FETÖnün darbe girişimi soruşturması kapsamında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ilk iddianamede, örgütün haberleşme, istihbarat ağı ve mali yapısına ilişkin çarpıcı bilgiler yer aldı. İlk dava açıldı. Lice İlçe Emniyet Amirliğinde görevli 5 polis memuru hakkında hazırlanan iddianame, 4üncü Ağır Ceza Mahkemesinde kabul edildi. Hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar M.B., Ş.Ö. ve Y.A., tutuksuz sanık M.Ü. ve firari sanık M.D. hakkında, Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 15er yıla kadar hapis cezası talep edildi.
İddianamede, şüphelilerin suç tarihi kısmında 15 Temmuz 2016 tarihi yazılırken, firari şüpheli M.D.nin gözaltına alındıktan sonra adli kontrol tedbiri ile serbest bırakıldığı, 7 Ağustos tarihinde FETÖ/PDY terör örgütü üyelerinin kendi aralarında kullandıkları Bylock adlı yazışma programını kullandığının tespit edilmesi üzerine hakkında yakalama kararı çıkarıldığı belirtildi.
3 AYDA BİR TELEFON DEĞİŞTİRİYORLAR
İddianamede, örgütün haberleşme sistemlerini de inceleyen savcı, 160 ülkede faaliyet gösteren örgüt için haberleşmenin, talimatların alınıp verilmesinin, gelişmelerin güvenli ve zaman kaybetmeksizin aktarılmasının hayati öneme sahip olduğunu kaydetti. Örgüt kontrolündeki kurum/kuruluş adına kayıtlı olan, gerçek kullanıcısına ulaşılamayan hatlar olduğunu belirten savcı, örgüt mensuplarının yaklaşık 3 aylık sürelerde yeni bir GSM hattı aldığını ve eski hatla birlikte telefon cihazını da değiştirdiklerini vurguladı.
TALİMATLARI YENİLEBİLİR KAĞITLARA YAZILIYOR
İddianamede şu ifadelere yer verdi: Örgüt toplantılarında verilen talimatlar ufak kağıtlara yazılmakta hatta bunların lüzumu halinde yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olması sağlanmaktadır. Bylock programı ile ilgili yapılan araştırma ve tespitler sonucunda, FETÖ/PDY mensubu kişilerin örgüte özel haberleşme programı olan ByLock sisteminde örgütsel mensubiyeti olmayan kişilerin yer almasının mümkün olmadığı tespit edilmiştir.
MÜLKİYE, MİT, TSK VE EMNİYETTE ÖRGÜTLENME
İddianamede, FETÖ/PDY terör örgütünün Mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet bünyesinde örgütlenerek güvenlik bürokrasisi ve istihbarat alanında bir ağ oluşturma yoluna gittiği de kaydedildi.
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi soruşturması kapsamında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ilk iddianamede, örgütün haberleşme, istihbarat ağı ve mali yapısına ilişkin çarpıcı bilgilere yer verildi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca 3ü tutuklu 5 polis hakkında hazırlanan ilk iddianame, 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanıklar hakkında, silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan ceza artırımına gidilerek 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kuruluşu, haberleşme sistemi, istihbarat ağı ve arşivi ile mali yapılanması anlatıldı.
- Dini motiflerin istismar edilmesi
Terör örgütünün elebaşı Fetullah Gülenin 1970li yıllardan itibaren İzmir Kestanepazarı Kuran kursunda görev yaptığı dönemde çevresinde bulunan arkadaşları ile dini motifleri istismar ederek, çekirdek kadrosunu oluşturup müstakil hareket etmeye başladığı belirtilen iddianamede, Gülenin faaliyetlerini 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırarak teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları ile sohbet toplantıları vasıtasıyla özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grupla kendi adı ile anılan terör örgütünü kurduğu bildirildi.
Örgütün 1990lı yılların başından itibaren yurt dışına da açılmaya başlayan yapı olduğu aktarılan iddianamede, zaman içerisinde hayatın doğal akışına aykırı şekilde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldiği belirtildi.
