KARDİNAL, PAPA’NIN MESAJINI EVDE UNUTTU Törende konuşan Ducci Vakfı Başkanı Paolo Ducci, özellikle Arap Baharı’ndan sonra bölgede tansiyonun artmaya devam ettiğini vurgulayarak, Dincilik adına zulümlerin yapıldığı bir ortamda, büyük dinler arasında diyalogu teşvik etmek, hoşgörü ve birlikte yaşamaya ilişkin değerleri yeniden tanımlamak gereklidir sözleriyle söz konusu ödülün değerine vurgu yaptı. Ödüle layık görülenler, dinler ve dindarlararası ile kültürler arasındaki diyalogun önemine ilişkin birer konuşma yaparken, Kardinal Tauran, Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco’nun da aslında yazılı bir mesaj gönderdiğini, ancak onu evde unuttuğunu söyledi.
KAFAMI DİNLEMEK İSTERKEN BU ÖDÜL SÜRPRİZ OLDU Ödün töreninden önce Doğan Haber Ajansı’nın sorularını yanıtlayan Ekmeleddin İhsanoğlu, Türkiye gündemine ilişkin soruları kabul etmezken, sadece ödülün anlamını konuşmak istediğini belirtti. Ödülün kendisi için sürpriz olduğunu ifade eden Prof. İhsanoğlu, Çünkü İslam İşbirliği Teşkilatı’nı bıraktıktan sonra (31 Ocak 2014) biraz bu işleri bırakmak istedim. Biraz kendi kafamı dinlemek ve istediğim kitapları yazmak istedim. Fakat böyle hoş bir sürpriz oldu. Ben de memnuniyetle kabul ettim. 3 din arasında anlaşma, iyi anlayış köprüleri kurmak, gayret etmek için bu ödül diye konuştu.
PAPA DA BENİMLE AYNI GÖRÜŞTE 1980’den bu yana akademik alanda da bu konulara çok katkısı olduğunun altını çizen İhsanoğlu, Eserler yazdım, toplantılar düzenledim ve uluslararası faaliyetlere katıldım. Bu eserler birçok yerde referans, kaynak olarak kullanılıyor. İİT olarak, bilhassa İslamofobi konusunda göreve geldiğim ilk günden itibaren çalıştım. Danimarka’da çıkan pespaye karikatürlerle (Hz. Muhammed’i tasvir eden) ilgili mücadelede çok büyük bir gayret içerisinde olduk. 9 sene içerisinde İslam dünyası ile Batı arasında gerginliği ve çatışmayı, daha çok işbirliğine dönüştürdük. Danimarka’da ilk çıktıkları (karikatür) zaman herkes bunun basın hürriyeti olduğunu ve bizim yaptığımız tenkillerin haksız olduğunu söylerken, şimdi mesela Charlie Hebdo’da herkes bizim söylediğimizi söylemeye başladı. Papa aynen benim kullandığım sözleri kullandı ve dedi ki ’Fikir hürriyeti başkasına hakaret etme hakkını vermez.’ O bakımdan benim bu mücadelede çok büyük emeğim olduğunu ve bunun da İtalya’da kabul edilip, böyle bir vakıf tarafından bu ödüle layık görülmem beni çok mutlu etmiştir ifadelerini kullandı. Demek ki yaptığımız bu çalışmalar boşa gitmemiştir diyen İhsanoğlu, İslam ve Batı dünyası arasında kat edilen mesafenin çok önemli olduğunu ve buna olan katkısının da burada kayda geçmesinin kendisini sevindirdiğini belirtti.
