Adana'da Terör Operasyonu! HDP'li İl Başkanı gözaltına alındı

Ceyhan İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele Bürosu ekipleri, günün ilk ışıkları ile birlikte helikopter destekli 'Şafak Operasyonu' düzenledi. Önceden belirlenen adreslere yapılan operasyona 500 polis katıldı.

Haberler 23.02.2016 - 10:35 Son Güncelleme : 23.02.2016 - 10:35

HDP İLçE BAŞKANI DA GÖZALTINA ALINDI

Operasyonda, Terör Örgütüne üye olmak, Sokak eylemleri düzenlemek, Polise molotof kokteyli atmak ve İzinsiz eylemlerde silah kullanarak araçları hedef almak suçları yöneltilen aralarında HDP İlçe Başkanı Tahir Özdemirin de bulunduğu 9 kişi gözaltına alındı. Ceyhan İlçe Emniyet Müdürü Bülent Tırnaksızın yönettiği operasyonda, evlerde ele geçirilen örgütsel malzeme ve bilgisayarlara de el konuldu. Gözaltına alınan zanlıların, sorgularının ardından adliyeye sevk edileceği bildirildi.

CEYHAN

İLK çAĞDA CEYHAN

Ceyhan, Doğu Akdenizde Adana ilinin en verimli coğrafi alanında, Ceyhan Nehrinin kuşatan düz ovada yer alır. Eski çağlardan bu yana önemini yitirmeyen deniz kıyısıyla, ılıman iklimi ve verimli ovasıyla, binlerce yıllık tarihe sahip bir yerleşim yeridir. Anadoluda tarih çağlarına geçişle birlikte Kültepe ve Boğazköy tabletlerinde Luvi (M.Ö. 1900) Arzava (M.Ö. 1500-1333), Kizvatna (M.Ö. 1500) krallıklarından bahsedilmektedir. Luvilerin Ceyhan Nehrinin doğu kısmında; Arzava Krallığının ise Ceyhan Nehrinin batı kısmında kurulduğu anlaşılmaktadır. Luviler Asurların, Arzava Krallığı da Hititlerin egemenliği altına girmişlerdir.

Kizvatna Krallığı ise, yine Seyhan-Ceyhan Nehirleri arasında kurulmuş, bu Krallığın da Hititlerin çukurovayı almasıyla varlığı sona ermiştir.

M.Ö.1500 tarihinden sonra çukurova tamamen Hitit egemenliğine girmiştir.

Hititlerin Suriye için Mısır ile yapmış olduğu mücadelede (Kadeş Savaşı) Hitit İmparatoru 2.Muwatalli Ceyhan üzerinden Suriyeye geçmiştir. (Sirkeli yakınındaki kaya kabartması bu şahsa aittir. Ceyhan ovasından geçen, Tarsusu, Kozanı, Karatepeyi ve Misisi Halepe bağlayan yol bu dönemde yaygın olarak kullanmıştır)

M.Ö.1200 tarihinde Hitit Krallığının çöküşüyle Kue Krallığı (M.Ö.1190-713) kurulmuştur. M.Ö. 713-663 tarihleri arasında çukurova Asur egemenliği altında kalmıştır.

Asur hakimiyetinin zayıflamasıyla çukurovada M.Ö.663-612 yılları arasında Kilikya Krallığı kurulmuştur. M.Ö. 621 tarihinde Pers istilasıyla Kilikya Krallığı Pers satraplığına dönüşmüştür.

Perslerin Atine seferinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine M.Ö. 333 yılında büyük güneydoğusundan İssosta (Dörtyol ilçesinin sınırları içerisinde) yendiği savaşta yine bu topraklardan geçilmiştir. M.Ö. 333 tarihinden sonra çukurovaya İskender İmparatorluğu hakim olmuştur. İskender İmparatorluğunun parçalanmasıyla kısa süre Selevkoslar Krallığının kontrolüne girmiştir.

ROMA İMPARATORLUĞU DÖNEMİ

M.Ö.12 tarihinden M.S.476 tarihine kadar çukurovada Roma İmparatorluğunun hakimiyeti devam etmiştir. Romalılar çukurovada büyük çiftlikler kurulmuştur. Romaya Yumurtalık limanıyla şarap, bal ve sirke gönderilmiştir. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesi üzerine çukurova Bizans İmparatorluğunun egemenliğinde kalmıştır.

