Elazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü koordinasyonunda başlatılan projeyle, baraj göllerindeki ağır metal kirliliği ve mevcut kirliliğin balıklar üzerindeki etkisi tespit edilecek.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca desteklenen, Fırat, Tunceli, Adıyaman ve Kafkas üniversiteleri iş birliğiyle bu yıl hayata geçirilen proje kapsamında, kirliliğin tespit edildiği 12 farklı bölgeden 4 mevsim alınacak su ve balık numuneleri laboratuvarlarda incelenecek.
Kirlilik haritası çıkarılacak üç baraj gölünde alınacak önlemlerle balık popülasyonu ve et kalitesinin korunması hedefleniyor.
Elazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Hakan Akgün, Keban, Karakaya ve Atatürk Baraj göllerinde, Ağır Metal Kirliliğinin Bazı Balık Türlerindeki Biyokimyasal Parametreler ve Et Kalitesi Üzerine Etkisi projesinin su ürünleri yetiştiriciliği ve avcılığı açısından önemli bir yere sahip olan üç baraj gölündeki balık popülasyonu ve et kalitelerinin korunması için önemli olduğunu söyledi.
Akgün, evsel ve endüstriyel atıkların suya karışmasıyla meydana gelen kirliliğin özellikle ağır metal oranındaki artışla kendini gösterdiğini ve su canlılarının biyolojik dengesinin bozulmasına sebep olabildiğini ifade ederek, projenin gelecekte baraj göllerindeki olası su kirliliği riskinin önüne geçme konusunda kendilerine yol göstereceğini belirtti.
Temel amaçlarımızdan biri, üç baraj gölünde ağır metal yönünden kirlilik varsa haritasını çıkarmak. Ağır metal yönünden evsel atıkların veya bazı sanayi kuruluşlarımızın atıklarının bir vesile ile bu baraj göllerine nüfuzu ve deşarjı söz konusu. Bu bölgelerde kurşun ve civa gibi ağır metal oranının fazla çıkması halinde projenin bitiminde ilgili kurum ve kuruluşlarla bir toplantı yapmak kaydıyla alınması gereken önlemlerden bahsedip, ağır metalin hem suya hem de baraja etkisini azaltıp, bu barajların ömrünü de uzatmayı hedeflemekteyiz. diyen Akgün, aksi takdirde ileride daha farklı sıkıntıların çıkmasının muhtemel olduğunu dile getirdi.
- Ağır metalden en çok balıklar etkileniyor
Fırat Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özden Barım Öz ise balıkların doymamış yağ asitleri bakımından zengin olmalarından dolayı ağır metal kirliğinden en fazla etkilenen canlılar olduğunu belirtti.
Balıkta bulunan çoklu doymamış yağ asitlerinden Omega-3 yağ asitinin sağlık açısından önemli faydalarının olduğunu, bundan dolayı uzmanların sağlıklı beslenme için haftada 2 kez balık tüketilmesi önerisinde bulunduklarına dikkati çeken Öz, ancak et kalitesi düşük ürünlerin faydalı olmak yerine zararlı olabileceğini vurguladı.
Doç. Dr. Öz, bu bakımdan başlattıkları proje ile mevcut sulardaki metal kirliliğin balıkların et kalitesi üzerine etkisini de araştıracaklarını dile getirerek, araştırmalarını baraj göllerinde yaygın olarak bulunan ve doğal ortamda yetişen sazan ve karabalık türleri üzerinde yoğunlaştıracaklarını aktardı.
çalışma sonucunda, Acaba evsel ve endüstriyel kirlilikler yediğimiz balıklara etki ediyor mu sorusuna cevap bulanacak ifadesini kullanan Özden Barım Öz, bunun için kastaki mineral madde ve biyokimyasal parametreler irdelenerek kastaki et kalitesinin düzeyinin belirleneceğini, daha sonra canlının depo organı olan karaciğerinin bu durumdan etkilenme oranına bakılarak, biyokimyasal boyutta açıklamalar getirileceğini aktardı.
- İnsanlar yedikleri balıkları daha rahat tüketecek
Öz, baraj göllerinde zaman zaman benzer çalışmaların yapıldığını, ancak kendi çalışmalarının üç baraj gölünde aynı anda başlatılan ve sudaki sıcaklık değişimleri de göz önüne alınarak dört mevsimde yapılan ilk çalışma olduğunu anlattı.
Projenin sonunda ortaya koyacakları verilerle Atatürk, Keban ve Karakaya Baraj göllerindeki su kirliliği ve doğal olarak yetişen balık türlerinin et kalitesiyle ilgili hiçbir soru işaretine yer bırakmayacaklarına dikkati çeken Doç. Dr. Öz, Böylelikle insanlar yedikleri balıkları daha rahat tüketmiş olacaklar. Et kalitesinde meydana gelen bir düşüş varsa, sularımızda alınması gereken önlemlerin neler olabileceği, balıklarımızın tekrar eski et kalitesine ulaşabilmesi ve popülasyonunun tekrar yenilenebilmesi için ne tür tedbirlerin alınacağı bu çalışma ile ortaya çıkacak ve bilimsel çalışmalarla araştırılacak. şeklinde konuştu.