Her ne kadar ilk nükleer bombayı ABD kullansa da dönemin ABD Başkanı Dwight D. Eisenhowerın 8 Aralık 1953te Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda yaptığı Barış İçin Atom başlıklı konuşmasıyla Ajansın kurulmasına ilişkin ilk adım atılmış oldu.
Eisenhowerın girişimi sonrasında UAEA tüzüğü 23 Ekim 1956da 81 ülke tarafından oy birliğiyle onaylandı ve 29 Temmuz 1957de yürürlüğe girerek BM bünyesinde özerk bir kuruluş statüsünde faaliyetlerine başladı.
Ajansın tüzüğünde yer alan ikinci maddede, kurumun iki temel misyonuna işaret edilerek Ajans, nükleer enerjinin tüm dünyada barışa, sağlığa ve refaha katkısını hızlandırmayı ve genişletmeyi amaçlayacaktır. ifadesine yer verilirken, kurumun kontrol ettiği ya da destek verdiği herhangi bir nükleer faaliyetin askeri amaçlara hizmet etmemesi için çaba sarf edileceği de vurgulandı.
AJANSIN MERKEZİ VİYANADA KURULUYOR
Ajans üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen ilk Genel Kurulda, UAEAnın merkezinin, İkinci Dünya Savaşı sonrasında henüz özgürlüğünü kazanmış ve tarafsızlık ilkesini benimsemiş Avusturyanın başkenti Viyanada kurulması kararlaştırıldı.
Viyanada bir otelde hizmet vermeye başlayan Ajans merkezi, 1979da bugün içinde bulunduğu BM Viyana Ofisinin inşasının tamamlanmasıyla buraya taşındı.
Ajansın Viyanadaki merkezinin dışında Toronto, Tokyo, New York ve Cenevrede de ofisleri bulunuyor. Ayrıca Avusturyanın Seibersdorf kentinin yanı sıra Monakoda da nükleer çalışmalar yürüttüğü laboratuvarları bulunuyor.
TÜRKİYE, AJANSIN YÖNETİM KURULUNDA YER ALIYOR
Dünya genelinde 176 ülkenin üye olduğu Ajansın her iki yılda bir değişen 34 üyeden oluşan yönetim kurulu, üç ayda bir toplanarak kurumun çalışmalarını ve küresel nükleer güvenliğe ilişkin konuları ele alıyor. Türkiye de Eylül 2022den itibaren yönetim kurulunda yer aldı.
Bütün üyelerin katılımıyla yılda bir kere genel kurul toplantısı düzenleniyor ve burada üye ülkeler nükleer alanda yaptıkları çalışmalar ve Ajansla yürüttükleri işbirliğini içeren konuşmalar yapıyor.
Ajansın mevcut başkanı Arjantin kökenli diplomat Rafael Mariano Grossi, 2019dan bu yana görevini sürdürüyor.
NÜKLEER GÜVENLİK
1986da meydana gelen çernobil nükleer kazası, güvenlik konusunda uluslararası işbirliğinin artmasına, nükleer güvenlik ve acil müdahaleyi geliştirmek için çeşitli sözleşmelerin kabul edilmesine yol açtı.
UAEA, nükleer güvenlik ve emniyet için üye ülkelerle Kapsamlı Güvenlik Denetimi ve Ek Protokol adı verilen iki bağlayıcı anlaşma imzalıyor. Bu anlaşmalar Ajansa üye ülkelerin nükleer faaliyetlerini denetleme olanağı sunuyor. Böylelikle kurum, nükleer malzemenin barışçıl amaçlar için kullanılıp kullanılmadığını tespit edebiliyor.
Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) ve nükleer silahların yayılmasına karşı diğer anlaşmalar, Ajansı nükleer teftiş kurulu olarak görevlendiriyor. Bu doğrultuda Ajans, 140tan fazla ülke ile yaptığı anlaşmalar kapsamında nükleer malzeme ve faaliyetleri güvence altına alıyor.
Nükleer silaha sahip ve NPT anlaşmasını imzalamayan ABD, Rusya, çin, Fransa ve İngiltere ise gönüllü olarak Ajansın bu ülkelerdeki nükleer tesisleri denetlemesine izin veriyor.
NPTye taraf olmayan İsrail, Hindistan ve Pakistan ile de özel güvenlik denetimi anlaşmaları yapan Ajans, bu ülkelerde belirli tesislerde yürütülen nükleer faaliyetleri denetliyor.
Söz konusu anlaşma kapsamında Ajans müfettişleri, ülkelerdeki nükleer tesisleri düzenli olarak denetliyor ve Viyanadaki merkeze gelişmeleri rapor ediyor. Buna ek olarak nükleer tesisler, kamera sistemleri, uydu görüntüleri ve atık suların incelenmesi gibi uygulamalarla düzenli olarak denetim altında tutuluyor.
Ayrıca UAEA 66 yıldır, üye ülkeleri enerji, endüstri, tıp, tarım, araştırma, üretim ve maden arama gibi birçok barışçıl uygulamada kullanılan radyoaktif malzemenin güvenli ve emniyetli bir şekilde taşınmasını sağlama konusunda destekliyor.
