Yıkım Büyük

MERKEZİ Diyarbakır'da bulunan Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği (GABB) tarafından hendek ve barikat olduğu gerekçesiyle sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve operasyonlar başlatılan yerleşim birimleri ile ilgili bölgesel hasar tespit raporunu açıkladı.

Haberler 22.01.2016 - 09:46 Son Güncelleme : 22.01.2016 - 09:46

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği (GABB), bölgesel hasar tespit raporu hazırladı. DBPli 117 belediyenin üye olduğu birlik, yerleşim yerlerindeki su, kanalizasyon ve diğer altyapı sorunlarına çözüm önerileri sunuyor.

GABB, 7 Haziran genel seçimlerinin ardından başlayan çatışmaların bölgede oluşturduğu tahribatı rapor haline getirerek kamuoyuyla paylaştı. 36 sayfalık raporda, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı, çatışmaların yaşandığı yerleşim yerlerindeki durum tek tek ele alındı. Raporda, özetle şu hususlara dikkat çekildi:

DÖRT İLçEDE 220 BİN KİŞİ ETKİLENDİ

11 Ocak 2016 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından verilen bilgilere göre; Şırnakın Cizre ve Silopi, Diyarbakırın Sur ve Mardinin Nusaybin ilçelerinin toplam nüfusu olan 439 bin kişinin yüzde 50si bölgedeki çatışmalardan etkilenmiştir. Etkilenen nüfus sayısı 220 bin 400 olarak açıklanmıştır. 4 ilçeden göç edenlerin sayısı ise 93 bin civarında olduğu belirtilmiştir. İç göç süreçlerinde kesin veriler ortaya koymanın pratik imknsızları göz önünde bulundurulduğunda, bu sayının belirtilenden daha fazla olması kuvvetle muhtemeldir. Yerel kaynaklardan alınan bilgilerin derlenmesi sonucunda, göç akışlarının şimdilik yakın kentsel ve kırsal alanlara doğru olduğunu söylemek mümkündür.

Cizre ve Silopiden Şırnak ili merkezine, Nusaybinden Mardin ili merkeze, Diyarbakırda ise Silvan ve Sur ilçelerinden kent merkezindeki diğer ilçelere doğru bir göç akışının gerçekleştiği tespit edilmiştir. Belediyeler, milletvekilleri, ilgili yardım kuruluşları ile görüşerek elde ettiğimiz tahmini veriler toplandığında, hala devam etmekte olan göç dalgasının İçişleri Bakanlığı tarafından ortaya konan bilançodan 2 katı büyüklüğünde olduğu ve artış trendinin devam ettiği görülmektedir.

20 TEMMUZDAN SONRA 56SI çOCUK, 78İ KADIN 397 SİVİL HAYATINI KAYBETTİ

İlk olarak 16 Ağustosta Vartoda uygulamaya konan sokağa çıkma yasakları adı altındaki ablukalar, şu an Cizre, Silopi ve Sur olmak üzere 3 ilçede devam etmektedir. Bugüne kadar 7 ilin 20 ilçesinde onlarca mahalleyi kapsayacak şekilde 56 kez ilan edilen sokağa çıkma yasakları, toplamda 288 günü bulmuş durumdadır. 10 Ocak 2016 itibariyle, sokağa çıkma yasağının uygulandığı 3 ilçede durum şöyledir:

Toplamda 5 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizrede son yasak 14.12.2015te ilan edildi. 28 gündür devam eden ablukada 45 sivil yurttaş yaşamını yitirdi. Cizrede Temmuz 2015ten bu yana toplamda 78 sivil yurttaş hayatını kaybetti. Toplamda 2 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Silopide son yasak 14.12.2015te ilan edildi. 28 gündür devam eden ablukada 26 sivil yurttaş yaşamını yitirdi. Temmuz 2015ten bu yana Silopide bugüne kadar toplam 39 sivil yurttaş hayatını kaybetti. Toplamda 6 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Surda, son yasak 02.12.2015te ilan edildi. 40 gündür devam eden ablukada 16 sivil yurttaş yaşamını yitirdi. Temmuz 2015ten bu yana Surda bugüne kadar 20 sivil yurttaş hayatını kaybetti. 10 Ocak 2016 itibariyle çatışmaların toplam bilançosuna baktığımızda; 20 Temmuz 2015-10 Ocak 2016 arasında, toplamda 56sı çocuk ve 78i kadın olmak üzere 397 sivil yaşamını yitirmiştir.

