Filistin dosyası Lahey'de: Türkiye'nin müdahillik bildirimi bugün

Türkiye, Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail'e karşı açtığı soykırım davasına müdahil oluyor. Türkiye'nin Lahey Büyükelçisi, saat 16.30'da dosyayı Divan'a sunacak.

Haberler 07.08.2024 - 14:56 Son Güncelleme : 07.08.2024 - 14:56

Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanyanın ardından, UADdeki Güney Afrika ile İsrail arasındaki soykırım davasına müdahillik bildiriminde bulunan yedinci ülke olması beklenen Türkiyenin müdahilliğinin önemi, kapsamı ve davanın sonraki aşamalarına etkisi...

Bu zamana kadar Gazzedeki soykırıma ilişkin müdahillik bildiriminde bulunan en önemli ülke konumuna gelecek Türkiyenin başvurusunun sembolik öneminin yanı sıra diğer bölge ülkelerinin de müdahil olma kararlarının güçlenmesine yol açması bekleniyor.

Bugün divana sunulacak metnin Güney Afrikanın tezlerini destekler nitelikte ve Soykırım Sözleşmesinin ilgili maddelerinin özellikle 7 Ekim 2023ten bu yana İsrailin Gazzede gerçekleştirdiği katliamlar çerçevesinde nasıl yorumlanması gerektiğine yönelik olması öngörülüyor.

Türkiyenin UADdeki İsraile karşı soykırım davasına müdahillik başvurusuna ilişkin merak edilenler ve diplomatik kaynakların verdiği cevaplar şöyle:

Müdahilliğin dayanağı nedir?

Devletler, UAD nezdinde açılmış bir davaya, Divan Statüsünün 2 maddesi üzerinden müdahil olabiliyor.

Bunların birincisi; müdahillik başvurusu olarak belirtilen ve Divan Şartının 62. maddesi uyarınca Bir devlet, davadaki karardan etkilenebilecek hukuki nitelikte bir menfaati olduğunu düşünürse mahkemeden müdahil olmasına izin verilmesini talep edebilir. hükmüne dayanıyor.

Divan Şartının 62. maddesi uyarınca yapılan müdahillikler Divanın iznine bağlı olurken, devletlerden bu madde uyarınca yaptıkları müdahillik başvurularında dava sonucunun kendilerini özellikle etkileyecek bir hukuki menfaatinin varlığını ispat etmeleri bekleniyor.

Devletler, 62. madde kapsamında davaya taraf olan veya taraf olmayan müdahil devlet şeklinde yer alabiliyor.

UAD, 62. madde kapsamındaki müdahilliklerde, müdahil devletlere uyuşmazlığın esasına ilişkin somut olayla ilgili yorum ve beyanlarda bulunma, duruşmalara katılma, yazılı ve sözlü beyan ve taleplerde bulunma gibi haklar veriyor.

İkinci olarak; Divan Şartının 63. maddesi uyarınca yapılacak müdahillik bildiriminde uyuşmazlığın esasına ilişkin somut olaydan ziyade, uyuşmazlık konusu olan Soykırım Sözleşmesinin nasıl yorumlanması gerektiğine ilişkin genel beyanda bulunma imkanı getiriliyor.

UAD Statüsünün 63. maddesi uyarınca yapılan müdahillikler, devletler için bir hak olarak görülüyor ve Divan, dava taraflarının beyanını aldıktan sonra bu bildirimin şekli incelemesine göre müdahillik hakkının kullanımını kabul veya reddediyor.

Bu maddedeki müdahillik hakkının kullanıldığına ilişkin bildirim uygun görülürse, Divanın o davanın kararında yaptığı yorum müdahil devlet için de aynı derecede bağlayıcı oluyor.

Şimdiye kadar Nikaragua sadece 62. Madde üzerinden, Filistin ise 62. ve 63. Maddeden ortak şekilde başvuruda bulunurken , Kolombiya, Libya, Meksika ve İspanya sadece 63. Madde üzerinden Soykırım Sözleşmesinin yorumuyla alakalı beyanda bulunma yolunu seçiyor.

Türkiye de her ne kadar 63. Madde üzerinden başvuracak olsa da 62. Madde üzerinden müdahil olma hakkını saklı tuttuğu gibi, davanın ilerleyen aşamalarında hem 62. Maddeden yeni bir müdahillik başvurusunda bulunabiliyor hem de mevcut 63. Madde kapsamındaki müdahilliğine ilişkin beyanlarında değişikliğe gidebiliyor ya da yeni bildirim metni sunabiliyor.

Devletler, müdahillik yoluyla Divan yargıçlarını Soykırım Sözleşmesini nasıl yorumlanması ve Gazzedeki uyuşmazlıkta soykırımın nasıl tespit edileceğine ilişkin yönlendirmiş oluyor. Yapılan bu yönlendirmeyle İsrailin soykırım fillerinin tespitinde Mahkemeye hukuki ve politik baskı da kurulmuş oluyor.

