Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Ramazan Özkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TÜİK verilerine göre ülkede 1979-1996 yıllarında yükselişe geçen deniz balığı avcılığının 450 bin 878 tonluk üretim rakamı ile altın çağını yaşadığını söyledi.
Devam eden yıllarda kaçak ve bilinçsiz avlanma nedeniyle denizlerdeki balık stokunun azalmasıyla 1997-2009 yıllarında ortalama 436 bin 434 tonluk üretimle sektörün durgunluk dönemine girdiğini bildiren Özkaya, sonraki 6 yılda ise gemi sayılarındaki artışa rağmen sektörün ortalama 336 bin 588 tonluk üretim ile gerileme dönemine girdiğini kaydetti.
Özkaya, denizlerdeki balık varlığının korunmasına yönelik önlemler alınmaması halinde deniz balıkçılığı için dağılma döneminin kaçınılmaz olduğunu ileri sürdü.
- Geçen yıl 500 ton su ürünü ele geçirildi
Eldeki verilerin, balık stoklarının azaldığını net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade eden Özkaya, bunun eski seviyesine gelebilmesi için daha etkin önlemler alınması gerektiğini dile getirdi.
Balık stoklarının azalmasındaki en önemli faktörlerin kaçak, kural dışı ve bilinçsiz avlanma olduğunu vurgulayan Özkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
2015 yılında 78 bin dolayındaki 81 ili kapsayan denetimlerde, 515 ton su ürününe el konuldu ve 2 bin 322 cezai işlem uygulandı. Buna rağmen kaçak avcılık maalesef devam ediyor. Öte yandan, avla avcı arasındaki denge bozuldu, teknelerimiz kontrolsüz çok büyüdü. Son model cihazları kullanılıyorlar, inanılmaz şekilde 10 mildeki balığı tarıyorlar ve avlıyorlar. Eskiden 3-5 kuvvetindeki rüzgarda denize çıkılmazken şimdi 6-7 kuvvetindeki rüzgarlarda balığa çıkılıyor. Ağların derinliği ve uzunluğu arttı. Teknelerimiz balığa kaçma şansı vermiyor. Dolayısıyla stoklarımız azalıyor ve balıkların bu çığlığını duymuyoruz.
Özkaya, denizlerde ve iç sulardaki su ürünleri avcılık üretiminin Türkiye ekonomisine 2015 yılında 1 milyar 245 milyon liralık katma değer sağladığına dikkati çekerek, bu ekonomik kaynağın korunması, herkesin daha ucuz ve bol balık yemesi için balık stoklarının sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiğini anlattı.
Özkaya, Eğer stoklara kendilerini yenileyebilme fırsatı vermezsek yapılan bilimsel hesaplamalar avcılık üretiminin 2023 yılında 298 bin tona düşeceğini gösteriyor. İstatistiklere baktığımız zaman geç kalmış bir planlama içerisindeyiz, bu işi çabuk toparlamalıyız. Bize sunulan bu nimeti bitirmek için değil, sürdürebilirlik için kullanmalıyız. Günü kurtarmak değil, yılları kurtarmalıyız. Miras aldığımız bu denizleri torunlarımıza bol balıklı bereketli bırakmamız lazım. diye konuştu.
- Eylem planları hayata geçirilmeli
Gelecek nesillere bol bereketli denizler bırakabilmek için balık stoklarının korunmasına yönelik eylem planlarının hayata geçirilmesi ve önlemler alınması gerektiğine işaret eden Özkaya, bu noktada su ürünleri kooperatifleri ve birlikler olarak kendilerine de önemli görevler düştüğünü ifade etti.
Özkaya, Denizlerde ve iç sulardaki stok miktarlarına göre her teknenin yıl içinde avlayacağı balık miktarı belli olmalı. Avlanan balığın kayıt altına alınması için etkin bir mekanizma oluşturulmalı. Av güçlerine sınırlandırma getirilmeli, balığa kaçma şansı verilmeli. 30 metrenin üstündeki tekneler uluslararası sularda avlatılmalı. Stoklara zarar vermeyecek avcılık yaptırılmalı. Denizlerde balıkçılığı yasak yerler olması lazım. Zaten balık ekonomik boyuta geldiğinde orayı terk edecektir. Tüketici kaçak ve kural dışı balığı almamalı. Bunun için satış yerlerinde balık boylarını ve balığın kaçak zamanlarını gösteren tüketicinin okuyabileceği afişlerin asılması zorunlu hale getirilmeli. Eğer bizler de balığın direk aracısız ve rantsız tüketiciye ulaşmasını sağlarsak hem tüketici ucuz balık yiyecek hem de balıkçı kazanacaktır. değerlendirmesini yaptı.