Bakan Şimşek, akaryakıt başta olmak üzere ithal edilen ürünlerde yüksek vergi uygulamasını doğru bulduklarını belirterek, Bizim petrolümüz, yeraltı zenginliklerimiz yok, ekmeğimizi taştan çıkaran bir ülkeyiz. Bunun için ithal ettiğimiz ürünlerde vergiler yüksek. Popülizm yapmıyoruz ve yüksek vergi Türkiye’nin menfaatinedir dedi. AK Parti Gaziantep birinci sıra adayı da olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek beraberinde AK Parti milletvekilleri ve Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile birlikte Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret etti. Cemiyet Başkanı İbrahim Ay’dan kente ve kentteki basın mensuplarına ilişkin bilgiler alan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, daha sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bakan Şimşek, Türkiye’nin akaryakıta dünyada en yüksek ödeme yapan ülkeler arasında olmasına ilişkin soruyu yanıtladı. CHP’nin iddia ettiği gibi mazotun 1,5 liraya verilmesinin mümkün olmadığını, litresi 1,67 lira olan mazotu daha aşağı fiyata vermenin ülkeyi çıkmaza sürüklemek olacağını anlatan Bakan Şimşek, fiyatların yüksekliğinin vergiden kaynaklandığını ve bu uygulamayı doğru bulduğunu söyledi. İthal ürünlerde yapılan vergilendirmenin yüksek olduğunu belirten Bakan Mehmet Şimşek, şunları söyledi: “Geçen sene biz enerji ithalatına yani doğalgaz, petrol ve diğer enerji ürünlerine 55 milyar dolar ödedik. 2012 ve 2013 yıllarına baktığımız zaman 60 milyar dolar olarak görüyoruz. Türkiye doğalgazın yüzde 98’ini ithal ediyor. Petrolün de yüzde 95 olarak bütün birincil enerji kaynaklarını yaklaşık yüzde 74’ünü ithal ediyor, bu bir Türkiye gerçeğidir. İthal ettiğimiz bir ürünü biz bir politika aracı olarak cari açığı kontrol açısından bütçe kaygısı olmasa dahi, yüksek vergilendirmek Türkiye’nin uzun dönem menfaatinedir. Biz bugün topladığımız 100 liralık verginin 23 lirasını eğitime, 20 lirasını sağlığa harcıyoruz, 20 lirasını Sosyal Güvenlik Kurumu’na aktarıyoruz. Milletten aldığımız vergileri, millete hizmet olarak sunuyoruz.”
“YÜKSEK VERGİLENDİRMEYİ TÜRKİYE’NİN MENFAATİNE YAPIYORUZ”
İthal edilen ürünlerde yapılan yüksek vergilendirmeleri Türkiye’nin menfaatine yaptıklarını kaydeden Şimşek şöyle devam etti: İthal ettiğimiz ürünlerde vergiler yüksektir, ama bunu Türkiye’nin menfaatine olduğu için yapıyoruz, popülizm yapmıyoruz. Açık ve net söylüyorum; akaryakıtta, otomotivde satılan her 100 arabanın 80’i ithaldir. Alkollü içkilerde, sigarada, ithal ettiğimiz cep telefonlarında Türkiye’de vergiler yüksektir, ama ben bunu doğru buluyorum. Bizim petrolümüz yok, yeraltı zenginliklerimiz yok biz ekmeğimiz taştan çıkartan bir ülkeyiz. Biz milletten topladığımızı tekrar millete uzun dönem hizmet için harcıyoruz.”
“KÜRESEL EKONOMİYE ENTEGRE OLMUŞ ÜLKEYİZ”
Türk Lirası’nın dolar karşısında değer kaybetmesi ve döviz kurlarındaki değişime ilişkin tartışmalarına da değinen Şimşek, şunları söyledi: “Amerika Merkez Bankası’nın önümüzdeki günlerde faiz arttırma beklentisi ve bunun sonucunda dolar likidesinde son yıllarda var olan bolluğun azalma riskinin oluşturduğu bir oynaklık, yani iniş çıkışlar. Türkiye sadece münhasır olsaydı, yani sorun Türkiye eksenli olsaydı doların euroya karşı bir yıl içerisinde 1.35’lerden 1.06’lara inmesini beklemezdiniz. Dolar geçen senenin ortalarından bugüne kadar bütün dünyada para birimlerine karşı yaklaşık yüzde 20’inin üzerinde değer kazandı. Türk lirasına karşı değer kazanması da aynıdır. Açıkladığımız 25 yapısal dönüşüm programının, çok kapsamlı reform programının uygulanacağı perspektifiyle, ben orta ve uzun vadede liranın Türkiye’nin sağlam temeli dolayısıyla pozitif yönde ayrışacağı kanısındayım, ama kısa vadede bu inişler ve çıkışlar özellikle de küresel bir takım kaygılardan ve gelişmelerden kaynaklanıyorsa tabi ki yaşanması normaldir. 2002 yılından 2015 yılına kadar Türk lirasının diğer para birimlerine karşı değerine baktığınız zaman, 90’lı yıllarda hep enflasyon kadar lira değer kaybetmişti. Son 12 yılda birikimli enflasyon örnek olarak söylüyorum yüzde 200’e yakın olmuştur. Liranın değer kaybı yüzde 70 bile değil. Öyle bir dönem oldu ki lira ciddi değer kazandı. 2007 yılını çok iyi hatırlıyorum. Sanayiciler arasında o yıllarda en tartışılan konu düşük kur konusuydu. Lira o dönemde dolar karşısında çok değerlendi. Biz dışa açık bir ekonomiyiz. Küresel ekonomiye entegre olmuş bir ülkeyiz. Zaman zaman bu dalgalanmalar dünyada oluyorsa Türkiye’de de hissedilecektir, ama Türkiye’nin temelleri sağlam.”