Müdahilliğin amacı nedir?

UADdeki davalara müdahillik yolu yakın zamana kadar devletler tarafından çok fazla kullanılmazken, Gambiya-Myanmar ve Ukrayna-Rusya soykırım davalarından sonra çok sayıda devlet tarafından davacı devlete katkı sunma yolu olarak yeni bir anlam kazanıyor.

Önceki yıllarda daha çok iki devlet arasındaki meselenin üçüncü devletleri de yakından ilgilendirdiği davalarda kullanılan müdahillik imkanı, soykırım gibi tüm insanlığı ilgilendiren hususlarda devletler açısından kendi menfaatlerini de etkileyen bir sebep olarak müdahillik başvurularına yasal dayanak teşkil ediyor.

Daha önce müdahillik başvurularının özellikle sınır uyuşmazlıkları ve deniz yetki alanlarına ilişkin meselelerde olduğu görülürken, Mahkeme bu başvuruların büyük çoğunluğunu yüksek müdahillik eşiği sebebiyle reddediyordu.

Divanın, Ukraynanın Rusyaya karşı açtığı davada, 33 devletten 32sinin müdahillik talebini kabul etmesinden sonra bu mekanizma, davalı devlete baskı oluşturma aracı olarak kullanılıyor.

Türkiyenin müdahilliğinin önemi

Türkiyenin Gazzede yaşanan soykırıma ilişkin davaya müdahil olması, küresel sahnede hem hukuki hem de ahlaki sorumlulukları teyit etmesi anlamına geliyor.

Türkiyenin diğer müdahil devletlere nazaran daha uzun bir hazırlıkla daha detaylı ve kapsamlı bir metin ortaya çıkarması beklenirken, özellikle 19 Temmuzda İsrailin Gazzede işgalci güç konumunda olduğunu belirten danışma görüşüne atıf vererek, Divanı kendi içtihadını takip etmeye zorlaması öngörülüyor.

Türkiyenin müdahillik adımı, bölgesel barışa ilişin diğer çabalarıyla birlikte değerlendirildiğinde, diğer bölge ülkelerinin Gazzedeki uluslararası hukuk ihlallerinin tespiti ve Filistinlilerin haklarının savunulmasına daha aktif bir şekilde katılmaya teşvik edebiliyor.

Son olarak Türkiye gibi güçlü bölgesel aktörün Soykırım Sözleşmesine ilişkin yorumları, UADnin yargıçlarının müzakerelerini ve hem Gazzedeki soykırım davası hem de gelecekteki diğer davaların neticesini önemli ölçüde etkileme potansiyelini barındırıyor.

Türkiyenin müdahillik bildiriminden sonra ne olacak?

Divan, her bir ülkenin müdahillik bildirimi için, davanın tarafları olan Güney Afrika Cumhuriyeti ve İsrailden yazılı gözlemlerini istiyor.

Divan, gerekli görürse bu müdahilliklerin kabul edilebilir olup olmadığına ilişkin sözlü duruşma düzenleyebiliyor.

UAD Yazmanı, Türkiyenin müdahillik metnini, davanın taraflarının yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterine, BM üyesi ülkelere ve diğer müdahil devletlere iletebiliyor.

Divan, aksi kararlaştırılmadıkça müdahillik metinlerini kamuya açık şekilde Divanın internet sitesinden erişime açık tutuyor.

Türkiyenin müdahillik metninin de hafta bitmeden erişime açılması bekleniyor.

İsrailin, davanın tarafı olarak, muhtemelen Türkiyenin müdahilliğine karşı çıkan gözlemlerini yazılı olarak Divana sunabilmesine karşın, Türkiyenin, karşı gözlemlerini yazılı olarak sunma hakkı saklı bulunuyor.

Divan, çok sayıda ülkenin müdahillik talebine ilişkin emrini genelde ortak bir kararla açıklıyor.

Türkiye davaya hangi aşamada müdahil oluyor?

Gazzedeki soykırıma ilişkin davada Divanın önündeki süreç, henüz ilk aşama olan mahkemenin yargı yetkisinin tespitine ilişkin ilk itirazlar safhasında bulunuyor.

Divanın, Gazzedeki soykırıma ilişkin davaya bakmaya yetkili olduğunu tespit etmesinin ardından, ikinci aşama olan davanın esası aşamasına geçerek, nihai kararını vermesi bekleniyor.