AVASIM BÖLGESİ VE TÜRKLER

Müslüman Araplar Hz.Ömer döneminde Kilikya ile tanıştılar. Bizansla yapılan anlaşmada Anavarzada (Anavarza Kadirli Ceyhan sınırında yer almaktadır. Kadirli ilçesine bağlı olmasına rağmen Ceyhan coğrafyasının bir parçasıdır) Tarsusa kadar, Ceyhan da dahil tampon bölge meydana getirilecekti. Emeviler döneminde Halife Abdullah Misise bir cami yaptırmıştır. Abbasiler döneminde aynı siyaset takip edilmiştir. Harun Reşit (Haruniye ilçesi Harun Reşidin adından gelmektedir) bu dönemde Horasandan getirilen Türkmenler Avasım bölgesine yerleştirilmiştir.

ANADOLUDA YENİ BİR GÜç SELçUKLULAR VE HAçLI SEFERLERİ

1071 Malazgirt Savaşı sonrası, Süleyman Şah (Türkiye Selçuklu Devletinin kurucusu) 1083 yılında Ceyhan Ovasını ve Adanayı tamamen ele geçirdi. I. Kılıç Arslan Haçlı seferleri başlamadan bu bölgelerin hakimiyeti için Misis, Anavarza kalelerini tamir ettirdi. Haçlı seferleri sırasında Ceyhan Ovası bir kez daha ön plana çıktı. 1. ve 3. Haçlı seferlerinde ipek yolu olarak adlandırılan Tarsus, Misis, Sirkeli Kazankaya güzergahı kullanılmıştır (Yılanlı Kale Haçlı seferleri sırasında yapılmıştır). 1130 tarihinde Danişmentlilerden Emir Gazi Anavarzada yapmış olduğu savaşta Antakya Prensi 2. Bahemundu öldürünce kısa bir süre için çukurovada üstünlük Danişmentlilere geçer. çukurova 1083-1336 tarihleri arasında, Bizansa bağlı Ermeni Krallığı ile Selçuklular, Danişmentliler ve Memlükler arasında devamlı mücadele alanı olmuştur. Bu mücadeleler sonunda 1336 yılında Ceyhan ırmağının doğusu Memlüklerin hakimiyetine girmiştir.

çUKUROVADA OSMANLI MEMLÜK MÜCADELESİ

Ceyhan, 1353-1515 yılları arasında Memlüklere bağlı Ramazanoğullarının hakimiyeti altında kalmıştır. Bu güzide topraklar için bu defa iki türkistan Devleti; Memlükler ve Osmanlılar 1485-1498 yılları arasında savaştılar. 1515 yılından itibaren adana toprakları Ceyhan Ovası ile birlikte Osmanlı Devletinin idaresine girdi (Yavuz Sultan Selimin Mısır seferi sırasında). 1517-1568 tarihlerinde sukunet devri ile birlikte, tarım alanında da önemli gelişmeler oldu. Ramazanoğullarından Piri Paşa Bayındırlık işlerine önem verdi. Ceyhan ırmağından açılan kanallarla Ceyhan Ovasındaki çeltik tarlaları sulanmaya başlandı. Ayrılan kollardan biri Kınık, Ağca Kilise ve Gözoyuğunu sulayarak Akköprü yanında Mercin ırmağına dökülüyordu.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMANIN CEYHAN OVASINDAN GEçİŞİ

Kanuni Sultan Süleyman 1534 yılında Bağdat seferi dönüşü Antep üzerinden Ceyhan Ovasına inmiştir. Ceyhan tarihi yol güzergahını kullanarak Adanaya intikal etmiştir.

MISIRLI İBRAHİM PAŞA DÖNEMİ

1833-1840 tarihleri arası Ceyhan Ovası yine el değiştirdi. İbrahim Paşa bu bölgeleri bir süre elinde tuttu. Pamuk, şekerkamışı ekimi için Suriyeden sıcağa dayanıklı çiftçiler getirtti.

BOZULAN SUKUNETİN SAĞLANMASI VE FIRKA-İ ISLAHİYE

çukurova 1841 yılında tekrar Osmanlı yönetimine geçtiyse de bu defa zayıflamaya yüz tutan merkezi yönetim asayişi sağlamakta zorluklar çekiyordu. 1865 yılında Derviş ve Cevdet Paşaların kumandasında gelen Fırka-i Islahiye isyan eden aşiretleri yerleşik düzene geçmeleri için zorlamıştır. Ceyhan çevresinde isyan eden aşiretlerin başında Sırkıntılar, Ceritler ve Avşarlar gelmektedir. Ceritler Ceyhan Nehrinin doğusundaki köylere, Sırkıntılar Ceyhan Nehrinin batı kısmına, Avşarlar ise Ceyhanın kuzey kısmına iskan edilmişlerdir.

