Yaptığımız iş bu. Bunun için de risk alıyoruz. Bir şeylere rağmen bu adımı yapıyoruz ve bir şeylere rağmen de bunları yaptık. Şimdi yine yapılır mı? Biz yine yaparız. Kılıçdaroğlu’na rağmen de yaparız, Sayın Bahçeli’ye rağmen de bunu yaparız. Niye? Milletimin burada menfaati varsa, ülkemin burada menfaati varsa, biz buna inanıyorsak bunun zamanlamasını yapar, tüm kurumlarımızla da değerlendirmeyi yapar ondan sonra adımı atarız’’ dedi.
Atv ve AHaber kanallarının ortak yayınına katılarak, gazetecilerin gündemdeki konularla ilgili sorularını yanıtlayan Erdoğan, terörün sona ermesi için geçmişte yürütülen görüşmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Başbakan Erdoğan, terörist başı Abdullah Öcalan’ın kardeşiyle yaptığı görüşmenin hatırlatılması ve ’’O görüşmeden size gelen resmi bir mesaj var mı?’’ sorusunun yöneltilmesi üzerine, şunları söyledi:
’’Terör konusunda İmralı’nın bize herhangi bir resmi yazısı olmaz. Bunlar gayriresmidir. Kardeşinin İmralı’ya gidişinin ardından yaptığı bir açıklaması var. Kendilerinin ağabeyleriyle görüştürülemediği noktasında açıklamaları var. Aslında biz aile noktasındaki hassasiyetimizi hep koruduk. Yani ’onlar en doğal haklarıdır, gidebilirler’ dedik. Fakat İmralı’daki terörist başı ise bunu hiçbir zaman sıcak karşılamadı, kabul etmedi. Ama bu son olayda özellikle kendileri de herhalde bir teyit almak istediler. Çünkü bir yalan haber dışarıya salındı. Öldüğüne dair bir haber yayılmak istendi. Böyle bir durum olmadığını gördü.’’
’’İçeriği de herhalde onunla planlayacak halimiz yok’’
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ’’Öcalan’ın muhatap alınmasını içime sindiremiyorum’’ sözlerinin hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu :
’’Sayın Kılıçdaroğlu’nun nerede, ne zaman, ne dediği hiç belli olmuyor. Oslo’yla görüşmekten yana olduğunu, İmralı’da görüşmekten yana olduğunu söylüyor ’ama bunun içeriği önemli’ diyor. İçeriği de herhalde onunla planlayacak halimiz yok. Bu konuda biz hükümet olarak bu görüşmeleri yapması gereken, çünkü biz aynı zamanda siyasetçiyiz.’’
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın, bir ülkenin yönetimi noktasında bu tür görüşmeleri yapmakla görevli olduğunu dile getiren Erdoğan, teşkilatın sadece terör örgütleriyle bunu yapmayacağını, diğer bütün suçlarda da bu görüşmeleri yapacağını vurguladı.
Başbakan Erdoğan, bütün engellemelere rağmen İmralı’yla da Oslo’yla da görüşmeler noktasında bu süreci başlattığını belirterek, bu sürecin farklı anları da olduğunu vurguladı.
’’Maalesef Oslo görüşmelerinde özellikle samimiyetsiz bir yaklaşım görünce olayı bitirmek durumunda kaldık’’ diyen Erdoğan, Habur sürecinin, samimi yaklaşımlarının karşılığını bulmadığı bir süreç olduğunu ifade etti. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
’’Biz özellikle, ’BDP’ye buraya bir yığma, vesaire yapmayın. Burada biz Türkiye’ye geçiş yapacak olan, kendi ailelerine dönecek olanlara biz bu kapıyı açıyoruz ve herhangi bir suçu, özellikle bu hazırladığımız yasaya aykırı olarak yoksa herkes ailesinin yanına dönecek.’ Ama bu ne oldu, ne yazık ki bu tamamıyla her zaman alıştığımız kendilerinin, artık ’miting’ diyeyim ben buna, buna dönüştü. Biz tabii partiyle uğraşmıyoruz. Biz milletçe şu üzümü yiyelim, şu çözümü yakalayalım istiyoruz. Yaptığımız iş bu. Bunun için de risk alıyoruz. Bir şeylere rağmen bu adımı yapıyoruz ve bir şeylere rağmen de bunları yaptık. Şimdi yine yapılır mı? Biz yine yaparız. Kılıçdaroğlu’na rağmen de yaparız, Sayın Bahçeli’ye rağmen de bunu yaparız. Niye? Milletimin burada menfaati varsa, ülkemin burada menfaati varsa, biz buna inanıyorsak bunun zamanlamasını yapar, tüm kurumlarımızla da değerlendirmeyi yapar, ondan sonra adımı atarız.’’
’’Eğer olması gerekiyorsa olur’’
’’Neyi bekliyorsunuz?’’ sorusuna karşılık Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
’’Şu anda zamanlama meselesidir, yani her an olabilir. Aynı şey, yani yurt dışında da görüşmeler noktasında, bu da olabilir. Oslo olmaz da başka bir yer olur. Eğer olması gerekiyorsa olur. Bu adımları atarız. Ama tüm mesele nedir. Burada, milletimin, ülkemin ve o anaların akan gözyaşlarının dinmesine vesile olacaksa biz bunu yaparız. Hani diyorlar ya ’çözüm, çözüm, çözüm’. Birileri inanın bize çözüm getirmiyor. Bizim bu attığımız adımları da beyefendiler çözüm olarak görmüyorlar. Yalan yanlış haberlerle de sürekli olarak tehdit ediyorlar ve bu teröristlerin özellikle yapmış oldukları bütün bu kalleşçe saldırılar neticesindeki şehitlerimizin tabutlarından nemalanmak isteyenler var. Bunu görüyoruz. Bizim tabii buna da tahammülümüz yok. Onun için elimizden geleni yamaya mecburuz.’’