- Dini duygular suistimal edilerek himmet toplandı
FETÖnün kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suistimal ederek himmet adı altında para topladığı ifade edilen iddianamede, şöyle denildi:
Bu finans ile yurt içi ve yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaçları doğrultusunda yetiştirdiği öğrencileri, örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek, uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi ve ekonomik güç haline gelmek amacında olduğu, geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır. Türkiyede mevcut anayasal düzeni değiştirerek devlet kurmak amacında olan, tebliğ ve cemaat temelinde yurt içi ve yurt dışında dershane, okul, üniversite, yurt, hazırlık yurtları, sivil toplum kuruluşları ve kurduğu şirketler aracılığı ile eğitimli bir kadro, ekonomik bir güç oluşturarak yönetimde teşkilatlanmayı devlet idaresini ele geçirmeyi hedefleyen Gülen, yurt dışında da aynı amaçla faaliyetlerini sürdürmüştür.
İddianamede, FETÖnün, Türkiye Cumhuriyeti Devletine, mevcut anayasal düzene ve hükümete darbe teşebbüsünde bulunduğu hatırlatılarak, terör örgütünün belirli bir plan dahilinde devletin kadrolarının tüm kılcal damarlarına sızmayı amaç edindiği, bu amaç doğrultusunda devletin her kademesine yerleştirdiği örgüt elemanları vasıtasıyla devletin tüm olanaklarını örgütü güçlendirmek ve devlet içinde kök salmak amacı ile kullandığı aktarıldı.
- Örgütün haberleşme sistemleri
İddianamede, 160 ülkede faaliyet gösteren ve binlerce mensubu olan terör örgütü için haberleşme, talimatların alınıp verilmesi, gelişmelerin güvenli ve zaman kaybetmeksizin aktarılması, faaliyetlerin sağlıklı şekilde yürütülmesinin hayati öneme sahip olduğuna vurgu yapıldı.
Faaliyet alanlarının çeşitliliğine paralel olarak örgütün haberleşme yöntemlerinin de çeşitlilik gösterdiğine işaret edilen iddianamede şunlar kaydedildi:
FETÖnün en önemli haberleşme aracı GSM hatlarıdır. Bu hatlar genel olarak başkası adına kayıtlı ya da örgüt kontrolündeki kurum/kuruluş adına kayıtlı olan abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamayan hatlardır. Yaklaşık 3 ayda bir yeni bir GSM hattı temin edilmekte ve eski hatla birlikte telefon cihazı da değiştirilmektedir. Örgüt mensupları kendi adlarına olmayan GSM hatları temin edip bunları belirli aralıklarla cihazlarıyla birlikte değiştirmeleri dahi, legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veridir.
İnternet üzerinden haberleşmeye imkan tanıyan Skype, Tango, Wiber, Whatsapp ve benzeri programların, şifreli ve düşük maliyetli olması nedeniyle oldukça terör örgütünce sık tercih edilen haberleşme yöntemlerinden olduğu belirtilen iddianamede, Türkiye, Almanya, ABD yada başka bir ülkeye kayıtlı GSM hatlarının kullanılması, örgütün üst düzey ağabeylerinin kullandığı yöntemlerdendir. Abone bilgilerinden sadece hangi ülkeye ait olduğunun görülebilmesi nedeniyle zaman zaman tercih edilebilmektedir. Kiralık hatlar vasıtasıyla kriptolu IP telefon kullanılması, özellikle yurt dışındaki okullarla irtibatta kullanılan yöntemlerdendir. ifadelerine yer verildi.
- Kod isim kullanılması
Örgüt mensuplarının tedbir olarak haberleşme araçlarını değiştirdikleri gibi isim zikretmekten imtina ederek, ağabey yada hocam şeklinde genel ifadeler kullanmaya özen gösterdiği, il ve ilçe imamının ise genel olarak kod isim kullandığı kaydedilen iddianamede, şunlar ifade edildi:
Örgütsel görüşmeler sırasında hizmet, şakirt, Fetullah Gülen, cemaat gibi kelimelerin telefonda zikredilmemesine özen gösterilmekte, buluşma yeri söyleneceği zaman şifreli ifadeler kullanılmasına önem verilmektedir. Örgüt toplantılarında verilen talimatlar ufak kağıtlara yazılmakta, hatta bunların lüzumu dahilinde yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olması sağlanmaktadır. Yapılan tespitler sonucunda, örgüte özel haberleşme programı olan ByLock sisteminde örgütsel mensubiyeti olmayan kişilerin yer almasının mümkün olmadığı belirlenmiştir.