GÖçLER VE CEYHAN

Nogay Muhacirlerinin yerleştirilecekleri yerleri kararlaştırmak üzere Adana Eyaletine gönderilmiş olan Kurmay Binbaşı Hasan Tevfikin verdiği raporda Ceyhan Ovasından şu şekilde bahsedilir. Bu arazi gayet münbit ve mahsuldardır. Her yerinde bir kilesinden kırk kileye kadar mahsul alınabilen bir mutena yerdir. Buranın mahsulu buğday, arpa, susam, pamuk darı ve bazı sulak yerlerinde pirinçtir. Bu arazinin muhtelif yerlerinde çay ve pınarlar akmaktadır. Bu sular Ceyhan Nehri gibi büyük olmadıklarından bunlarda gemi ve Sal işlememekte yalnız Ceyhan Nehrinde işlemektedir.

CEYHANIN KURULUŞU VE VERİLEN İSİMLER

Nogayların bir kısmı, yerleştikleri yere Nogayca Kopmuş yurdundan ayrılmış anlamına gelen Kopçak adını vererek bugünkü Ceyhanın merkezinin ilk yerleşik toplumunu oluşturdular. 1864 tarihinde Abdulkadir Ağa buraya bir cami yaptırmıştır. Bu cami ilk temel yapıdır. (1998 tarihinde depremde hasar görmesine rağmen hala ayaktadır). 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından (93 Harbi) sonra Kırımlılar (Tatarlar) çerkezler, Papaklar, Rumeli göçmenleri bölüm bölüm Ceyhan Ovasına yerleştirilmişlerdir.

Ceyhandaki Adana Valisi Bahri Paşa buradaki gelişmeyi izler. Ceyhan, 2.Abdulhamitin izniyle Hamidiye adını alır. 1896 yılında da Cebelibereket (Osmaniye) sancağına bağlanır. 1909 yılında, 2.Abdulhamitin tahttan indirilmesinden sonra çıkan Ermeni kargaşası üzerine, Ceyhana burada kurulan örfi idare dolayısıyla Urfiye denmiştir. Fakat bu ad benimsenmemiştir. 19 Temmuz 1926 tarihinde ilçe haline getirilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra, 3 Mayıs 1929da ise Ceyhan olarak kesinleşmiştir. Orta Asyadan gelen aşiretler bu bölgedeki iki nehre de Ceyhun ve Seyhuna benzettikleri için Ceyhan ve Seyhan isimlerini vermişlerdir. Ceyhan 1 Haziran 1933 yılında Adanaya bağlanmıştır.

BERLİN-BAĞDAT DEMİRYOLU PROJESİ VE CEYHAN

Tarihi yollar üzerinde önemini hiç yitirmeyen Ceyhan, demiryolu yapımı sırasında da ön plana çıkmıştır. Batılı devletlerin rekabeti 1856 yılından sonra bu alanda da kendini göstermişti. Önceleri İngilizler ve Fransızlar ağırlığını hissettirirken 1908 yılından sonra Almanlar söz sahibi olmuşlardır. Bunu müteakiben 1912 yılında Ceyhan demiryolu hizmete girmiştir. Mütareke ile birlikte Konya-Bağdat hattı Ceyhan demiryolu da dahil olmak üzere İngiliz denetimine girmiş, 1919dan sonra da Fransızlar söz sahibi olmuşlardır.

MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI VE CEYHAN

1. Dünya Savaşı bütün Osmanlı yurtlarını olduğu gibi Ceyhanı da derinden etkiledi. Seferberlik ilanıyla birlikte erkeklerin cepheye koşması, tarımsal üretimin düşmesine sebep oldu. Bu sırada Mustafa Kemal Halepin kuzeyinde savunma hatı oluşturuyordu. İstanbuldan aldığı emirle İskenderun, Ceyhan ve adana üzerinden İstanbula döndü.

