Suriye Demokratik Güçleri, ABDnin desteğiyle Mumbuçun içinde IŞİDle mücadeleye devam ediyor.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra Gülenin iadesi konusu, Türkiye-ABD ilişkilerinin gerilmesine yol açtı. Bu gerilim Suriye sahası ve IŞİDle mücadele gibi işbirliklerini şu an için etkilemiş görünmüyor. Hem Washingtondan IŞİDle mücadele kararlılığımızı etkilemeyecek açıklamaları geliyor, hem de Ankara IŞİDle mücadelede bir aksama olmayacağı mesajları veriyor.
Washingtondan bu yöndeki son açıklama, 25 Temmuzda Pentagonda basın toplantısı düzenleyen Savunma Bakanı Ash Carter ile Genelkurmay Başkanı Joseph Dunforddan geldi.
Akar ile Dunford iki kez telefon görüşmesi yaptı
Dunford, Türkiyedeki darbe girişiminde parmağı olduğu iddia edilen bazı generallerle ilgili gazete haberlerini gördüğünü söyledi, bunları saçma olarak nitelendirdi:
[Türk] Mevkidaşım son bir hafta içinde beni iki kez arayarak geniş çaplı ortaklığımıza ve IŞİDle mücadelemize olan bağlılıklarının sürdüğünü söyledi. Türkiyeden yürüttüğümüz operasyonlar neredeyse tam anlamıyla normale döndü. Belli ki geçen hafta sonu olanların Türkiye içinde geniş çaplı etkileri olacak. Fakat biz de bu etkiyi elimizden geldiğince azaltmak için çok yakın çalışma içinde olacağız.
Bakan Carter da Savunma Bakanı Fikri Işık ile son bir haftada iki kez görüştüğünü söyledi. Işıkın da aynı şekilde kendisine IŞİD ile mücadelenin kesintisiz şekilde devam edeceğinin garantisini verdiğini söyledi. İncirlik ve diğer yerlerdeki faaliyetlerimiz normale dönüyor dedi.
ABD Dışişlerinde Suriye masasında görevli bir yetkili de Al Jazeeraye, iki ülkenin Suriye konusundaki yakın işbirliğine devam edeceğini söyledi. Yarattığımız momentumu kaybetmemeyi garantilemek üzere birlikte çalışmaya devam ediyoruz dedi.
Mumbuç planları hl geçerli
ABDnin desteklediği, başını YPGnin çektiği Suriye Demokratik Güçleri Mumbuçu ele geçirmek üzere. Daha önce YPGnin Fıratın batısına geçişini kırmızı çizgisi olarak belirten Ankaradan, Mayıs ayından bu yana farklı açıklamalar geliyor. Sebebi, Ankara ve Washingtonın bölgede atılacak adımlarla ilgili uzlaşmaya varmış olması.
Mumbuçta IŞİDe karşı savaşan Askeri Konseyin içindeki Arap komutanlar, ABD yetkilileri aracılığıyla Nisan ayında Türkiyeye gelerek yetkililerle görüşmüştü. Ardından Obama ile Erdoğan telefonda Suriyedeki krizin çözümünü ele almıştı. Görüşmenin ardından Al Jazeeraye bilgi veren üst düzey Türk yetkili, IŞİD karşıtı atılacak bir adım için ortak bir karara varıldığını söylemiş; Tamamen SDGsiz bir plandan bahsetmek mümkün değil ama Türkiye sınırında istediğimiz tabloyu göreceğiz demişti.
Ardından operasyon Mumbuçun da batısına doğru ilerledi. Dışişleri Bakanı çavuşoğlu, 4 Temmuzda Fransız Le Monde Gazetesine verdiği röportajda, Mumbuçun iki ülkenin askeri makamları arasında bir işbirliği konusu olduğunu söyledi.
Bu işbirliğinin sürdüğü bilgisini hem Türk hem Amerikalı yetkililer veriyor. Al Jazeeraye konuşan aynı ABDli yetkili, Mumbuç ile ilgili planları henüz kamuoyuyla paylaşmayacaklarını söylemekle birlikte, IŞİDin bölgeden çıkarılması için Türkiye ile yürüttükleri ortak çalışmaya devam edeceklerini belirtti.