NÜKLEER TEKNOLOJİNİN YAYGINLAŞTIRILMASI
Ajans, Avusturya ve Monakodaki laboratuvarlarında sağlık, tarım, çevre kirliliği ve enerji alanında geliştirdikleri teknolojileri üye ülkelerle paylaşarak, nükleer enerjinin barışçıl amaçlar için daha da yaygınlaşmasını hedefliyor.
Kanser hastalığıyla mücadele, röntgen cihazlarının geliştirilmesi, izotopik teknikle su kaynaklarının korunması, nükleer teknoloji kullanılarak su sıkıntısı yaşanan bölgelerde damlama sisteminin uygulanması, denizlerdeki kirliliğin ölçülmesi ve nedenlerinin saptanması gibi birçok alanda çalışmalar yürüten Ajans, özellikle geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeleri bu alanlarda destekliyor.
Nükleer enerjiyi, iklim değişikliğinin etkisini hafifletmeye yardımcı olabilecek uygun fiyatlı, güvenilir ve temiz bir enerji kaynağı olarak değerlendiren Ajans, dünya çapında mevcut ve yeni nükleer programları destekleyerek, nükleer enerjinin verimli, güvenli ve emniyetli kullanımını teşvik ediyor.
İRAN, KUZEY KORE VE UKRAYNA
Ajans, uluslararası kamuoyunda nükleer teknoloji alanında yaptığı çalışmalardan ziyade İran, Kuzey Kore ve Ukraynadaki nükleer güvenliğe ilişkin yaptığı açıklamalarla tanınıyor.
İran ve dünya güçleri olarak adlandırılan ABD, Rusya, çin, İngiltere, Fransa ve Almanyanın taraf olduğu; ABnin de yer aldığı Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak isimlendirilen ve 2015te imzalanan nükleer anlaşmadan, ABDnin 2018de tek taraflı olarak çekilme kararı sonrasında Tahran yönetiminin 2019da taahhütlerini kademeli olarak sonlandırmaya başlaması, bu ülkedeki nükleer faaliyetleri denetlemekle görevlendirilen Ajansın durumunu zora soktu.
İranın yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyum üretmesi, bu ülkede 2000li yılların başında Ajansa bildirilmeyen 3 yerde tespit edilen uranyum parçacıklarına ilişkin yapılan açıklamaların UAEA tarafından yeterli bulunmaması taraflar arasında iplerin gerilmesine neden oldu.
Bunun üzerine Tahran yönetimi, Ajansın bu ülkedeki nükleer tesislerde bulunan kamera ve benzeri denetim mekanizmalarını kapatma kararı alırken Ajans, ısrarla söz konusu 3 yere ilişin ikna edici açıklama talebinde bulundu.
Mayıs 2023de söz konusu 3 yerden biri olan ülkenin Abadeh kenti yakınlarındaki Marivan bölgesinde bulunan bir tesisindeki nükleer bulgulara ilişkin anlaşmazlığın çözüme kavuşturulması, Tahran yönetimi ve Ajans arasında nükleer tesislerin yeniden denetiminin sağlanması için varılan mutabakat, taraflar arasında gerginliğin azalmasını sağladı.
Ancak Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak adlandırılan İran nükleer anlaşmasının yeniden hayata geçirilmesi için yürütülen görüşmelerin akamete uğraması ve Ajansın bu ülkedeki nükleer faaliyetleri istenilen düzeyde denetleyememesi, Tahran yönetimi ve UAEA arasındaki gerginliğin süreceği anlamına geliyor.
AJANS ÜYELİĞİNİ BIRAKAN KUZEY KORE
1974te Ajansa üye olan ve 1994te üyelikten çekilen Kuzey Korenin nükleer faaliyetleri, Ajansı kaygılandıran önemli konuların başında yer alıyor. Başkan Grossi, her yönetim kurulu toplantısı sonrasında bu ülkeye işbirliği çağrısında bulunsa da bugüne kadar başarılı olduğu söylenemez.
Ukraynada Şubat 2022de başlayan savaş, İran ve Kuzey Koreyi sahnenin dışına iterken, 4 Mart 2022de Rus güçlerinin Avrupanın en büyük nükleer santrali Zaporijyayı kontrol altına alması, buradaki nükleer güvenliğe yönelik kaygıların artmasına neden oldu.
Zaporijya Nükleer Santrali çevresinde artan çatışmalar nedeniyle tesis ve çevresinde silahlardan arındırılmış güvenli bölge oluşturmayı hedefleyen Başkan Grossinin çabaları sonuç vermedi.
Güvenli bölge hususunda tarafları ikna edemeyen Grossi, tesisin güvenliği için Moskova ve Kievin uyması gereken 5 maddeden oluşan bir bildiriyi kamuoyuyla paylaştı.
Söz konusu 3 ülkedeki nükleer gelişmelerden de anlaşılacağı üzere Ajansın bir yaptırım gücü bulunmuyor. Ancak UAEAnın paylaştığı rapor ve açıklamalar, hedefteki ülke ya da ülkelere yönelik kamuoyu baskısının artmasını sağlıyor.