Bakan Dinçer, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin mezuniyet töreninden ayrılırken gazetecilerin sorularını cevapladı.
Bir gazetecinin, ’’Yeni eğitim sistemi kalıcı olacak mı?’’ sorusu üzerine Dinçer, bunun hükümet politikası olduğunu vurgulayarak, temel odak ve yaklaşım tarzının, küresel düzeyde rekabet gücü üzerine olanların farklı uygulama yapma şansına sahip olmadığını, belki ufak tefek değişiklik yapabileceğini kaydetti.
OKULLARIN YAPILANMASI
Milli Eğitim Bakanlığı olarak temel paradigmalarını değiştirdiklerini ve değiştireceklerini, bunu, bakanlığın yeniden yapılanma sürecinde ortaya koyduklarını anlatan Dinçer, orada 3 temel odakları olduğunu anımsattı.
Bakan Dinçer, ’’Bunlardan birincisi, çocuklarımız küresel dünyada ayakta kalabilmek için hangi bilgi ve yeteneğe ihtiyaç duyuyorlarsa ona sahip olacaklar. İki, ulusal düzeyde toplumun ve piyasanın ihtiyaç ve beklentilerine sahip olacaklar. Üç, sosyal sorumluluk sahibi, toplumsal ve ahlaki değerlerin farkında olan, tarih bilinci, millet şuuru olan çocuklar olacaklar. Bizim üç odağımız var; bu odakları değiştirirseniz sistem de değişir’’ diye konuştu.
Bir gazetecinin, ’’5. sınıftan sonra bir öğrenci haftada kaç saat ders görecek?’’ sorusunu Bakan Dinçer, ’’5. sınıftan itibaren ders sayısı 28-29 saat olacak diye hatırlıyorum. Bunun üzerine 8 saat seçilmiş ders de var. Toplamda 36 saat’’ diye cevapladı.
Ömer Dinçer, ’’Okula başlama saatlerinde bir değişiklik olacak mı?’’ sorusu üzerine derslerin başlama ve bitme saatlerinde bir değişiklik yapmadıklarını söyledi.
ETÜT OKULLAR KAPANACAK MI?
Bir gazetecinin, ’’Etüt okullarının kapatılması, özellikle çalışan anne ve babaların tepkisine neden oldu’’ sözleri üzerine Dinçer, etüt ve beslenme okullarının kapatılmadığını bunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirtti.
Dinçer, etüt ve beslenme okullarının ilköğretim eğitimi yapan okullar olduğunu, anne ve babası çalışan çocuklardan kurayla öğrenci aldığını anımsatarak, yani çok sınırlı sayıda velinin çocuklarının kabul edildiği bu eğitim yapısını, belirli bir sınıfa ayrılmış imtiyaz olarak gördüğünü kaydetti.
Çok açık bir şekilde, bu kadar çok dersliğe, bu kadar çok yeni yapılanmaya ihtiyaç duyulan bir dönemde, seçici bir yaklaşım tarzı ve imtiyaz sunan bir yaklaşımın doğru olmadığı kanaatini taşıdığını belirten Dinçer, ’’O okullar kapanmıyor. Çocuklarımızı da mağdur etmeyeceğiz. Mevcut şekilde kaydını yaptırmış olanlar, değişiklik olmaksızın eğitimlerini almaya mezun olana kadar devam edecekler. Ancak biz artık o okulları, ilkokul olarak tanımladık. Bir ilkokulumuz nasıl öğrenci alıyorsa öyle öğrenci almaya devam edecek ve 4 yıl sonra da bir ilkokula veya ortaokula dönüşecek’’ dedi.
20 SEÇMELİ DERSTEN 4’Ü SEÇİLECEK
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, ’’20 seçmeli ders sayısı çok değil mi?’’ şeklinde bir soru üzerine, 20’ye yakın seçmeli ders koymanın çocuklara ilgi alanlarına uygun ders seçmeleri konusunda fırsat vermek olduğunu vurgulayarak, çocukların bu 20 dersten 4 dersi seçeceğini söyledi.