- Canlı kurye kullanımı
Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan Pensilvanyaya gidilerek örgütün elebaşı Gülen ile yüz yüze görüşülerek, talimatların bizzat alındığı belirtilen iddianamede, Canlı kurye kullanılması, en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Gülenin çok önemli hususların yüz yüze görüşülmesi yönünde talimatlarının olduğuna dair bilgiler mevcuttur. ifadelerine yer verildi.
- Bilgi ve belgeleri kişi ve kurumlar aleyhinde kullanmaktadır
Terör örgütünün, devlet yapılanması içerisinde en güçlü olduğu alanların başında güçlü bir istihbarat ağına sahip olmasının geldiği bildirilen iddianamede, terör örgütü FETÖ/PDYnin istihbarat ağı ve arşivine ilişkin, şu ifadeler yer aldı:
Kamu kurumlarında çalışan örgüt mensupları elde ettikleri bilgileri örgüte aktarmakta ve toplanan bütün bilgiler yukarıda birleştirilerek büyük bir havuz oluşturulmaktadır. Örgüt hedeflerine ulaşmak için bu havuzdaki bilgi ve belgeleri amaca uygun hale getirerek hasım cephedeki kişi ve kurumlar aleyhinde kullanmaktadır. Süreç önce olayın kendilerine yakın medyaya sızdırılması ve kamuoyu oluşturulması ile başlamaktadır. FETÖ/PDY, mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde örgütlenerek, güvenlik bürokrasisi ve istihbarat alanında bir ağ oluşturma yoluna gitmiştir.
- Örgütün mali yapılanması
Fetullah Gülenin 1960lı yılların sonlarında İzmir merkez vaizi ve Kestanepazarı Camisi imamı olarak görev yaptığı dönemde, küçük bir cami cemaatine hitap eden bir din adamı profilini taşırken, zamanla sayıları milyonlarla ifade edilen bir kitleye hitap eder hale geldiği kaydedilen iddianamede, Gülenin ilk yola çıkarken, Altın Nesil oluşturma söylemleriyle ihtiyaç sahibi öğrencilere eğitim ve burs imkanları sağlamayı amaçladığını iddia ederek maliyesini de buna göre oluşturduğu, örgütün asıl amacını bilmeyen pek çok kişi ve kesim tarafından desteklenerek, takdir gördüğü belirtildi.
- Öğrenciler için yardım adı altında kaynak toplanmış
İddianamede, terör örgütünün mali yapılanması hakkında detaylı bilgiye yer verilerek, örgüt mensuplarınca yapılan hizmetler için gerekli olan maddi kaynakların ihtiyaç sahibi öğrenciler için yardım adı altında gelenekçi tarzla fitre, zekat, bağış, hibe, himmet ve benzeri adlarla doğrudan para temini ya da kurban derisi, gıda yardımı gibi ayni yardımlar yoluyla karşılandığı bildirildi.
- Kazancın miktarını belirlemek mümkün görünmemekte
Örgütün mali yapısının zaman içerisinde örgütlenmesine paralel olarak Türkiye başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden gelir ve gider kalemleri olan, son derece geniş bir ağ haline geldiği ifade edilen iddianamede, şu bilgiler yer aldı:
Yapılanma zaman içerisinde profesyonelleşmiş, bünyesinde bankası, holdingleri, basın yayın kuruluşları, eğitim kurumları, ticari işletmeleri, hastaneleri, sivil toplum kuruluşları ve benzeri çok sayıda kurum ve kuruluşu olan, milyar dolarla ifade edilen gelir-gider rakamlarına ulaşan dev bir organizasyon haline gelmiştir. Denetimindeki eğitim kurumları ve diğer kurum ve kuruluşları aracılığıyla topladığı yardımlar veya ticaret yoluyla elde ettiği kazancın miktarını belirlemek mümkün görünmemektedir. Sistem, kurumsal bir yapıya oturtulmaya çalışılsa da gelenekçi gelir toplama yöntemleri hala varlığını ağırlıklı olarak devam ettirmekte ve gelir kalemleri içerisinde önemli bir yer tutmaktadır.
