Keskin, yaptığı açıklamada, sanayi üretiminin Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,7 düştüğünü, ekonominin de 3’üncü çeyrekte yüzde 1,6 büyüdüğünü hatırlatarak, ’’Böyle bir ortamda bankaların Ekim sonu itibarıyla 19,4 milyar lira kar etmesini kabul edemiyorum’’ dedi.
Bu durumun ’’mevcut ekonomi politikalarının üretim yerine finanstan yana tavır alması’’ anlamına geldiğini dile getiren Keskin, finans çok büyük karlar elde ettiğini, buna karşın sanayi üretiminin daraldığını belirtti.
Piyasalar üzerinde son aylarda moral bozukluğu ve belirsizlik ortamının hakim olduğunu anlatan Keskin, bunu daha önce çek yasasına bağladıklarını ancak gerçek nedenin sanayi üretimindeki daralma olduğunu kaydetti.
Kriz nedeniyle Avro Bölgesi’ne ihracatın gerilemesinin ardından Türkiye’nin komşularında yaşanan sorunlar nedeniyle bu ülkelere gerçekleştirilen ihracatın daralmasının da piyasaları sıkıntıya soktuğunu ifade eden Keskin, Irak Merkezi Hükümeti’yle yaşanan sorunlar dolayısıyla Türk müteahhitlerin işlerinin bu ülke tarafından onaylanmadığına dikkati çekti.
’’KOBİ’ler kredi konusunda sıkıntılı’’
KOBİ’lerin kredi kullanırken yaşadıkları sıkıntılara da değinen Keskin, bankaların KOBİ’lere kredi verirken firmaların bilançolarındaki büyümeyi dikkate aldığını kaydetti.
Keskin, ’’KOBİ’lerin istediği kredi, cirolarının belli bir rakamına karşılık geliyor. Yani KOBİ, cirosuna göre daha fazla kredi isteyecek. Bu durumda siz, banka olarak kesinlikle KOBİ’ye kredi verilmemesi yönünde değerlendirmede bulunursunuz. Şu anda KOBİ’lerin en büyük sıkıntısı bilançolarının yetersizliğinden dolayı kullanamadıkları krediler’’ değerlendirmesinde bulundu.
Bankaların kar etmelerine kesinlikle karşı olmadıklarının altını çizen Keskin, ’’buna karşın bankaların sadece kar etmek yerine üretim ekonomisini destekleyecek politikalara da sahip olmaları gerektiğini’’ dile getirdi.
Bankaların masraf adı altında aldıkları ve faiz dışı gelirler kalemine kaydedilen tutarların yüksekliğine de dikkati çeken Keskin, ipotek çözme parası gibi ücretlerin kanunda yeri olmamasına rağmen alındığını öne sürdü.
’’Reel sektöre para aktarılamıyor’’
Reel sektöre yönelik güvenin azalmasının Merkez Bankası’nın faiz oranlarını düşürmesinden daha önemli bir konu olduğunu belirten Keskin, ’’Reel sektöre güvenin azalması demek, bankaların reel sektöre para aktarmasında daha dikkatli davranmaları anlamına geliyor’’ diye konuştu.
Bankaların kazandığı karları reel ekonomiye yönlendiremediğini dile getiren Keskin, sanayi üretimindeki azalışın, bu alanda faaliyet gösteren firmalara kredi aktarımını zorlaştırdığını söyledi.
’’Kredi kartı borcu olan iş yapamaz’’
Kredi kartı uygulamalarına da değinen Keskin, bankaların çalışan kesime ücretlerine bakmaksızın kredi kartı dağıttığını söyledi.
Bütün işçilerin kredi kartı borcu olduğunu anlatan Keskin, ’’Kredi kartı borcu olan bir işçinin iş yapması, o işten verim alınması, yaptığı işten mutlu olması mümkün değil. Çünkü adamın aklı kredi kartında, iş yerinde değil. Bu da üretime ciddi zarar veriyor’’ dedi.