Al Jazeeraye bilgi veren ve Suriye konusunda çalışmalar yürüten bir Türk diplomat da, Gülen meselesinin yarattığı sıkıntıya bakılmaksızın ABD ile Suriyede yürütülen işbirliğine devam edildiği ve yakın vadede Ankaranın bu yöndeki politikasının değişmeyeceği bilgisini verdi.
Rusya ile yakınlaşma sahada etkisini gösteriyor
Uçak krizinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğanın Rus Devlet Başkanı Putine mektup yazması ve iki liderin yaptığı telefon görüşmesiyle birlikte, Türk-Rus ilişkilerinin normalleşme süreci başladı.
Erdoğanın mektubundan sonra Soçide bir araya gelen iki ülke dışişleri bakanları, açıklamalarında Suriye konusuna da vurgu yaptı. Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, Türk ortaklarımızla Suriyedeki krizin çözümü konusunda fikir alışverişi yapmaya devam edebileceğimizi düşünüyorum. Türk ve Rus orduları arasında Suriye konusunda irtibat kurulmasını umuyoruz dedi. çavuşoğlu da, diyaloğun inşa edilmesinin Suriyenin geleceği açısından önemli olduğunu vurguladı ve Suriye konusundaki diyaloğun yeniden başladığının altını çizdi.
Bu süreç sahaya da yansıdı.
Türkmendağında Rus bombardımanıyla desteklenen rejim güçlerine karşı mücadele eden Türkmen birlikler, Haziran ortasında İdlibe çekilmek üzereydi. Ellerinde sadece iki köy kalmıştı.
Ancak, Suriye Türkmen Meclisi Türkmendağı bölgesi sorumlu Usame Solakın Al Jazeeraye verdiği bilgiye göre, Erdoğan ile Putinin telefon konuşmasından sonra sahada durum değişti.
Türkiye ve Rusya yakınlaşması olunca Rus uçakları bu bölgede daha az uçmaya başladı. Bombardıman neredeyse bitti, sadece keşif uçuşu yapılıyor. Bu durumda biz de ilerleyebildik. İdlibe çekilme kararı vermek üzereyken kaybettiğimiz köyleri birer birer geri almaya başladık. Şimdi daha güçlü şekilde pozisyonumuzu koruyoruz.
Ancak bölgede rejim güçleriyle mücadele eden komutanlardan, rejimin Türkiye içindeki durumdan istifade ederek son on gündür daha güçlü saldırıya geçtiği bilgisi geldi. Rus bombardımanının durmuş olması ve Türkiyenin geçici bir süre için kısmen azalmış olan desteğinin devam etmesi, bu saldırıları sonuçsuz bıraktı.
ABD-Rusya-Türkiye işbirliği ortaklaşacak
Rusyanın Suriye konusunda hem ABD, hem de Türkiye ile yakınlaştığı bir dönemde, Türkiyenin de ABD ile işbirliğini kesintisiz devam ettirme kararlılığını, IŞİDle mücadele koalisyonunun parçası olan bir Avrupa ülkesinden üst düzey diplomat Al Jazeeraye şöyle açıklıyor:
Bugüne kadar ABD ve Rusya Suriyede işbirliği yaparken bir noktaya kadar gelebiliyorlardı, arada yine bir mesafe kalıyordu. Bugün artık bu mesafe daha kısa. ABD bir yandan da Türkiye ile işbirliği yapıyordu. Orada da sorunlar vardı, ama artık o sorunların ortadan kalkması gerektiğini gördüler. Bu sebeple ABD-Türkiye işbirliği de daha iyi bir noktada.
Daha önemlisi; artık Türkiye ve Rusya da işbirliğine başlıyor. Bu durumda tüm bu ikili işbirlikleri birbirine yakınlaşacak ve sonuçta bir araya gelecek. Bu üç farklı işbirliğinin ortaklaştığını göreceğiz. çünkü artık savaş bitmeli. Bu geçişte, eğer nihayetinde gerçek bir adım atılacak ve savaş bitecekse, yönetimde kimin olduğunun en azından ilk aşama için önemi yok.