Yelpazeyi ne kadar geniş tutarlarsa çocukların ilgisini, potansiyelini o kadar çok görme şansına sahip olacaklarını belirten Dinçer, ’’Seçimlik ders sayısının çok olması kamuoyunu tedirgin etmemeli, tam aksine zenginleştirilmiş bir programla Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocuklarımıza ve onların potansiyeline sahip çıktığı görülmeli’’ diye konuştu.
Bir gazetecinin, ’’18 genel lisenin imam hatip lisesine dönüştürüldüğüne dair haberler var. Bu konuda neler diyeceksiniz?’’ sorusu üzerine Dinçer, eğitimde kademeli bir sisteme geçilmesi nedeniyle ilkokulları, ortaokulları bina ve fiziki yapı olarak gözden geçirdiklerini, bunu yaparken de kanunun öngördüğü bir düzenlemeyi de yapmak durumunda olduklarını aktardı.
Bakan Dinçer, ’’Hangi okul ilkokul, hangisi ortaokul olacak, bu ortaokullardan ne kadarı imam hatip okulu olarak açılacak? Bunlara dair kararı biz merkezden vermiyoruz. Yerel yöneticilerimiz ihtiyaçları belirliyorlar, ona göre karar verecekler. Ancak bugün birçok kararımız, tahmini bir yapıya dayalı. Yarın öğrencilerimiz kayıtlarını yaparken, her şey somutlaşacak. O açıdan hangi okulun imam hatibe, ortaokula veya meslek lisesi olduğuna dair bugün yapılan konuşma ve haberlerin pek çoğu spekülatif. Daha net bir şekilde bunu Eylül ayında görme şansına sahip olacağız’’ şeklinde konuştu.
Toplumun ihtiyaç ve beklentisi neyse ona göre karar vereceklerine dikkati çeken Dinçer, kendileri için hangi okulun ilkokul, hangisinin ortaokul olduğuna dair ayrımların önemli olmadığını söyledi.
-’’Öğrencisi olan okul başka okula dönüştürülmeyecek’’-
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, sözlerini şöyle sürdürdü:
’’Hiçbir surette öğrencisi olan bir okulun zaten başka okula dönüştürülmemesi yönünde talimatım var. Tarihi ve geleneği olan okulların dönüştürülmeyeceğine dair talimatım var. Veliler belirli bir konuda hassasiyet gösteriyorlarsa o hassasiyetin korunması gerektiğine dair de ilkesel bir duruşumuz var. Bu açıdan bakıldığında biz 4 4 4 ile ilgili geçiş sürecinde belki bazı sorunlar yaşayabiliriz ama bunu asgari düzeyde, kimseyi rahatsız etmeden gerçekleştirmek için elimizden geleni yapacağız. Hiç kimse merak etmesin.’’
Bir gazetecinin, ’’20 seçmeli ders arasında drama gibi farklı dersler de var. Bu derslerin eğitmenleri kim olacak? Yeni kadrolar mı atanacak?’’ sorusu üzerine Ömer Dinçer, öğretmen olmanın şartlarının belli olduğuna ve bunların değiştirilmediğine dikkati çekerek, dolayısıyla bu dersleri verecek olanların öğretmenler olduğunu söyledi.
Dinçer, bunların dışında ihtiyaç duyulduğunda var olan kurallar doğrultusunda yeni öğretmenlerin temin edilebileceğini ifade etti.
’’Belli bir okula, örneğin belli bir meslek okulu veya imam hatip okullarına yoğun ilgi olması halinde derslik sayısında yetersizlik yaşanacağı söyleniyor. Böyle bir durum olabilir mi?’’ sorusu üzerine Dinçer, fiziksel olarak bir tanzim ve taksim yapacaklarını dile getirerek, öğrenci sayısı aynı iken ve hatta fiziksel kapasite artmışken böyle bir sıkıntı yaşanmayacağını kaydetti.