Kürt sorununa çözüm arayşında 21 Mart önemli dönemeçlerden biri olacak. PKK’nın İmralı’da cezaevinde bulunan lideri Abdullah Öcalan’ın, Nevruz’da, yeni bir mesajı bekleniyor. Hükümet kanadı ile İmralı ve Kandil arasındaki görüşmeleri yürüten HDP heyetinin 28 Şubatta yaptıkları ve on maddelik taslak metni de içeren ortak açıklamadan sonra gözler PKK’da. Öcalan, örgüte, silah bırakması için olağanüstü kongreyi toplaması çağrısında bulunmuştu. Çözüm süreci, 30 yıldan fazla çatışmaların sürdüğü Güneydoğuda daha yakından ve ilgiyle takip ediliyor. Çözüm sürecinin ilk kez bu kadar somut bir zemine oturması ve müzakerelere başlamanın tartışılması da heyecan yaratıyor. O heyecanı belki de en çok hisseden kişilerden birisi İdris Bulut. İdris Bulutun süreci yakından ve heyecanla takip etmesinin nedeni kendi ifadesiyle çatışmaların evlerinin içerisinde yaşanması. Ağabeyi dağa çıktıktan üç ay sonra öldü Bir kamu kuruluşunda işçi olarak çalışan İdris Bulut evli ve iki çocuk babası. 90’lı yıllarda bölgedeki çatışmalar ve olaylar Bulut ailesinin yaşamını geri dönülemeyecek şekilde değiştirmiş. Her gün birileri öldürülüyordu. Dağlarda çatışmalar yaşanırken şehirlerde faili meçhul cinayetler işleniyordu. İşkence ve insan hakları ihlalleriyle sarılıydı dört bir tarafımız. Bunlara kayıtsız kalamıyorsunuz. Ağabeyim Zekinin Samet adında çok yakın bir arkadaşı vardı. O günlerde ölüm haberi gelince ağabeyim çok etkilendi. 1992 yılı Mart ayında dağa çıktı. Üç ay sonra 1 Mayısta Silvanda çıkan bir çatışmada da yaşamını yitirdi. Çivili sopalarla öldürdüler Bu olaydan sonra Bulut ailesinin evleri mütemadiyen polisler tarafından basılır. Her seferinde evlerinin altının üstüne getirildiğini söyleyen İdris Buluta göre bunun nedeni huzursuz etmekti. Bir iki yıl hiç değişmedi bu durum. Sabah gün doğmadan kapımız çalar ve çamurlu ayakkabılarıyla içeriye girerlerdi. 1994 yılında diğer ağabeyim Rıdvan Bulut örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklanıp cezaevine kondu. 24 Eylül 1996 yılında Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinde çivili sopalarla katledilen 10 kişiden biriydi. Görüş günüydü ve annemle Lokman abim cezaevinin önünde bekliyorlardı. Cesedini iki günde zor teşhis edebildik. Delik deşikti. O delikleri kapatmak için pamuk tıkamışlardı. O gün sadece abim ölmedi. Annemin ve babamın da öldüğünü hissettim. Baskılar arttı İdris Bulut o günden sonra annesi ve babasını bir daha gülerken hiç görmediğini anlatıyor. Yaşadıkları dehşetin ve evlatlarını bu şekilde yitirmenin ağırlığını atlatamadıklarını söylüyor. Gördükleri baskı ise bu olaydan sonra daha fazla artmış. Rıdvanın daha taziyesindeyken yine geldi polisler. Ben son kalan ağabeyim Lokman ve ablama, Buradan gidin, yoksa hepinizi öldüreceğiz dediler. Aynı gece bilet alıp otobüsle İstanbula gittik. Bir teyzem var onun yanına sığındık. Bulabildiğimiz işlerde çalışıyorduk. Üç seneden fazla kaldık. Çok sıkıntılı ve zor günlerimizdi. 1999 yılında Abdullah Öcalanın yakalanıp Türkiyeye getirilmesinin ardından Lokman abim dağa çıkarak örgüte katıldı. Biz de Diyarbakıra döndük. Zor günler İdris Bulut Diyarbakıra döndükten sonra gördükleri baskının azalmakla birlikte sürdüğünü söylüyor. Hem çocuklarının ölümü, hem ailelerinin dağılması nedeniyle anne ve babasının yaşadığı üzüntünün de hastalık olarak nüksettiğini anlatıyor. Babam kanser oldu. Bağırsak yolu kanseri teşhisi kondu ve bu hastalık sonucu öldü. Annem şeker ve alzheimer sonucu öldü. Ama biz aslında onları öldürenin hastalık değil evlat acısı olduğunu biliyorduk. Umutlu günler Bir ağabeyi hala dağda olan İdris Bulut bugün evli ve iki oğlu var. Onlara ölen ağabeylerinin adıyla seslenip ağabeylerini sever gibi sevdiğini anlatıyor. Bu günlerin kıymetinin büyük olduğunu ve ağabeylerinin bu günlerin gelmesi için öldüklerini ifade eden İdris Bulut, bir arada ve kardeşçe yaşamaktan başka bir şansın olmadığını anlatıyor. Ağabeylerimin ve diğer ölenlerin tek bir hayali vardı; Kürtlerin özgürlüğü. Bu da ancak barışla olur. Kürtlerin kendilerini rahatlıkla ifade edebilecekleri bir statülerinin olmasını istiyorum. Ancak sınırlardan bahsetmiyorum, kardeşçe ve bir arada olmalıyız. Bugün taraflar bir süreç yürütüyor ve bu sürecin başarıya ulaşmaktan başka şansı yok. Çünkü ana ve babaların oğul kaybetmeye artık takati yok.
Ağabeylerim bu günler için öldü
Abdullah Öcalan'ın iki gün sonra Nevruz'da okunacak mektubu ve çözüm sürecinin akıbeti özellikle Güneydoğu'da merakla bekleniyor. Çoğu umutlu. Onlardan biri de doksanlı yıllarda iki ağabeyini kaybeden, sürgünde yaşamak zorunda kalan İdris Bulut.
Haberler 19.03.2015 - 09:45 Son Güncelleme : 19.03.2015 - 09:45