersan Şen ve Türkiye Barolar Birliği üyelerini eleştirdi. Tarihi değer ve insanlığın binlerce yıllık emeğine sahip çıkmak için saat 10.00da orada olduklarını belirten Avukat Ürküt şöyle dedi:
Aynı gün saat 13.00te, baromuz tarafından Prof. Dr. Ersan Şenin katılımıyla düzenlenecek konferans nedeniyle basın açıklamasının tam saat 10.00da olmasına özen gösterilmişti. Ne yazık ki başkanımızın katledilmesini duyan Ersan Şen kaçmıştı. Kendisini kınıyoruz. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyelerinin de, cenaze töreni için geldikleri uçaktan inmeyerek, aynı uçakla kaçıp gittiklerini de ifade etmek isteriz.
HAKİM ERTEKİN: DEFALARCA TEHDİT ALDI
Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Hakim Orhan Gazi Ertekin ise, Tahir Elçinin defalarca tehdit edildiğini belirterek şunları yazdı:
Üniversitede devletin baskılarına karşı yapılan protesto eylemlerine katılmış ve Hanefi Avcı tarafından sorgulanmıştı. Avcının Simon bir günde konuştu, sen hala konuşmuyorsun diyerek nasıl öfkelendiğini anlatmıştı. Avcının işkencede kullanmadığı yöntem kalmamış ama Tahirin direnci kırılmamıştı. Defalarca tehdit aldı. Ama işini yapmaya devam etti.
BEŞTAŞ: JİTEM SORGU MERKEZİNDE çORABINI BANA VERDİ
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ise Tahir Elçi ile 1993te birlikte gözaltına alındıklarını belirterek şunları kaydetti:
16 avukat JİTEM sorgu merkezine alındı. Tahir JİTEM mensuplarınca alınmıştı. AİHMe göndereceği dosyalar suçun delilleri idi. Ben de mahkemeden alınıp JİTEM sorgu merkezinde karanlık bir hücreye kapatılmıştım. Getirilirken onu sesinden tanıdım. Aralık ayının soğuk günleriydi. Ben hücrede, kendisi koridorda sürekli gözleri bağlanmış şekilde tutuluyordu. Bir tazyikli soğuk su işkence seansından sonra beni hücreye attılar. çok üşüdüğümü sesimden anladı. Fırsatını yakaladığında üç çorap giydiğini, birini vermek istediğini söyledi. Riski göze alarak bekçiden çorabı bana vermesini istedi. Bir gün sonra çorap gelmişti, sıcacıktı. 25 günlük cehennemde unutamayacağım duygulardan birini yaşadım. Tahir Elçi benim için bir dost, zemheride ayağı sıcak tutan çorap, işkencede sesini duyduğum, sesimi dinleyen bir dinleyiciydi.
**