’’BDP konusunda aynı yerde değilim’’
Parlamento’nun 1 Ekim’de açılacağını anımsatan Erdoğan, CHP’nin 3,5 ay kadar önce, ’’10 maddelik teklif, öneri’’ diye ortaya çıktığını ancak bunun durum tespitinden başka bir şey olmadığını ifade ederek, kendileriyle görüştüklerini söyledi.
Erdoğan, MHP’nin randevu vermediğini ve CHP’lilere, görev verecekleri kişilerin çözüm paketi üzerinde çalışmasını önerdiklerini söylediklerini dile getirerek, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin birkaç ay üzerinden zaman geçmesini istediğini söylediğini ve bu zamanın geçtiğini bildirdi.
Erdoğan, bu çağrısını tekrarladığını vurgulayarak, Parlamento açıldıktan sonra teklifi tekrar partilerin gruplarına götüreceklerini, çalışmayı yapmaya hazır olup olmadıklarını soracaklarını belirtti.
’’MHP ne der bilemem’’ diyen Erdoğan, şunları söyledi:
’’Ama BDP konusunda şu anda ben aynı yerde değilim. Daha önce hatırlıyorsunuz, gelirken bir yurt dışı seyahatten, o zaman dediğim neydi? ’Biz, dağdakilerle mücadele edeceğiz, ama Parlamentodakilerle de müzakere edeceğiz.’ O, samimi hislerimdi. Fakat daha sonra, 9 tane milletvekilinin teröristlerle sarmaş dolaş olmasını, öpüşmesini, yanak yanağa bir araya gelmesini ben şimdi kalkıp da kabul edemem. Kabul ettiğim zaman, işte o zaman, bu ülkede şehit analarının gözyaşlarını adeta biz geometrik olarak katlarız. Ona tahammül etmek mümkün değil, o anaların gözyaşlarını artırmaya da bizim hakkımız yok diye düşünüyorum. Bu süreci de bu anlayış içerisinde hassasiyet içerisinde takip ediyoruz.’’
’’Dağdaki farklı, adadaki farklı, Avrupa’dakiler farklı konuşuyor’’
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 8 Ekim’de Stockholm’de, Kolombiya’daki teröre yönelik hükümetle terör örgütü arasında görüşme yapılacağı anımsatılarak, ’’Biz tekrar Oslo sürecini başlatırsak, karşı taraftan bu şekilde masadan kalkmayacak güçte ama yetki ve temsil niteliği olan kimi bulacağız?’’ sorusu üzerine, şöyle dedi:
’’Karşı taraftan gelenlerin temsil yetkisinin ne olduğunu ben şu anda bilemem ama anlaşılan o ki bugüne kadar gelenlerin temsil yetkisi ciddi manada yok. Çünkü dağdaki farklı, adadaki farklı, Avrupa’dakiler farklı konuşuyor. Olayın bir KCK boyutu var çok farklı. KCK’nın başı dağda. Öbür tarafta siyasi kanat, yurt dışında. Terör örgütünün başı adada, böyle bir yapı var.
’’Biz yurt dışındaki birçok yerlere baktığımızda, onların ülkemdeki teröristlerle benzer yanı nedir bunu iyi incelememiz lazım’’ diyen Erdoğan, bazen, ’’Sri Lanka’daki gibi bir müdahale’’ denildiğini, İRA ve ETA örgütlerine karşı yürütülen sürecin örnek gösterildiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
’’Bunlar bizi yanıltmasın. Bunlar bizim isabetli adım atmamızı engelleyebilir. Bizim istediğimiz bir şey var. Eğer bu işte bir çözüm olacaksa bölücü terör örgütünün silahı bırakması lazım. Silah bırakılmadığı sürece bir anlaşmanın sağlanması mümkün değil.’’
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’ya, yaptığı görüşmede, ’’Silahlar sussun’’ önerisi getirdiğini hatırlatan Erdoğan, ’’Silahların susması için aslolan silahın bırakılmasıdır. Elinizde silah olduğu o her an patlamaya hazırdır’’ dediğini aktardı.
Başbakan Erdoğan, güvenlik güçlerinin silah bırakmasının söz konusu olamayacağını ancak terör örgütünün silah bırakması durumunda güvenlik güçlerinin operasyonlarının durabileceğini vurguladı.
Oslo’daki nihai amaç
Görüşmelerde zaman zaman olumlu gelişmelerin de yaşandığı dile getiren Erdoğan, görüşmelerin yapıldığı süreçte terör saldırılarının azaldığını belirterek, şunları kaydetti:
’’Bu, daha ileri noktalara taşınabilir ama şimdi İmralı’nın tesiri ne kadar olur, bilemem. Şu anda Kandil mi daha tesirli bilemem. Avrupa mı daha tesirli bilemem. Çünkü şu anda Avrupa’nın bir işlevi var. Bütün parasal kaynaklar ağırlıklı olarak oradan temin edilip geliyor, Kandil’e de oradan geliyor.’’
Erdoğan, ’’Oslo’daki nihai amaç neydi?’’ sorusuna, ’’Oslo’daki nihai amaç buradaki öncelikle işi bitirmek neticeyi alabilmekti’’ karşılığını verirken, ’’Bir zamanlama var mıydı?’’ sorusunu ise şöyle yanıtladı:
’’Tabii bu işlerde zamanlama olmuyor mu gelişmeye göre kendi akışında devam ederken noktayı koyalım dendiği oluyor ama tabii Stockholm’deki gibi ’Biz buradan işi bitirmeden çıkmayacağız’ kararlılığı burada o denli yoktu çünkü bunlarda karar verici çok fazla.’’