Referandum kararının AB Konseyine bildirilmesinin ardından Birleşik Krallıkın 28 üyeli birlikten çıkması için 2 yıllık müzakere süreci başlayacak.
Birleşik Krallıkta dün yapılan referandumda halkın yüzde 52si ABden çıkılması, yüzde 48i de ABde kalınması yönünde oy verdi.
Birleşik Krallıkın ABden resmen ayrılmasının 2 ila 10 yıl sürmesi beklenirken, bu süre içerisinde de İngiltere AB kurallarına tabi olmaya devam edecek. Referandum sonucunun yasal olarak İngiliz hükümeti açısından bağlayıcılığı bulunmuyor ancak İngiltere Başbakanı David Cameronın halkın kararını görmezden gelmemesi ve ABden çıkış prosedürünü hızla başlatması bekleniyor.
Cameronın kararı Lizbon Antlaşmasının 50nci maddesine bağlı olarak AB Konseyine bildirmesi gerekiyor. Süreç bu bildirim yapıldığında başlayacak ve taraflar ayrılığı müzakere edip bir anlaşma sağlayacak. Bu anlaşma sağlandığı andan itibaren ya da bildirimden sonra en geç iki yıl içinde AB anlaşmaları İngiltere için uygulanır olmaktan çıkacak. Bu süreyi uzatma imkanı, AB ve İngilterenin oybirliğiyle mümkün olabilecek.
İngiliz vatandaşlarının AB ülkelerine seyahat etmek için vize almaları gerekip gerekmeyeceği ise AB ile varılacak anlaşmaya bağlı olacak. Ülke, birlikten çıkmasına karşın ortak pazarda kalmayı sürdürürse vatandaşları da AB ülkelerinde çalışmaya devam edebilecek. Ancak İngiliz hükümeti AB vatandaşlarına çalışma izni kısıtlaması getirirse kendi vatandaşlarının da AB ülkelerinde çalışmak için vize almaları gerekecek.
Cameronın koltuğu sallantıda
Muhafazakar Parti hükümeti döneminde 43 yıl önce Avrupa Ekonomik Topluluğuna (AET) üye olan Birleşik Krallık, yine bir Muhafazakar Parti hükümeti döneminde birlikten ayrılmış olacak.
Geçen yıl yapılan genel seçim öncesinde AB konusunda referanduma gitme sözünü Muhafazakar Partinin seçim manifestosuna koyan Başbakan David Cameron, ülkesinin üyelik koşularını değiştirmek için birlik ile yeni bir müzakere süreci başlattı. Müzakereler çerçevesinde ABden egemenlik, göç ve siyasi birliğin dışında kalma başlıkları altında yeterli tavizleri aldığını savunan Cameron, tarihi 23 Haziran olarak ilan edilen referandumda ülkesinin birlikte kalması için Şubat ayından beri kampanya yürüttü.
Partisini ve kabine üyelerini referandum konsunda serbest bırakan Cameronın karşısında, Adalet Bakanı Michael Gove ve eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnsonın başını çektiği ABden ayrılma yanlısı grup yer aldı. Camerondan sonra Muhafazakar Partinin liderliği için güçlü adaylar arasında yer alan Johnsonın, referandumdan çıkan ayrılık kararının ABden ayrılma sonucu Cameronı istifaya zorlaması veya erken genel seçimin gündeme gelmesi ihtimali de bulunuyor.
Avrupada domino etkisi yapabilir
Birleşik Krallıkın ABden çıkış kararının, Avrupa ülkeleri arasında domino etkisi yapma ihtimali de bulunuyor. Kararın özellikle aşığı sağın popüler olduğu Fransada, benzer bir AB referandumunu tetikleyebileceği bildiriliyor. Brexitin ayrıca bazı AB ülkelerinde ekonomi alanında olumsuz etkilerinin olması öngörülüyor.
Birleşik Krallıkın AB ile ilişkilerini bundan sonra İzlanda ve Norveç modeli gibi düzenleyebileceği belirtiliyor. Ülke bu modeli benimserse, ortak pazara erişim sağlayacak ancak AB kararlarına ortak olamayacak. İngiltere için bir diğer seçenek de Türkiye gibi AB ile gümrük birliği benzeri bir anlaşma imzalamak olacak.
Bu arada, sonucun ABden ayrılmak istemeyen İskoçyada yeni bir bağımsızlık referandumu yapılmasını ve Kuzey İrlandada özellikle ayrılıkçı akımların hareketlenmesini tetikleyebileceği belirtiliyor.
Lizbon Antlaşması 50. maddesi
ABye üye ülkelerin birlikten çıkışını düzenleyen Lizbon Antlaşmasının 50. maddesi şöyle:
1. Her üye devlet, kendi anayasal kurallarına uygun olarak Birlikten ayrılmaya karar verebilir.
2. Ayrılma kararı alan üye devlet, niyetini Avrupa Birliği Zirvesine bildirir. Birlik, söz konusu devletle, Avrupa Birliği Zirvesi tarafından belirlenen yönlendirici ilkeler ışığında, bu devletin Birlik ile gelecekteki ilişkisinin çerçevesini dikkate alarak, çekilmeye ilişkin kuralları belirleyen bir anlaşmayı müzakere eder ve akdeder. Bu anlaşma, Avrupa Birliğinin İşleyişi Hakkında Antlaşmanın 218. maddesinin 3. paragrafına uygun olarak müzakere edilir. Anlaşma, Birlik adına, Avrupa Parlamentosunun muvafakatini aldıktan sonra, nitelikli çoğunlukla hareket eden Konsey tarafından akdedilir.
3. Antlaşmaların ilgili üye devlete uygulanması, çekilme anlaşmasının yürürlüğe girdiği tarihte, bunun gerçekleşmemesi halinde, Avrupa Birliği Zirvesi oybirliğiyle ve ilgili üye devletle mutabık kalarak süreyi uzatmadığı takdirde, 2. paragrafta belirtilen bildirimden iki yıl sonra sona erer.
4. 2 ve 3. paragrafların amaçları doğrultusunda, çekilen üye devletin Avrupa Birliği Zirvesindeki veya Konseydeki temsilcisi, Avrupa Birliği Zirvesi veya Konseyde kendisini ilgilendiren görüşmelere ve kararlara katılamaz. Nitelikli çoğunluk, Avrupa Birliğinin İşleyişi Hakkında Antlaşmanın 238. maddesinin 3. paragrafının (b) bendine göre belirlenir.
5. Birlikten çekilen bir devlet Birliğe yeniden katılmak isterse, talebi 49. maddede belirtilen usule tabi olur.