Diyarbakırda 7den 70e herkesi dedirgin eden şiddet ve terör olayları hız kesmiyor. PKKnın gençlik yapılanmasının, güvenlik güçlerine yönelik silahlı ve bombalı saldırılarının yansıra, Şehrin varoş semtlerinde hendek kazılıp içerisine patlayıcı yerleştirilmesi, yol kesip kimlik kontrollerinde bulunması vatandaşlar üzerinde kormu imparatorluğu oluştururken, yaşam çekilmez hale geldi.
Binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip olan Sur ilçesi hayal şehre dönüşürken, Cami ve kiliselerin çevresine tuzaklanmış patlayıcılar konulması nedeniyle ilçe sakinleri, ibadetlerini yerini yerine getiremez hale geldi. Terör saldırıları yüzünden geçici olarak ibadete kapatılan camilerden ezan sesi yükselmezken, Değerleri Koruma Derneği Başkanı İdikut: İlçede yaşayan vatandaşların hayatı cehenneme döndü dedi.
Vatandaşlar olup bitenlere yeter artık derken, Sabri Ermiş, Bırakın ibadet yapmayı, caminin önünden geçmeye bile korkuyoruz.
Hüseyin Altun da örgüt militanlarının camilerden uzak durmasını istedi. Müslümanların camilerin bu hale getirilmesini kabullenemeyeceğine işaret eden Altun, Mescid-i Aksa Yahudiler tarafından kuşatılmış ve işgal altına alınmış. Buradaki camileri bu hale getirenlerle Yahudilerin ne farkı var? dedi.
Diyarbakırın Sur ilçesinde şiddet ve terör saldırıları, yaşamı çekilmez hale getirdi. PKKnın talimatı üzerine Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki DBPli belediyeler ile HDP ve DBP teşkilatları tarafından uygulanmak istenen sözde öz yönetim oyununun ardından Sur ilçesinde başlayan gerginlik devam ediyor. PKKlı militanların sokaklara barikat kurup, kazdıkları hendeklere patlayıcı yerleştirerek hayatı adeta felce uğratmasıyla büyük sıkıntıya düşen ilçe halkı, korku ve endişe yaşıyor.
VATANDAŞLAR EZAN SESİNE HASRET KALDI
Hendekler ve barikatlarla çevrili bazı mahallelerdeki camileri barınak olarak kullanan örgüt mensupları, vatandaşların ibadet özgürlüğünü de kısıtlıyor. Örgüt mensuplarının barındıkları camilere ayakkabıyla girdiği ve buradaki eşyaları uygunsuz şekilde kullandığı görülürken, olaylar nedeniyle ezan sesi yükselmeyen bazı camiler tedbir amaçlı ibadete kapatıldı. Mahalle sakinlerinin güvenlik sebebiyle göç etmesi ve nüfusun azalmasını fırsat bilen örgüt mensuplarına en büyük tepki ise mahalle sakinleri ile sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden geldi.
KİLİSELER DE TERÖRÜN KISKACINDA
Tarihi ilçede 600 yıl aradan sonra ibadete açılan Surp Giragos Kilisesi de terör olayları yüzünden kapanma aşamasına geldi. Günlük yaklaşık 500 ziyaretçi ağırlayan kilise saldırılardan olumsuz etkilendi. Rusyada özel yaptırılan soğan başlıklı çanın çalmadığı kilisede, son 3 aydır terör olayları sonucu ayin, sanatsal ve kültürel etkinlikler de gerçekleştirilemiyor. Öte yandan, Avrupadan kiliselere ziyarete gelecekler için daha önce yapılması planlanan organizasyonlar iptal edildi.
HALKA BÜYÜK EZİYET EDİYORLAR
Diyarbakır Değerlerini Koruma Derneği Başkanı Recep İdikut, örgüt üyelerinin camileri tahrip ettiğini söyledi. Gezi olaylarında da benzer hadiselere rastladıklarını belirten İdikut, sahabeler ve nebiler kenti bilinen Diyarbakırda camilerin bu hale düşürülmesi yüzünden halkın büyük üzüntü duyduğunu vurguladı.
Camileri örgütsel propaganda aracı yaparak kullanmak halkı incitiyor diyen İdikut, şöyle devam etti: Bir mümin ve Diyarbakırlı olarak bunu kabul edemeyiz. Bunlar caminin minaresinden PKK marşlarını çalabilecek kadar pervasızlaşmışlardır. İstanbuldaki tarihi yarım ada neyse Sur ilçesi de öyle bir öneme sahiptir. Örgüt mensupları, ilçede yaşayan vatandaşların hayatını cehenneme çevirdi. Halka büyük eziyet ediyorlar.
İdikut, Sur ilçesinde sabah ve yatsı namazlarının kılınabildiği cami sayısının bir elin parmaklarını geçmediğine dikkati çekerek, Can güvenliği olmadığı için imam, müezzin ve cemaat camilere gidemiyor. Kurşunlu Camisinin duvarlarında yüzlerce kurşun izi var. Allahın evine kurşun sıkmak ne demektir? Allahın evine el uzatmasınlar ifadelerini kullandı.
İNSANLAR ENDİŞELİ
Meryem Ana Kilisesi Vakfı Başkanı Can Şakarer de olaylardan büyük üzüntü duyduklarını, hendek kazılmasına, barikat kurulmasına karşı olduğunu söyledi. Olaylar nedeniyle kilisenin bulunduğu semtin tahrip edildiğini aktaran Şakarer, İnsanlarda endişe olduğu için kilisemize turist ve ziyaretçiler gelemiyor. Biz ayinlerimizi yapmaya devam ediyoruz ama kiliseye kimse gelmediği için ayinlerimiz genelde sakin geçiyor. Sonuçta ayin, cemaat olduğunda anlam kazanıyor şeklinde konuştu.
CAMİLER, ONLARIN CEPHANE YERLERİ OLMUŞ
Yaklaşık 30 yıldır Sur ilçesinde ikamet ettiğini belirten Sabri Ermiş de çatışmalarda harabeye çevirilen bazı camilerini örgüt militanlanrı tarafından barınak olarak kullandığını anlattı. Hendeklerin ve barikatların olduğu yerlerde sadece öğle ve ikindi namazlarının kılındığını ifade eden Ermiş, şunları kaydetti: Camiler, onların cephane yerleri olmuş, orada yatıp kalkıyorlar. Örneğin, İstanbuldaki Gezi olaylarında bazı kişiler ayakkabılarıyla camiye girdi. Bırakın ibadet yapmayı, caminin önünden geçmeye bile korkuyoruz.
Vatandaşlardan Hüseyin Altun da örgüt militanlarının camilerden uzak durmasını istedi. Müslümanların camilerin bu hale getirilmesini kabullenemeyeceğine işaret eden Altun, Mescid-i Aksa Yahudiler tarafından kuşatılmış ve işgal altına alınmış. Buradaki camileri bu hale getirenlerle Yahudilerin ne farkı var? dedi.