Barzani, PYDnin PKK ile aynı olduğu sorusuna ise, Kesinlikle aynıdır yanıtını veren Barzani Amerikanın, Suriyedeki desteği hatırlatıldığında PYDye verilen destek PKKya verilen destektir ifadesini kullandı. Amerika buna inanıyor mu? sorusuna ise Amerika bunu çok iyi biliyor, fakat iyi bildiklerini söylemek istemiyorlar. Biliyorsunuz bizim ve ABDnin önceliği IŞİD ile mücadele dolayısıyla bunu göz ardı edebilirler yanıtını verdi.
Londra merkezli bağımsız yayın organı Al- Monitore verdiği röportajında bölgesel bağımsızlıklarını Ekim ayına kadar yapacakları referandum ile karara bağlayacaklarını belirten Mesud Barzani, Irak merkezi hükümetinin Kürtlere taahhütlerini yerine getirmediğini savundu.
Al-Monitor muhabirinin, Referandumdan ve bağımsızlıktan her zamankinden daha baskın bir biçimde bahsediyorsunuz. Bazıları bunun ekonomik ve siyasi problemlerin üzerinden dikkati başka bir yere çekmek amacıyla baktığınızı yaptığınızı ve şüpheyle karşılaşıyor. Referandum konusunda ciddi misiniz? sorusuna Başka seçeneğimiz var mı? diyerek yanıt verdi.
Gerçekten kendi siyasi geleceğim için milyonlarca insanın kaderini, bunca çektiklerini ve fedak?rlıklarını böyle kritik bir konuda kullanacağımı mı düşünüyorsunuz? diyen Barzani, Iraktaki merkezi hükümetin Kürtlerle bütçe paylaşımını dondurmasının ardından, anayasal olarak önlerinde iki seçenek kaldığını vurguladı ve ekledi:
Bu noktaya uzun yılların ardından acı deneyimlerle geldik; çünkü, başka bir yol yoktu. Size soruyorum başka bir yolumuz var mı? Bağdat ile ilişkilerimize bakın, ağırlıklı olarak iki dönem var. İlki 1922-2003 idi. Bu süre boyunca 2 bin 500 köy yerle bir edildi 182 bin kişi mahvoldu, 12 bin kişinin cesedine dahi ulaşılamadı, ailemden 8 bin kişi öldürüldü, Halepçede 5 bin kişi gazla zehirlendi. 2003ten sonra Irak rejiminin çökmesinden sonra yeni ve demokratik anayasa hazırlanması, bütün vatandaşlara eşit haklar verilmesi ekseninde oluşan yeni Irakta birlikte yaşamayı iple çektik. Anayasal sürece katkıda bulunduk ve onayladık; iyi niyetimizi gösterdik.
Barzani, Anayasada Irakın birliği net bir şekilde ifade ediliyor. Fakat Irak Başbakanı tek kalemde bunu noktaladı diyerek şunları söyledi:
Merkezi hükümet Kürtlere verdiği bütçe payını dondurarak, bir kaç kritik kalemde taahhütlerini yerine getirmedi. Bu yüzden iki seçenekle karşı karşıya kaldık. İlki bütün haklarımızdan feragat etmek ki, bu Irak içindeki federal bir yapıdan vazgeçmek anlamına gelir. Diğeri de referanduma giderek halkımıza ne istediklerini sormak. Statükoyu korumak bu noktada sürdürülebilir değil.
Al Monitordeki söyleşinin bir bölümü ise şöyle:
- İnsanlara yönelteceğiniz soru ne olacak? (Referandum için)
- Henüz hazırlıkları tamamlamadık üzerinde tartışıyoruz.
- Seçenekler ne olacak?
- Tek bir soru olacak.
- Yani insanlara Kürdistanın bağımsızlığını istiyor musunuz yada istemiyor musunuz diyeceksiniz? Ya da önerilen referandum Irak Anayasasındaki şarta bağlı itilaflı bölgelerde de uygulanacak ve insanlara Irakın bir parçası olmak mı istiyorsunuz, yoksa Bağımsız Kürt devleti mi istiyorsunuz diye mi soracaksınız?
- Bu da sürecin bir parçası.
- İki farklı soru mu olacak?
- Bunlara henüz karar vermedik; bu sorular ayrı ayrı da sorulabilir, aynı anda da sorulabilir. Fakat referandum kesin olacak.
- Bu yıl mı olacak?
- Evet bu yıl gerçekleştirmeye çalışacağız.
- Aklınızda bir tarih var mı?
- Zannediyorum Ekimden önce olacak.
- Uluslararası olarak üzerinde uzlaşıldığı gibi Kürdistanın bağımsız olabilmesi için en azından bir komşusunun desteği gerekiyor, Türkiye ve İran Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde Türkiyenin politikası değişmiş görünüyor? Türkiye Iraktan ayrılmış bir devleti destekleyecek mi?