- 15 Temmuz gecesi
FETÖnün darbe girişimini gerçekleştirdiği 15 Temmuzda ülke genelinde 241 vatandaşın şehit olduğu, binlerce vatandaşın yaralandığı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, TBMM binası, Emniyet Genel Müdürlüğüne ait binaların savaş uçakları ile askeri helikopterler tarafından bombalandığı, halkın üzerine rastgele ateş açıldığı ve ülkenin birçok farklı noktasında askeri hareketlilik yaşandığı hatırlatıldı.
Darbe girişiminin başarısız olması neticesinde Fetullahçı Terör Örgütü üyelerinin yurt dışına kaçıp saklanma ihtimallerinin bulunduğu, bu kapsamda Lice İlçe Emniyet Amirliğinde görevli polis memurları olan ve Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğünün 18 Temmuzdaki yazısı ile görevden uzaklaştırılan 5 şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında soruşturma başlatıldığı vurgulandı.
- ByLock uygulamasını kullanmışlar
İddianamede, şüpheliler Ş.Ö, Y.A, M.B. ve M.Dnin FETÖ/PDY terör örgütü üyelerinin kendi aralarında ByLock isimli kriptolu yazışma uygulamasını kullandıklarının tespit edildiği aktarıldı.
- Telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur
Bu kriptolu mesajlaşma uygulamasının kullanımı yönünde Gülenden talimat geldiği kaydedilen iddianamede, şöyle denildi:
Gülenden gelen talimatta, tüm üyeler ByLock programı üzerinden görüşmeler yapsın, normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur denildiği, bu programın flash bellek ile kurulum dosyasının telefona kopyalanması ile başlayan bir mesajlaşma programı olduğu, giriş şifresi oluşturulduktan sonra sisteme Türkiye haricinden başka bir ülkenin server sistemi üzerinden bağlantı sağlandığı, bu bağlantının genellikle ABD üzerinden gerçekleştirildiği belirlendi.
ByLockun veri tabanının Kanadada olduğu, ByLock üzerinden gönderilen mesajlar mesajı gönderdikten sonra alıcı tarafından silinmemiş ise 24 saat içerisinde mesajın sistem tarafından otomatik olarak silindiği, programın başta İngilizce olarak üretildiği ve örgütün kullanımına sunulduğu, daha sonra Türkçe yazılım güncellemesi yapılarak FETÖnün hizmetine sunulduğu tespit edildi.
- Bank Asyada açılan hesaplar
Şüphelilerin terör örgütü FETÖ/PDY ile irtibatlı oldukları hususunda Emniyet Genel Müdürlüğünce yürütülen idari nitelikte bir soruşturmanın bulunduğu ve şüphelilerden M.B, Y.A. ve M.Ünün 2014 ve 2015 yıllarında idare aleyhine tayin ve atamalarla ilgili dava açtıkları aktarılan iddianamede, şüphelilerden M.D. ve M.Ünün Bank Asya nezdinde açılmış kapalı statüde hesaplarının olduğu, şüpheli M.Bnin ise Bank Asya nezdinde açılmış hesabının bulunduğu, şüpheliler M.D, M.Ü. ve M.Bnin Bank Asya hesaplarında 15 Haziran 2016 ile 15 Temmuz 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen herhangi bir bankacılık işleminin bulunmadığının tespit edildiği kaydedildi.
İddianamede, tüm dosya evrak kapsamı ve delillerinin değerlendirilmesi neticesinde açığa alınmaları, haklarında idari soruşturma başlatılması, terör örgütünün gizli haberleşme programı olan ByLock kullanıcısı olmaları ve terör örgütünün finans kurumu olan Bank Asyada hesap açtırmış olmaları dikkate alındığında şüphelilerin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduklarının anlaşıldığı ifade edildi.
- İstenilen ceza
İddianamede, tutuklu sanıklardan M.B, Ş.Ö. ve Y.A, tutuksuz sanık M.Ü. ile firari sanık M.D. hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan ceza artırımına gidilerek 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.