“PAPA, CAMERON VE HOLLANDE, BENDEN 10 YIL SONRA AYNI ŞEYLERİ SÖYLEMEYE BAŞLADI Charlie Hebdo mizah dergisine yapılan saldırının ardından David Cameron, François Hollande ve Papa Francesco gibi birçok liderin, Batı’da İslamofobi’nin artışını önlemek için önemli açıklamalar yaptığına dikkat çeken İhsanoğlu, şöyle konuştu: Bunlar, bizim 10 sene önce söylediğimiz şeyleri, şimdi söylüyorlar ve bu bizi sevindiriyor. Şimdi tabii bu diplomasi, üst siyaset seviyesi boyutudur. İşin bir de halk seviyesindeki, yani iç politika seviyesi vardır. Mesela Fransa’da sağ parti oyların yüzde 25’ini almıştır. Demek ki her 4 kişiden 1’inin yabancılara karşı düşmanlığı var. Bu yabancıların çoğunluğu Müslüman ise, o düşmanlık Müslümanlara karşıdır. Fakat düşmanlık üzerine kurulan parti politikaları, bir dönem seçmenlerin desteğini kazanıyor. Fakat o ırkçı ya da İslamofobik parti meclise girdiği zaman bu problemleri çözemiyor, çünkü bu problemler dini, ırki değil ekonomiktir. Ertesi seçimlerde o oylar azalıyor. Ancak zaman zaman da patlamalar oluyor ve aşırı sağ partiler ilerliyorlar. Bunlarla mücadele etmek için biraz daha farklı bir yönteme ihtiyaç vardır. Yeni bir düşünceler zincirini hazırlamamız lazım.
IŞİD, İSLAM ÖNCESİ BARBARLIK SERGİLİYOR Irak-İslam Şam Devleti (IŞİD) örgütünün ilerleyişine ilişkin bir soruya ise İhsanoğlu şöyle cevap verdi: İlk defa terörizmle tedhiş tarihinde bu kadar barbarca, vahşice, hayvanca, merhametsizce bir teşkilatla bir güruh insanla karşılaşıyoruz. Yani 1. Dünya Savaşı’ndan itibaren tedhiş hareketlerini, terörist hareketlerini izlediğiniz zaman; sağ, sol, faşist, Nazist, milliyetçi, komünist şucu bucu, tüm bunlara baktığımız zaman böylesini görmedik. Bu bence çok uzun asırlardan önce birikmiş, İslam öncesinden kalmış barbarlığın devamıdır ve bu gençler hiçbir kültürden, medeniyetten geçmeden o barbar kültürünü nasıl olduysa yeniden ihya ediyorlar. Bunların İslamiyet ile alakası yok, dinle hiç alakası yok. Hiçbir din manzumesi ile alakası yok. Onun için her şeyden önce, bunların dinle, İslam’la olan ilgisini reddetmemiz lazım. Yani hilafet falan ilan etmesi, bunların hepsi yalandır, sahtedir ve İslamiyet’e karşı büyük bir saygısızlıktır. Bunu herkesin bilmesi lazım.
TERÖRİZMLE TERÖRİST ÖLDÜREREK MÜCADELE EDEMEZSİNİZ IŞİD’le mücadelede, güvenlik tedbirlerine ilişkin uluslararası bir ittifakın gerekliliğine değinen İhsanoğlu, Yani Kobani’de olduğu gibi, orada önlendi değil mi! Artı bu olayın, bu fenomenin nasıl çıktığını anlamamız lazım. Bunu tam anlamış değiliz. Ona göre tedbir almak lazım. Yani teröristleri öldürerek terörizmi bitiremeyiz. Elbette güvenlik tedbirleri alacağız, ama 1 tane terörist öldürürsünüz, 10 tane terörist doğar. İşte Afganistan, işte Irak, işte başka yerler. Bir de bunlar uluslararası bir boyut aldı. Onu da anlamak lazım, para trafiğine bakmak lazım, o nasıl yapılıyor, destek nereden geliyor? O, uluslararası işbirliği olmadan olmaz. Çok kompleks, ama bunu önlemek mümkündür, ama bunları yapmazsak bunlar daha da genişleyecektir ve çok büyük zayiat verecektirö diye sözlerini sürdürdü.