Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Tutuklu Aileleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) tarafından oluşturulan Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu, cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine dair hazırlanan raporu açıkladı.
Diyarbakır Barosu Adli Yardım binasında gerçekleşen basın açıklamasında, Diyarbakır Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu Sekreteri avukat Reyhan Gök okudu. Açlık grevlerinin 22nci gününde olduğunu söyleyen Gök, açlık grevindeki mahpusların taleplerini şöyle sıraladı:
Türkiyedeki hapishanelerde yaşanan insan hakları ihlallerinin sonlandırılması, ağırlaşan infaz koşullarının düzeltilmesi, İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır sürdürülen tecrit koşullarına son verilerek, aile ve avukat görüşlerinin sağlanması ve Kürt meselesine demokratik çözüm.
Gök, mahpuslar tarafından 27 Kasım 2023 tarihinde kamuoyuna duyurulan süreli-dönüşümlü açlık grevi eyleminin bugün itibarıyla Türkiyedeki çok sayıda hapishaneye yayılarak 22nci gününde devam ettiğini vurguladı.
HAKLARI DEVLETİN SORUMLULUĞUNDADIR
Açlık grevindeki mahpusların ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğine dikkat çeken Gök, şunları söyledi:
Mahpusların onurları, yaşam hakkı ve sağlık hakları başta olmak üzere tüm hakları devletin sorumluluğundadır. Açlık grevlerinin herhangi bir aşamasında hapishane kurumlarının olası şeker, tuz ve vitamin yasağı; yaşam hakkı bağlamında zamana yayılmış işkence ve kötü muamele olarak ele alınabilecek bir tutumdur. Açlık grevine başlayan mahpuslara yaşamın devam etmesi için en az alınması gereken 5 büyük su bardağı su/sıvı, 2 çay kaşığı (2 gr) tuz, 5 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı karbonat ile 500 mg B1 vitamini içeren kompleks B vitamini preparatları sağlanmalıdır.
Gök, asgari düzeyde alınması gereken bu maddelerin kısıtlanması durumunda, geçmiş yıllardaki açlık grevlerinde olduğu gibi, tutsakların beyin fonksiyonlarında kalıcı hasarlara ve hatta ölümlere sebep olacağına dikkat çekti.
Gök,
Ek sağlık sorunlarının ortaya çıkmasını engellemek amacıyla; açlık grevi eylemi gerçekleştiren mahpusların sağlık çalışanları tarafından onamlarına uygun olarak düzenli takip edilmesi, ihtiyaçları olan su, tuz, şeker ve B vitamininin sağlanması, kendilerine bakamayacak duruma geldiklerinde refakatçi imkanı sağlanması, tecrit altında tutulmamaları ve zor kullanmaktan kaçınılması gerekmektedir. Nitekim Dünya Tabipleri Birliği 1991 tarihli Malta Bildirgesinde açlık grevcisini zihinsel olarak ehliyetli, açlık grevine kendi iradesiyle karar vermiş, bu nedenle belirli bir zaman için yiyecek ve/veya sıvı almayı reddeden kişi olarak tanımlamıştır
dedi.
İMRALIDA MUTLAK İLETİŞİMSİZLİK
Tecridin İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde mutlak iletişimsizlikle devam ettiğini iddia eden Gök, bu durumun Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanuna aykırı olduğunu vurguladı.
HABER MERKEZİ