30 Ekim 1918 tarihinde, önce İngilizler daha sonra da Fransızlar, Mondros Mütarekesi hükümlerine dayanarak, Ceyhanı işgal ettiler. 1 Şubat 1919da bir Fransız subayını Ceyhana kaymakam yardımcısı olarak atadılar. Tren ücretlerini gümüş ve altın parayla ödemeyi zorunlu kıldılar. Posta pullarına Kilikya damgası vurdurup haberleşmeye sansür koydurdular. Fransızca zorunlu dil durumuna getirilerek Fransız okulları açılmaya başlandı. Yargıçlar ve başsavcılar görevlerinden alındı. Bu arada Ermeniler de kışkırtılıyordu. Halkın can ve mal güvenliği kalmamıştı.

İŞGALLERE KARŞI ÖRGÜTLENME VE MİLLİ MÜCADELE

Ben de bu vekayıin (Kurtuluş Savaşının) ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adanada doğmuştur. Mustafa Kemal ATATÜRK.

İşgaller karşısında tüm yurtta olduğu gibi çukurovada da örgütlenme başladı. Bu amaçla kurulan Kilikyalılar Cemiyeti 21 Ekim 1919da, Sivas Kongresi kararınca, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetine bağlı Kilikya şubesine dönüştürüldü.

Bu işgaller karşısında Adana iki cepheye ayrıldı: Seyhan nehrinden, Kozan yolundan, Kürkçüler ve İncirlik köyleri üzerinden geçen hat iki cepheyi birbirinden ayırmaktaydı. İncirlikten doğuya doğru; Kürkçüler, Acıdere, Baklalı, çakaldere, Misis, Kıvrıklı, Yılankale, Yeşilhöyük, Büyük ve Küçük Mangıt, Mercimek ve Misis Nahiyesi Doğu Cephesi sınırları içerisindeydi. (Doğu Cephesi Komutanlığına, Sivas Kongresinden sonra Mustafa Kemal Paşanın emriyle Osman Tufan Bey atanmıştır. Atatürk Erzurumdan Sivasa gideceği vakit suikast söylentileri başlamıştır. İşte bu sıralarda yanına gelen Tufan Beyden şöyle bahseder: Fedakar arkadaşlarımızdan bir kaçını elyevm bir alay Kumandanı olan Osman Bey ki, Tufan Bey namıyla maruf olmuştur. Bunların başındaydı. Bir otobobil ile kendi otomobilimize takaddüm ettirdik.)

Buradaki Milli Kuvvetler Andırın Grubu, Kozan Grubu, Kadirli Grubu ve Sırkıntılar Grubu olarak dörde ayrılıyorlardı. Sırkıntılar Grubu Komutanlığına Ahmet Cevdet (çamurdan) getirildi. Bu grup yer yer Ceyhan-Adana demiryolunu tahrip ederek İtilaf Devletlerinin Mersinden doğuya doğru asker ve silah sevkiyatını engelliyordu. Diğer taraftan Fransızlar da zırhlı trenleriyle top ve makineli tüfek koruması altında işçiler getirerek bozulan yerlere ray döşemeye ve ulaşımı sağlamaya çalışıyorlardı. Bu durumda Adanadan Ceyhana 1 saatte ulaşması gereken tren ancak on saatte ulaşabiliyordu.

MERCİN SAVAŞLARI

Ceyhan çevresinde en önemli mücadeleler Mercin dolaylarında gerçekleşmiştir. Mercin suyu üzerindeki köprü tahrip edilmiş ve böylece tankların suyu aşmaları engellenmiştir. Bu sebeple Fransızlar 25 Ağustos 1920 günü saat 04.00de, topçu ateşleri ve tanklar desteğinde, Milli Kuvvetler mevziine karşı yaptıkları saldırılardan istedikleri sonucu elde edemediler. 300e yakın kayıpla tekrar Ceyhan a çekildiler. İkinci kez yapılan çatışmadan da herhangi bir sonuç alamadılar.

2 Ekim 1920den sonra, İskenderun Limanından çıkarma yapacakları için, keşif uçuşlarını arttırdılar. Yerleşim yerlerinden uçaklara ateş açıldı. Bunun üzerine bazı köyler bombalandı. Fakat Fransızlar ve Ermeniler esas amaçlarına kavuşamadılar.

Tüm yurtta sürdürülen mücadeleler işgalci devletleri zor durumda bırakmış, Sakarya Savaşıyla yazılan destan Fransızların ümitlerini tamamıyla kaybetmelerine dayalı olarak, iki ay içinde Adanadan askerlerini çekmek zorunda kaldılar. 6 Ocak 1922 tarihi Ceyhanın kurtuluşu olarak kabul edildi.

Ana Sayfaya Git
  • ©Copyright 2024 | Tüm Hakları Saklıdır