- Başlarda Türkiye Kürtlerin federalizmine karşıydı ve günümüzde ilişkilerimize baktığımızda; Referandum Iraktaki Kürtleri kapsadığı sürece, Türkiyedeki Kürtlerle bir ilişkisi yok, bu problem olmayacaktır. Bu yüzden umuyoruz ki Türkiye bunu anlayacaktır ve Kürtlerin ne istediğinin bilincine varacaktır. Fakat aynı zamanda Bağdat ile de görüşüyoruz, İran ile görüştüğümüz zaman Türkiye ile de görüşeceğiz. Bunu dengeli ve barışçıl bir biçimde gerçekleştireceğiz.
- Bağımsızlığınızı ilan ettiğinizde Türkiye bunu kabul edecek mi?
- Şu anda yönetimdeki AKP hükümeti, Kürdistanın bağımsızlığını kabul etmiyor. Başka bir hükümetin de bunu yapacağını zannetmiyorum.
ERDOĞAN KÜRTLER KONUSUDA İYİ BİR ANLAYIŞA SAHİP
- Recep Tayyip Erdoğan 2019a kadar Türkiyenin yönetiminde kalacak?
- Erdoğan başbakan olduğu dönemde Erbile geldiğinde, Kürtleri reddetme döneminin sona erdiğini söylemişti. Bu çok önemli bir gelişme idi. Erdoğan ile bir çok kez görüştük ve görüyorum ki Erdoğan Kürtler konusunda bir çok kişiden daha iyi bir anlayışa sahip. Erdoğandan duyduklarımı, başka kimseden duymadım.
- Fakat Türkiye kendi Kürtleriyle büyük bir problem yaşıyor ve bu gittikçe kötüleşiyor?
Umuyorum ki barış süreci henüz sona ermedi ve biz barış sürecinin devam etmesi için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmıştık. Detaylara inmeyeceğim ama 7 Haziran seçimlerinden sonra onlar (HDP) parlamentoda 80 sandalye edinmişlerdi ve eğer koalisyonda (AKP ile) yer almazlarsa bunun tarihi bir hata olacağını açıklamıştık. Ve AKPnin HDPnin koalisyonun bir parçası olarak kabul etmediğini düşünmüştüm. Fakat sonradan duyduğum kadarıyla HDP koalisyonun bir parçası olmak istememiş; bence bu büyük bir hataydı.
- çünkü onlar Erdoğanın Sultan olmasını istemedi?
- Sultanlık dönemleri genel olarak geçmişte kaldı. Tam tersi eğer koalisyonun bir parçası olsalardı endişeli oldukları alanlarda hayır diyebilirlerdi. Parlamentoda bir şansları oldukça değişiklikler için mücadele edebilirlerdi. Şu an olanlardan oldukça endişeliyim. Şehirlerde karanlık terör örgütleri adına bombaların patladığına tanık oluyoruz ama sonunda bundan bütün Kürtler sorumlu tutuluyor ve bütün bunların Türklerle Kürtler arasında etnik bir çatışma ile sonuçlanmasından korkuyorum.
PKK İLE PYD AYNIDIR
Söyleşinin devamında PKKnın Sincarı terk etmesi konusundaki oğlunun net ifadeleri hatırlatılan Barzani, bu görüşü yineleyerek bunun silahla değil barışçıl bir yollar gerçekleştirilmesini istediklerini söyledi.
PYDnin PKK ile aynı olduğu sorusuna ise, Kesinlikle aynıdır yanıtını veren Barzani Amerikanın, Suriyedeki desteği hatırlatıldığında PYDye verilen destek PKKya verilen destektir ifadesini kullandı. Amerika buna inanıyor mu? sorusuna ise Amerika bunu çok iyi biliyor, fakat iyi bildiklerini söylemek istemiyorlar. Biliyorsunuz bizim ve ABDnin önceliği IŞİD ile mücadele dolayısıyla bunu göz ardı edebilirler yanıtını verdi.
MESUT BARZANİ KİMDİR?
Irakın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başındaki Mesut Barzani, Kürt haklarının en büyük savunucularından. Babası Mustafa Barzaninin ölümünden beri Kürdistan Demokrat Partisinin lideri.
Mesut Barzani, 16 Ağustos 1946da İranda bulunan, SSCBnin desteği ile kurulmuş olan Kürt Mahabad Cumhuriyetinde doğdu. Babası Mustafa Barzani, 1946 yılından, 1979 yılında ölümünde kadar Irakda Kürdistan Demokratik Partisinin başkanı olarak siyaset yaptı. Babası Mustafa Barzaninin 1946 yılında, başkent Mahabad olmak üzere Senendec, Uşnu ve Miyandoabı kapsayan bölgede bağımsız bir Kürt devleti kurma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra İran ordusu bölgeye girmiş, Mustafa Barzani ve ailesi Moskovaya gitmek zorunda kalmıştı. 1958 yılında Barzani ve ailesi Irakda krallığın Abdülkerim Kasım tarafından yıkılmasından sonra kurulan yeni hükümetin daveti üzerine Iraka döndüler.
