Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, Merkez Bankasının bağımsızlığının daha da güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, buna karşın bankanın bağımsızlık özelliğinin yeni anayasada yazılıp yazılmaması konusunda tereddütleri olduğunu söyledi.
Yılmaz, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ile Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün Dile Kolay 2. Edebiyat Günleri kapsamında düzenlediği Cüzdanımızdaki paranın değeri neden önemlidir, nasıl korunur, kim korur? başlıklı makale yarışmasına katılan lise öğrencilerine konferans verdi.
Konferansta, paranın tarihi hakkında bilgi veren, tarihsel süreç içerisinde paranın altın, gümüş karşılığı bir değeri olduğunu ifade eden Yılmaz, Şimdi böyle bir değer yok. Arkasında bir değer olmayan bu parayı neden taşıyoruz? Çünkü bu para itibarı olan bir paradır. O parada, parayı basan ülkenin itibarı var diye konuştu.
Enflasyon konusunda da öğrencilere bilgi veren Yılmaz, enflasyonun yükselmesinin fiyatların genel seviyesinin yükselmesi, düşmesinin ise fiyatların artış hızının azalması anlamına geldiğini kaydetti.
Enflasyonla mücadele herkesin görevi
Enflasyonla mücadelenin genel anlamda herkesin görevi olduğunu ifade eden Yılmaz, özel olarak ise bu görevin Merkez Bankasına ait olduğunu, enflasyonun yükseldiği durumlarda Merkez Bankasının gerekli tedbirleri aldığını dile getirdi.
Paranın değerini korumak konusunda herkesin sorumluluğu bulunduğunu belirten Yılmaz Alışveriş yaptığımız zaman fiş istemezsek paranın değerini korumuyoruz demektir. Herkes kuruşuna sahip çıkmalı, herkes parasının üstünü istemeli ifadesini kullandı.
Merkez Bankasının bağımsızlığına ilişkin görüşlerini de paylaşan Yılmaz, son tahlilde Merkez Bankasına bağımsızlığını veren erkin siyasi otorite olduğunu söyledi.
Merkez Bankasının bağımsızlığı
Türkiyede yeni anayasa çalışmalarının sürdüğünü hatırlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: Merkez Bankasının bağımsızlığı anayasaya girsin mi, girmesin mi? konusu son derece önemli. Merkez Bankasının bağımsızlığı şu an kanunla düzenlenmiştir.
Anayasaya girmemesi konusu üzerinde çok dikkatli düşünülmesi lazım. Ben, şahsen Merkez Bankasının bağımsızlığına canı gönülden inanıyorum. Merkez Bankası bağımsızlığı, hükümete rağmen değil ama hükümet içinde kalarak bağımsız olmak son 10 yılda enflasyonun tek haneye inmesinde ve de ülkemizin uzun müddet başının belası olan yüksek faizden kurtulmasına vesile olmuştur. O nedenle Merkez Bankası bağımsızlığı güçlendirilsin, kuvvetlendirilsin. Ama anayasaya yazılıp yazılmaması konusunda benim tereddütlerim var. Yazıldığı zaman belki çok farklı bir şeyle karşılaşabiliriz. Aklımıza bugün gelmeyen durumlarla karşılaşabiliriz. -Sorular- Konferansın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yılmaz, Avro Bölgesinde yaşanan krizi önlemek adına Avrupa Merkez Bankasının karşılıksız para bastığı hatırlatılarak, bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine, 2007 krizinden itibaren Amerika, Avrupa ve Japonya merkez bankalarının tıkanan kredi kanallarını açmak için piyasaya likidite sağladıklarını belirtti.
Buna karşın güven sorunu yaşandığı için sağlanan bu likiditenin krediye dönüşmediğini kaydeden Yılmaz, Kredi kanallarını açmak için bu paralar basılıyor. Avrupada bir bankacılık krizi kapıda. Eğer Avrupa Merkez Bankası bu kadar likiditeyi vermez ise çoğu bankanın sermayesi çok düşmüş vaziyette olduğu için daha fazla sorunla karşı karşıya gelebilirler. Şu anda enflasyon kontrol altında. Ama ekonomik aktivite canlanıp kredi kanalları işlemeye başladığında, göreceksiniz dünya önümüzdeki 5-6 yıldan sonraki dönemde enflasyonu konuşmaya başlayacak dedi.
Büyümemizi biraz düşürmemiz lazım
Yılmaz, cari açığa ilişkin bir soru üzerine de cari açık ile ilgili asıl problemin cari açık ile büyüme arasındaki ilişkide yattığını ifade etti.
Türkiyenin hızlı büyüdüğü zaman cari açık verdiğini kaydeden Yılmaz, Çünkü cari açığımızın önemli bir kısmı yapısal. O nedenle bizim büyümemizi biraz düşürmemiz lazım. Ekonomimizin şu an potansiyel büyüme hızı, yüzde 5,5-6 gibi görünüyor ama biz yüzde 9 büyüdük. Dolayısıyla ne yapıp yapıp bizim bu büyümeyi uzun vadede aşağı çekmek yerine potansiyel büyümeyi mevcut büyüme seviyesine çekmemiz lazım ki mevcut işsizlere ve yeni iş arayanlara iş bulalım yorumunu yaptı.
Yılmaz, yeni anayasa metnine Merkez Bankasının bağımsızlığın yazılması konusunda neden tereddütlerinin olduğununu sorulması üzerine de Merkez Bankası bağımsızlığından taviz verilmemesi gerektiğini yineledi.
Merkez Bankası bağımsızlığının anayasa metnine girmesi halinde bir önceki dönemde atanan Merkez Bankası yönetimleriyle yeni seçilen siyasi iktidar arasında çekişme yaşanabileceğini ve uzun vadede ekonominin bundan zarar görebileceğini savunan Yılmaz, Bağımsızlık son derece önemli ama tarafların bunu hazmetmeleri lazım. Yani bu bir kültürel değişim. Siyasilerin bunu canı gönülden kabul etmeleri lazım ve buna saygı duymaları lazım. Atanmışların da yetki sınırlarını aşmamaları lazım diye konuştu.
İngilterenin yazılı anayasası olmamasına rağmen bu ülkede herkesin teamüllere uyduğunu anımsatan Yılmaz, kendisinin de böyle bir ortam istediğini söyledi.
Yılmaz, Öyle bir kültürel seviyeye ulaşacağız ki A, B, C partisi...
Hangisi gelirse gelsin, ortaya çıkan teamüllere saygılı olacağız. Bu böyle olduğu müddetçe Merkez Bankası isterse hükümetle aynı yerde otursun kalksın, isterse Kaf Dağının arkasında olsun değişen bir şey yok değerlendirmesinde bulundu.
Daha sonra, Yılmaza çini işlemeli tabak hediye edildi.