Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası ile yürütülen güçlü işbirliği kapsamında gelecek 5 yıllık döneme ilişkin mali işbirliği programı oluşturulduğunu açıkladı. Bu önemli duyuru, Türkiyenin ekonomik geleceği üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Ancak, bu büyük miktarın nasıl harcanacağı ve ekonomiye nasıl katkı sağlayacağı konusunda birçok soru işareti bulunuyor.
Dünya Bankası İle İmzalanan Anlaşma
Bakan Şimşek, Dünya Bankası ile şimdi de 2024-2028 mali yıllarını kapsayan dönemdeki mali ve teknik işbirliğinin temelini oluşturan önemli bir programa imza atıldığına işaret etti. Bu anlaşma çerçevesinde, Dünya Bankasının ülkemize ilave 18 milyar dolarlık finansman sağlayacağı Ülke İşbirliği çerçevesi (Country Partnership Framework-CPF) Programı yürürlüğe girdi.
Mahfi Eğilmezin Açıklamaları
Ekonomist Mahfi Eğilmez, Bakan Şimşekin açıklamasının ardından gelen soruları sosyal medya hesabı üzerinden yanıtladı. Eğilmeze göre, insanların soruları genellikle son dönemde projelere duyulan kuşkuları ve Dünya Bankası finansmanının IMF destekleriyle olan farkları üzerine yoğunlaşıyor.
Dünya Bankası ve IMF Arasındaki Farklar
Eğilmeze göre, Dünya Bankası yatırım projelerine kredi verirken, IMF genel borç verir. Bu, iki kurumun temel farkını oluşturur. Örneğin, Dünya Bankası bir liman yapılacaksa bunu finanse eder ve kendi ihale yöntemlerini ve belirli bir yerli malı oranını şart koşar. IMF ise ödemeler dengesi finansmanı için borç verdiğinden, koyduğu koşulların yerine getirilip getirilmediğine bakar.
Kullanım Alanlarındaki Farklar
Dünya Bankası kredilerinin kullanım yeri ilgili projedir, yani belirli bir amaca hizmet eder. IMF ise borcun istenilen alanda kullanılmasına izin verir. Bu nedenle, Dünya Bankasından gelen paranın istenilen herhangi bir yere harcanabileceği gibi bir yanılgıya düşmemek gerekir.
Denetim ve Maliyet Farkları
DB, yapılan harcamaların projeye uygunluğunu ve kendi şartnamelerine uygunluğunu denetler ve kredi dilimini buna göre serbest bırakır. IMF ise performans kriterlerine bakar ve borcun ilgili dilimini ona göre serbest bırakır. Her iki kurumun da sağladığı desteğin maliyeti piyasaya göre düşüktür, ancak IMF borçlarının miktarı arttıkça maliyet de artar.
Bu büyük miktarın ülke ekonomisine nasıl katkı sağlayacağı ve hangi alanlarda kullanılacağı merak konusu. Ancak, Dünya Bankasının sağladığı finansmanın doğru ve etkili bir şekilde kullanılması, Türkiyenin ekonomik büyümesine ve kalkınmasına olumlu bir katkı sağlayabilir. Gözler, bu sürecin nasıl ilerleyeceğine ve kaynakların hangi alanlara harcanacağına çevriliyor.