18 BELEDİYE BAŞKANI TUTUKLANDI, 25İ İSE GÖREVDEN ALINDI

Sur, Hakkri, Nusaybin, Silvan ve Edremit eşbaşkanları ardı ardına gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Eylül-Ekim aylarında diğer belediyelerin eşbaşkanları, meclis üyeleri ve başkan yardımcıları yoğun bir biçimde tutuklanmaya başlanmıştır. 10 Ocak itibariyle, 9u kadın, toplam 18 eşbaşkan tutuklu bulunmaktadır. Tutuklanan belediye meclis üyesi, il genel meclis eşbaşkanı ve il genel meclis üyesi sayısı ise 30dur. Tutuklanan neredeyse tüm eşbaşkanlar ve meclis üyeleri TCK 302nci maddeden yargılanmaktadır. Bu süreçte, İçişleri Bakanlığı talimatıyla 25 eşbaşkan ve 23 belediye meclis üyesi/il genel meclis eşbaşkanı/il genel meclis üyesi görevden alınmıştır. Görevden alınanlar arasında tutuklu olmayanlar da bulunmaktadır. Görevden alınma nedenleri ise özyönetim ilanının yapıldığı açıklamada yer almak veya canlı kalkan eylemine katılarak askeri bölgelere izinsiz girmektir. Tutuklanan ve görevden alınan yerel yöneticilerin dışında, 7 eşbaşkan ve 6 meclis üyesi hakkında arama kararı bulunmaktadır. Gözaltına alındıktan sonra denetimli serbestlik ile serbest bırakılan 3 eşbaşkan ve 3 meclis üyesi bulunmaktadır.

BELEDİYE ARAçLARI EMNİYET BAHçESİNDE PARK EDİLMEKTEDİR

Bu süreç içerisinde bazı üye belediyelerimizin araçlarına amacı dışında kullanıldığı gerekçesiyle el konulmuştur. Lice Belediyesine ait 1 kepçeye, Dargeçit Belediyesine ait bir 1 traktöre, Sur Belediyesine ait 2 kepçeye, Dicle Belediyesine ait kepçeye ve DİSKİ Bismil şubesine ait bir kepçeye savcılık tarafından el konulmuştur. Silvan ve Dicle belediyelerinin tüm araçları ise mesai saatleri dışında Kaymakamlık gözetiminde, İlçe Emniyetinin bahçesinde park edilmek zorundadır.

Belediyeler, sokağa çıkma yasağı bulunan ve/veya çatışma yaşanan mahallelerde belediye hizmetlerini yerine getirememişlerdir. Altyapı hizmetleri, çöplerin toplanması ve hijyenin sağlanması gibi asli görevler yerine getirilememiştir. Bu durum, başta çocuklar olmak üzere, sokağa çıkma yasağının uygulandığı bölgelerdeki yerel halkın sağlık sorunları yaşamasına sebep olmuştur. Yine, çatışma bölgelerinde askeri mühimmat atıklarının zamanında temizlenmemesi, özellikle çocukların bu atıklarla farkında olmadan oynaması büyük bir risk olarak önümüzde durmaktadır.

İNSANLAR KENDİ KENTLERİNDE GÖçMEN KONUMUNA DÜŞÜRÜLDÜ

Yasakların yarattığı ve yerel yönetimlerin yüz yüze kaldığı bir başka sorun ise göç olmuştur. çatışma alanlarından geçici veya kalıcı bir biçimde göç eden nüfus şu anda 200 bin civarındadır. Hiçbir eşyasını dahi alamadan evlerinden göç ettirilen insanlar, kendi kentlerinde göçmen konumuna düşmüşlerdir. Ekonomik açıdan zaten ülkenin en geride bırakılmış kentlerinde yaşanan bu durum ve göç edenlerin de yoksul olması sorunu daha da büyütmüştür. Yerel yönetimler, şu anda göçleri tespit etmeye, sosyal hizmetler birimleri aracılığıyla ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır. Ancak, evleri yıkılan, sosyo-ekonomik düzenleri bozulan onbinlerce insanın ihtiyaçlarını karşılamak ve her türlü desteği sunmak uzun bir süre gerektirecektir. Yıkımın maddi ve manevi boyutu öngörülemeyecek kadar büyüktür.

Ana Sayfaya Git