Müdahillik imkanı ikinci aşamadaki yazılı dilekçelerin son teslim tarihine kadar mümkün olurken, Türkiye ve diğer devletlerin davanın ilk aşamalarında müdahil olması, esasa ilişkin beyanların yanı sıra müdahil devletlere Divanın yargı yetkisine ilişkin de beyanda bulunma imkanı fırsatı sağlıyor.

UADdeki Güney Afrika-İsrail başvurusuna diğer ülkeler müdahillik talebinde bulunabilir mi?


UADdeki Güney Afrika/İsrail başvurusuna bugüne kadar Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya müdahillik talebinde bulundu.

Divan bu başvurular ile ilgili henüz karar vermedi.

Müdahillik mekanizması başka davalarda uygulandı mı?

UAD Statüsünün 63. maddesiyle düzenlenen müdahillik müessesesine UAD önündeki diğer başvurularda da müracaat edilmişti.

Buna örnek olarak, Ukrayna ve Rusya Federasyonu arasındaki başvuruda UAD 32 ülkeden gelen müdahillik beyanını kabul edilebilir bulmuştu.

Bunun yanı sıra Gambiya ve Myanmar arasındaki başvuruda, Divan 7 ülkenin müdahillik talebinin kabul edilebilir olduğunu kararlaştırmıştı.

Dava sürecinin ne zaman sonuçlanması beklenmektedir?

Divan her ne kadar son yıllarda dava süreçlerinde daha hızlı hareket etse de soykırım ve benzeri karmaşık davaların tamamlanmasının 10 yılı geçtiği görülüyor.

Bosna Hersek Cumhuriyeti, 20 Mart 1993te Yugoslavya Federal Cumhuriyetine karşı soykırım davası açmış, Divan 26 Şubat 2007de Srebrenitsada soykırım yapıldığına ilişkin nihai kararını vermiş ve yaklaşık 14 yıllık davayı sonuçlandırmıştı.

Benzer bir davada Divan, Hırvatistanın 2 Temmuz 1999da Yugoslavya Federal Cumhuriyetine karşı açtığı soykırım davasında esasa ilişkin nihai kararını 3 Şubat 2015te vermiş ve 16 yıllık davayı neticelendirmişti.

Divan önünde yargılaması süren diğer 2 soykırım davasında ise Gambiya 11 Kasım 2019, Ukrayna 26 Şubat 2022de davayı açmıştı.

Gazzedeki soykırım davasının ne zaman sonuçlanacağı konusunda tahminde bulunulması güç olsa da davanın tamamlanmasının 7-8 yılı bulması öngörülüyor.

Davaya iletilecek dosyanın TSİ 16.30da verilmesi planlanıyor.

Güney Afrikanın Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine açtığı soykırım davası
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesini ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanında dava açmıştı.

Güney Afrika, Gazzedeki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UADden ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocakta Laheydeki Barış Sarayında yapılmıştı.

Divan, 26 Ocakta tedbir kararlarını açıklamıştı.

Buna göre İsrailin, Soykırım Sözleşmesinin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesinin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazzedeki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazzedeki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazzedeki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesinin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmedilmişti.

Divan, Güney Afrikanın 6 Martta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Martta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrailden Gazzeye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.

Divan 24 Mayıstaki kararında, Refahta sıkışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı insani felaket tehlikesi nedeniyle daha önce hükmettiği tedbirlerin yeterli olmadığını belirterek, İsrailin Refah kentine yönelik askeri saldırılarını derhal durdurmasına, Gazzede acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah Sınır Kapısını açık tutmasına, BM yetkili organları tarafından soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilenlerin, Gazze Şeridine engelsiz erişimini sağlamak üzere etkili tedbirler almasını ve alınacak tüm tedbirlere ilişkin bir ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.

Hukukun üstünlüğü için olumlu bir adım
Merkezi Londrada bulunan Filistinliler için Uluslararası Adalet Merkezi hukuk araştırmacısı Sarah Tamimi, konuyu TRT Habere değerlendirdi.

Türkiyenin başvurusunu hukukun üstünlüğünün ve hesap verebilirliğin eşit şekilde uygulanmasını amaçladığı için olumlu bir adım olarak tanımladı.

Türkiyenin Uluslararası Adalet Divanında İsraile karşı açılan davada Güney Afrikaya katılma kararı, hukukun üstünlüğünün ve hesap verebilirliğin eşit şekilde uygulanmasını amaçladığı için olumlu bir adımdır. Uluslararası Adalet Divanının bugün ya da yarın bir karara varmayacağı açık. Süreç çok zaman alıyor. Gerçekten bir karara varılması yıllar sürebilir. Ancak gelecekte bir karar çıktığında, İsrailin bu karara uyması gerekiyor. Ve eğer İsrail herhangi bir nedenle bu karara uymazsa, o zaman diğer devletler konuyu BM Güvenlik Konseyinde gündeme getirebilir.

Ana Sayfaya Git