Anayasa Mahkemesi, öğrencinin din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muafiyet imkanı bulunmaması nedeniyle ebeveynlerin eğitim-öğretimde dini ve felsefi inançlarına saygı gösterilmesini isteme hakkının ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi.
Resmi Gazetede yer alan Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu kararına göre, Eskişehirde bir kişi, 1 Ekim 2009da Eskişehir Havacılar İlköğretim Okulu Müdürlüğüne başvurarak, 4. sınıf öğrencisi kızının din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf tutulmasını istedi.
Dilekçeye cevap olarak Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğünün yazısı tebliğ edildi ve T.C. uyruklu Hristiyanlık veya Musevilik dinlerine mensup öğrencilerin bu dinlerden birine mensup olduklarını belgelendirilmeleri kaydıyla din dersine girmelerinin zorunlu olmadığı bildirilerek başvurucunun talebi reddedildi.
Bunun üzerine başvurucu, 16 Kasım 2009da Nüfus Müdürlüğüne başvurarak kendisiyle kızının nüfus cüzdanındaki İslam ibaresinin kaldırılmasını istedi. Bu talep üzerine başvurucu ve kızının nüfus cüzdanının din hanesindeki ibare kaldırıldı.
Başvurucu, 18 Kasım 2009 tarihli dilekçeyle kızının din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf tutulması talebinin reddine yönelik işleme karşı, kızının nüfus cüzdanının din hanesindeki İslam ibaresinin kaldırıldığını da belirterek, Eskişehir 2. İdare Mahkemesine yürütmenin durdurulması talepli iptal davası açtı.
Eskişehir 2. İdare Mahkemesi, davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili mahkeme olan Ankara İdare Mahkemesine gönderilmesine hükmetti.
Ankara 1. İdare Mahkemesi, 29 Nisan 2011de, bu içeriği ile dersin zorunlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verdi.
Bu karar, temyiz aşamasında Danıştay 8. Dairenin 29 Kasım 2011 tarihli kararıyla bozuldu. Bozma kararına karşı yapılan karar düzeltme başvurusu, 23 Mayıs 2012de reddedildi. Temyiz üzerine karar, Danıştay 8. Dairesi tarafından 13 Kasım 2013te onandı.
Bunun üzerine başvurucular, 12 Eylül 2014te Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı.
BAŞVURUCULARA 20 BİN LİRA MANEVİ TAZMİNAT
Başvuruyu değerlendiren yüksek mahkeme, anayasanın 24. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan ebeveynlerin eğitim ve öğretimde dini ve felsefi inançlarına saygı gösterilmesini isteme hakkının ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi.
Mahkeme, bu kapsamda başvuruculara 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
Yüksek mahkeme, ayrıca makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna hükmetti.
UYGUN ALTERNATİFLER SUNULMAMASI...
Kararda, şu ifadelere yer verildi:
Sonuç olarak 2018-2019 eğitim ve öğretim yılına kadar olan dönemdeki din kültürü ve ahlak bilgisi dersi müfredatı, içerik olarak dinler hakkında yansız ve tanıtıcı bilgiler vermek amacıyla zorunlu olması öngörülen din kültürü öğretimi kapsamında değil din kültürü öğretimini aşan, İslam dininin ve onun belirli bir yorumunun eğitim ve öğretimi kapsamında değerlendirilmiştir. Dolayısıyla anılan din kültürü ve ahlak bilgisi dersini kızına aldırmak istemeyen başvurucu için uygun alternatifler sunulmaması, başvurucunun ebeveynlerin eğitim ve öğretimde dini ve felsefi inançlarına saygı gösterilmesini isteme hakkını ihlal etmiştir.
Bununla birlikte ulaşılan bu sonuçtan okullarda Anayasanın 24. maddesi kapsamında İslam dininin eğitim ve öğretimini içeren dersler okutulmasının Anayasaya aykırı olduğu anlamının çıkarılamayacağı izahtan varestedir. Zira Anayasa Mahkemesi din eğitim ve öğretimi bağlamında kişilere seçenekler sunan, toplumu oluşturan bireylerin bu alandaki yaygın ve müşterek ihtiyaçlarının karşılanmasını kolaylaştıran tedbir ve uygulamaların, bu bağlamda Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı derslerinin ortaokul ve liselerde isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulmasının Anayasaya aykırı görülemeyeceğini belirtmiştir.
Karara karşı oy kullanan üye görüşünde, din dersi zorunluluğunun din ve vicdan hürriyetini ihlal eden bir yönünün bulunmadığı, din dersi içeriğinin yeterli bulunmadığı takdirde öğrenci ya da velinin istediği dinin eğitimini veya öğretimini talep edebilecektir. Bunun devlet tarafından yerine getirilmesi de dini veya felsefi inançlara saygı gösterilmesinin gereğidir. ifadesine yer verildi.