1970li yılların başında Mesut Barzani, babası ve kardeşi İdris Barzani ile birlikte Irakda Kürtlerin siyasi hakları üzerine çalışmaya başladılar. Kuzey Irakda özerk bir yönetim kurmaya yönelik silahlı mücadele yürüttüler. 11 Mart 1970 tarihinde Baas iktidarının Kürtlerin özerklik isteklerini kabul eden bir antlaşmanın imzalanmasını sağlayarak silahlı mücadeleyi bitirdiler.
Babası Mustafa Barzaninin 1975 yılında Amerika Birleşik Devletlerine iltica etmesinin ardından Mesut Barzani kardeşi idris Barzani ile birlikte Kürdistan Demokratik Partisinin başına geçtiler. 1979 yılında Mustafa Barzaninin ölümüyle partinin lideri konumuna gelen Mesut Barzani, aynı yıl İranda yapılan devrimden sonra kendisine destek veren yeni rejimin yardımıyla ailesiyle birlikte İrana yerleşti.
1980 yılında Irak-İran Savaşının başlaması üzerine Kürdistan Demokratik Partisi, İran-Irak sınırının Irak tarafında Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde kontrolünü arttırdı. İran rejimi Irakdaki nüfuzunu arttırmak için Saddam karşıtı güçleri İslami yöne kaydırmak isteseler de Mesut Barzani bu muhafazakar hareketten hoşnut olmamıştı.
Mesut Barzani, 1987 yılında kardeşi İdrisin ölümünden sonra Kürdistan Demokratik Partisinin tek ismi haline geldi. Aynı yıl altı partinin birleşmesi Irak Kürt Cephesinin kurulmasını ve partilerin sürtüşmelerinin kısa bir süre son bulmasını sağladı. 1988 yılında Irak-İran Savaşının bitmesi ile Kürt bölgelerinin yönetimi ciddi bir hal almıştı. Bu konuda çalışmalar başlatan Barzani, 1991 yılında Körfez Savaşının çıkmasını fırsat bilerek Irakdaki Baas rejimine karşı Bağdatda Kürt ayaklanmaları başlatmıştı. Ayaklanmaların büyümesi üzerine batılı devletlerin müdahelesi ile Irakda Kürtler için güvenli bölgeler yaratıldı.
1992 yılında batılı güçler denetiminde Kuzey Irakda yapılan seçimlerde Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesut Barzani ve Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani bölgesel lider konumuna getirildiler. Ancak 1994 yılında bu koalisyonda anlaşmazlıklar baş gösterdi. 22 Ağustos 1996da Kürdistan Yurtseverler Birliğinin İran ile anlaşması tehlikesine karşı Mesut Barzani, Bağdat rejimi ile yakınlaştı. Aynı yıl 31 Ağustosda iki partinin ortak yönetim merkezi olan Erbile giren Irak birlikleri şehri Barzaniye teslim ettiler. 1996 yılının Ekim ayında Talabani ile Barzani arasında ateşkes ilan edildi.
1997 yılında terör ile micadele içinde olan Türkiye, Barzani ile ittifak yoluna gitti. Ancak Kürdistan Demokratik Partisi ile Kürdistan Yurtseverler Birliğinin arasındaki çatışma devam ettiği için bir sonuç alınamamıştır. 1998 yılında iki parti arasındaki anlaşmazlık, Amerika Birleşik Devletlerinin araya girmesi ile bir süreliğine son buldu. Yapılan ateşkes antlaşması 4 Ekim 2002de tekrarlandı.
2002 yılında Amerika Birleşik Devletleri başkanı George W. Bushun Irakda gizli nükleer silahlar olduğu gerekçesiyle başlattığı harekat, 9 Nisan 2003te, Amerikan ordusunun Bağdata girip Saddam Hüseyin rejiminin devirmesine sebep oldu. Bu olaydan sonra Irak, koalisyon güçlerinin yönetimine kaldı. 2005 yılı Haziran ayında bölgesel konseyin yaptığı seçimden sonra Talabani ile anlaşan Mesut Barzani, Irak Yönetim Konseyi Kürdistan Bölgesel Başkanlığına getirildi.
20 yılı aşkın bir süredir Irakda en öne çıkan liderlerden biri olan Mesut Barzani, Farsça, Barzani ve Arapçayı çok iyi bilmekte. 8 çocuğu olan Barzaninin Barzani ve Kürt Kurtuluş Harekatı adlı 4 cildlik bir kitabı da bulunmaktadır.