Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Diyarbakır Şubesi, 2023-2024 eğitim öğretim yılının başlaması ve eğitim alanındaki sorunlara ilişkin Eğitim Sen 1 Nolu Şube binasında basın açıklaması gerçekleştirdi.
Sendika adına metni okuyan Diyarbakır Eğitim Sen 2 No lu şube kadın sekreteri Songül Can Şimşek 2023/24 eğitim öğretim yılının, ülkede ve bölgede eğitimin karşı karşıya olduğu ve geçtiğimiz yıllar içinde birikerek büyüyen sorunların gölgesinde açıldığını söyledi. Şimşek, özellikle son birkaç yıldır derinleşen ekonomik kriz soncunda artan fiyatların okul masraflarını ciddi oranda arttırdığını ve çocuk okutan ailelerin bütçelerini derinden sarsmaya başladığını vurguladı.
DERS PROGRAMI DEĞİŞTİ
Eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları bizzat iktidar ve MEB eliyle yapılan yasal düzenlemeler ve fiili dayatmalar eşliğinde sürdürülmektedir diyen Şimşek, Siyasi iktidarın eğitim alanında, uzun süredir kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda attığı adımlar, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen dini eğitim merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemektedir İfadelerini kullandı.
Şimşek, Okulların açılmasına iki hafta kala ders programında köklü değişiklikler yapılması ve din derslerinin sayısının arttırılması sonucu Fen, Matematik, İngilizce ve Almanca branşları başta olmak üzere birçok branşta binlerce eğitim emekçisi norm fazlası durumuna düşmüş, bilimsel demokratik eğitime müdahale ayyuka çıkmıştır dedi.
OKULLAR REKABET İçİNE SOKULUYOR
Anadilde eğitim sorunun devam ettiğini belirten Şimşek, şunları söyledi: Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitliliği eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili Türkçe olmayan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajlarını ortadan kaldıracak adımlar yıllardır atılmamıştır. Okullarda, özellikle eğitimde 4+4+4 düzenlemesine geçilmesinin ardından sınıfsal bölünmeler geçmişe oranla çok daha net bir şekilde yaşanmaya başlamıştır. Okullarda aidat veren sınıf, aidat vermeyen sınıf ayrımları yapılmakta, aidat veren öğrenciler fiziksel olarak daha temiz ve daha donanımlı sınıflarda okurken, aidat vermeyen öğrenciler daha az donanımlı sınıflarda ve sağlıksız koşullarda eğitim görmeye zorlanmaktadır. Mevcut eğitim sistemi okulda ve toplumsal yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, öğrenci ve velilerin müşteri olarak görülmesini hedeflerken, eğitim sistemi içindeki sınıfsal eşitsizlikler giderek derinleşmektedir. Aynı okul içinde sınıflar, aynı bölgede okullar ve farklı bölgelerdeki okullar sürekli birbirleriyle rekabet içine sokulmuş durumdadır.
GEçEN YILIN SORUNLARI DEVAM EDİYOR
Maraşta meydana gelen depremlerin eğitimi etkilediğini belirten Şimşek, Deprem sürecinde okulların bir kısmı kademeli olarak açılırken, bazıları hiç açılmamış, çocukların okula devam etmesi bir ihtiyaç olarak görülmemiştir. Nakilleri yapılan çocuklar için ciddi bir psikolojik destek süreci sağlanmadığından dolayı çocuklar, okullara uyum sorunu yaşamış ve eğitim sürecine katılamamışlardır dedi. Benzer bir durumun 2023/24 eğitim öğretim yılı başında da yaşanmaması için gerekli önlemler alınmadığını söyleyen Şimşek, sorunları şöyle ifade etti:
Deprem bölgelerinde çocuklara sunulması gereken uzun süreli psikolojik destek konusunda yetersizlikler söz konusudur. Bir diğer boyutuyla mülteci çocukların deprem sürecini değerlendirmek önemlidir. Bu çocuklar eğitime erişim konusunda sıkıtılar yaşayan çocuklarken afet sonrası eğitim haklarındaki bu kısıtlılık giderek artmıştır. Kız çocuklarına yönelik şiddet ve istismar vakaları artmış, afet sonrası çocuk işçiliğin artması eğitime erişimi büyük ölçüde engellemiştir. Bir velinin çocuğu için yaptığı eğitim harcaması katlanarak artmıştır. Eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği nedeniyle uzun zamandır kendi ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalan devlet okulları çözümü velilerin cebinde aramaktadır.