Enfekte kan skandalı diye bilinen ve ülke tarihinin en kötü tedavi felaketi olduğu belirtilen olaya ilişkin 20 Mayısta yayımlanan raporda yaklaşık 3 bin kişinin kontamine kan naklinden sonra hayatını kaybettiği belirtiliyor. Ölü sayısının bundan sonra artması bekleniyor.
Eski yargıç Brian Langstaff tarafından hazırlanan raporda doktorların, Ulusal Sağlık Servisi (NHS) ve diğer sağlık kurumlarının ve peş peşe gelen hükümetlerin olaydan etkilenen kişileri defalarca yüzüstü bıraktığı belirtiliyor. Langstaff, sağlık sisteminde felaket ile sonuçlanan bir dizi başarısızlık tespit ediyor.
Rapora ilişkin açıklama yapan İngiltere Başbakanı Rishi Sunak olanları yıllardır süren ahlaki bir başarısızlık diye nitelendirdi.
Hükümet bugün olaydan etkilenenler için hazırlanan tazminat paketini açıkladı.
Hükümetin ödemelerden sorumlu yetkilisi John Glen, Avam Kamarasında yaptığı açıklamada olaydan etkilenenlerin hala her hafta enfeksiyon nedeniyle hayatını kaybettiğini ve bazılarının tazminat alacak kadar yaşayamayacaklarını söyledi.
Glen bu nedenle hükümetin, nihai programın oluşturulmasından önce yaşayan hak sahiplerine yapacağı 210 bin sterlin tutarındaki ara ödemelerin 90 gün içinde yapılacağını duyurdu.
İlk nihai ödemelerin ise 2024 yılı bitiminden önce yapılması bekleniyor.
Peki 1970ten bu yana neler yaşandı, bundan sonrası için ne bekleniyor? Raporda öne çıkan bulguları derledik.
Hastalar kabul edilemez risklere maruz kaldı
Enfekte kan skandalı İngiltere sağlık sisteminde en büyük tedavi felaketi olarak biliniyor.
Enfekte Kan Soruşturması, 1970lerden itibaren binlerce insanın kontamine kan ve kan ürünleri naklinden enfeksiyon kapmasının öncesinde, sırasında ve sonrasında 50 yılı aşkın bir süre boyunca alınan kararları inceliyor.
Beş yıl süren çalışmanın sonucunda, kan ve kan ürünleri naklinde viral enfeksiyonların bulaşma riskinin NHSnin kurulduğu 1948 yılından bu yana bilindiğine işaret ediliyor ve karar alma sürecinde güvenliğin ön planda olmadığı belirtiliyor.
Kan ve kan ürünlerinin güvenlik riskine rağmen yıllarca hastalara verilmeye devam edildiği aktarılıyor.
Rapor, bu durumun hastaları kabul edilemez risklere maruz bıraktığını kaydediyor.