Zurabişvili, sosyal medya hesabından, Rusya ile Gürcistan arasında 2008de yaşanan Güney Osetya Savaşının 15. yıl dönümü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
Gürcistanın, toprak bütünlüğünü barış yöntemleriyle sağlayacağını aktaran Zurabişvili, Rusya bir saldırgan ve işgalcidir. 2008 savaşından 15 yıl sonra hala tüm uluslararası ilkeleri hiçe sayarak topraklarımızın yüzde 20sini işgal altında tutuyor. ifadelerini kullandı.
ASIL MÜCADELEMİZ BU İŞGALİ BİTİRMEK
Gürcistan Başbakanı İrakli Garibaşvili de savaşının 15. yıl dönümünde Tifliste yakın Mukhatgverdideki Kardeşlik Mezarlığını ziyaret edip çelenk bıraktı.
Burada açıklama yapan Garibaşvili, Rusya ile savaşta hayatını kaybedenleri minnetle andıklarını ifade ederek, Bizim asıl mücadelemiz bu işgali bitirmektir. Rusyanın bir işgalci ve saldırgan olduğu gerçeğini biz uzun süredir biliyorduk ve biliyoruz, bunu tüm dünya biliyor. dedi.
Ülkesinin toprak bütünlüğünü tekrar sağlamasının barış yollarıyla mümkün olabileceğini belirten Garibaşvili, Arkadaşlar, barışın bir alternatifi yok. Doğru, akıllı, pragmatik politikamızla barış içinde topraklarımızı geri almalıyız. Buna yürekten inanıyorum. Bu büyük hedefe her geçen gün biraz daha yaklaşıyoruz. diye konuştu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili ve ekibinin 2008de Rus provokasyonlarına karşı akılsız politika yürüttüğünü savunan Garibaşvili, o zamanki hükümeti savaştan kaçması için gayret göstermemekle suçlayarak, Küçük bir çocuk bile, savaşa yol açan tüm provokasyonların içerebileceği riskleri hesaplardı. değerlendirmesini yaptı.
GÜNEY OSETYA VE ABHAZYA SORUNU
Gürcistan ordusu ile Rusyanın desteklediği Abhazyalı ayrılıkçılar arasında 1992-1993te 13 ay boyunca savaş yaşanmıştı.
Rusya ile Gürcistan arasında 2008de Güney Osetya Savaşı olarak bilinen çatışmalar çıkmış, savaşın ardından Rusyanın desteklediği Abhazya ve Güney Osetya bölgeleri, Gürcistandan tek taraflı bağımsızlığını ilan etmişti.
Rusya, 2008de bu iki bölgenin sözde bağımsızlığını tanımış, Gürcistan ise buna karşılık Rusya ile diplomatik ilişkileri kesmişti.
İki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kesilmesi sonrası arabuluculuk rolünü İsviçre üstlenmişti.