28 Şubat 1997 ’de yapılan Postmodern darbenin izleri, kronikleşmiş etkileri ve mağduriyetler devam ediyor. Bin yıl süreceği söylenen ve dindarlar üzerinde sürek avı başlatılan 28 Şubat sürecini BATSO Başkan Vekili M.Salih Yıldız ile konuştuk.
Batman Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili M. Salih Yıldız, 28 Şubat darbesinin 12 Eylül gibi bölge askeri rejim değil zımnen askeriyenin ya da vesayetin bir iktidarını halka gösterdiğini belirterek, 28 Şubatın doğru bir tabir ile Postmodern bir darbe olduğunu ve demokrasiye balans ayarı diye Sincan’da tankların yürütüldüğünü kaydetti.
28 Şubat sürecinde sarıklı ve sakallı insanların sokaklardan toplanıp gözaltına alındığını ve biraz muhafazakâr dindar olan insanların cezaevlerine konulduğunu ifade eden Yıldız, Hiçbir gerekçe olmadan, ispat edilen herhangi bir suç olmadan insanları cezaevlerine koyup aylarca, yıllarca orada tutuyorlardı. Ve onlara ’Buyurun suçsuzluğunuzu ispatlayın’ diyorlardı. 28 Şubat temelde buydu. Hâlbuki hukukta bir insan suçu ispatlanılmayana kadar masumdur. Ve şüphe sanığın lehine kullanılır hukukta geçerli bir şeydir bu, ama 28 Şubat bunun tam tersidir şeklinde konuştu.
Dindar İnsanlar Zulme Maruz Kaldı
28 Şubat sürecinde hukukun ve adaletin olmadığını ve dindar insanların bu zulme tabi kaldıklarını belirten Yıldız, Refah Partisi’nin iktidardan düşürülmesi de bunun bir parçasıdır. Bin yıllık devam edecek bir süreçti hala o zamanın mağdurları belki cezaevlerinde kalıyorlar ve kendi suçsuzluklarını ispatlayamadılar. Fakat birçok insanı görsel ve yazılı basında görüyoruz ki 28 Şubat’ın mağdurları mazlumları yavaş yavaş ortaya çıktı. 28 Şubat’ın onlarda nasıl bir tahribat yarattığı onları ne hale getirdiğini çok daha iyi görebiliyoruz. ifadelerini kullandı.
Halkın gerçekleri görüp darbecilere gereken dersi demokratik yollarla verdiğini dile getiren Yıldız, Onların yaptığı gibi baskı ile zulüm ile veya bir şeyleri dayatarak değil demokratik yollarla toplum aslında istediğinin bu olmadığını ve istediğinin demokrasi olduğunu, insanların özgürce yaşaması gerektiğini fikirlerini diledikleri gibi beyan etmelerinin gerektiğini onlara gösterdi. dedi.
28 Şubat Demokrasinin Dibe Vurduğu Noktaydı
Bugün değerlendirildiği zaman 28 Şubat’ın gerçek manada çok kötü olduğunu ve Türkiye’de bir dibe vurma olduğunu aktaran Yıldız, 28 Şubat bu kadar açık bu kadar aleni idi ki, insanlar tahammül edemedi ve bence 28 Şubat demokrasinin dibe vurduğu noktaydı. Bundan sonra 27 Nisan E-muhtıraları denendi ama halkımız buna prim vermedi. Çok şükür halk gereken dersi verdi ifadelerine yer verdi.
Bundan sonra da 28 Şubat gibi dönemlerin veya 27 Nisan gibi dönemlerin yaşanabilineceğine ihtimal vermeyen Yıldız, Halk bilinçlendi artık, daha fazla özgürlük, refah, kardeşlik, birlik ve beraberlik istiyor artık. Ve kendi iktidarının başta olmasını istiyor, gücün kendisinin seçtiklerinin elinde olmasını istiyor. Dolayısıyla bunlara prim vermiyor vermeyecektir de dedi.
Halkı Özünden Dininden Uzaklaştırmak İstediler
28 Şubat sürecinde kendi esas yüzüne, kendi esas kültürüne ve kendi inancına dönen halkı yine aynen Cumhuriyetin kuruluş yılları gibi kendi özünden kendi dininden korkutarak ve sindirerek, uzaklaştırıp yine kendi istedikleri gibi bir şekilde yönetmek istemelerinin bir neticesiydi. diyen BATSO Başkan Vekili M.Salih Yıldız, Amaç burada tamamen muhafazakâr, dindar insanlar ve o muhafazakâr ve dindar insanların iktidara gelmesini, bilinçlenmesini, örgütlenmesini bir şeyler yapmasını engellemekti. Bu darbe bunun içindi. ifadelerini kullandı.
Yüzleşmeden Kendi Halkıyla Barışık Hale Gelemez
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kendi geçmişiyle Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yüzleşmesi gerektiğini ve ancak kendi geçmişiyle yüzleştiğinde kendine daha iyi bir gelecek kurabileceğine dikkat çeken Yıldız, Devlet kendi geçmişiyle yüzleşmeden kendi halkıyla da barışık hale gelemez. Çünkü bakıyorsunuz her darbenin mağdurları var. Ve o darbenin mağdurları kendi mağdurluklarıyla kalıyorlar. Mutlaka Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi geçmişiyle yüzleşmeli ve bu geçmişi Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar olan geçmişidir. O zamandan bu zamana kadar gerek Dersim’de, gerek bütün bu darbelerle, gerekse Şeyh Said’le, Bediüzzaman’la, 12 Eylülle ve bütün darbelerle yüzleşmeli ki kendi halkına nasıl bir zulüm yaptığını, cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana iktidarını nasıl sağladığını, sağlamlaştırmak için nasıl zulüm ettiğini, eziyet ettiğini görsün ve bunu da halkına izah etsin. Ve halkta bunu görsün ki özgürleşsin. Bununla beraber kendisine çok daha iyi çok daha sağlam çok daha özgür ve çok demokratik gelecek kursun ifadelerine yer verdi.