Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) MYK ve PM üyeleri ile birlikte halk toplantıları kapsamında Bingöle gelen DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, partisinin il başkanlığı binasında partililer ile bir araya geldi. DBPye dönük saldırıların her gün devam ettiğini söyleyen Tuncel, Eş Genel Başkanımız Kamuran Yüksek, 10 Mayıstan bugüne kadar cezaevinde tutsak. Bütün bu baskılara rağmen halkımızın bizden beklediği sorumluluğu yerine getirmek için alanlardayız. Olmaya da devam edeceğiz. Siyasal gündemden tartışmaktan çok sizi dinlemek istiyoruz. Bingölde çok büyük bir çıkış yapmak istiyoruz. Burada ortaya çıkacak bir sıçrama, bütün Türkiyeyi etkileyecek dedi.
ORTADOĞUDA YÜZ YIL ÖNCE çİZİLEN YAPAY çİZGİLER BUGÜN ANLAMINI YİTİRİYOR
Suriyene Kürtlerin yaşadığı Kamışlı kentinde IŞİDin düzenlediği bombalı saldırıya değinen Tuncel, katliamı bir kez daha lanetlediklerini belirterek, Katliamı DAİŞ üstlendi. Bu barbar çete örgütünü insanlığa bela edenleri de onlara destek verenleri de kınıyor, lanetliyoruz. Rojavada DAİŞe karşı yürütülen mücadele bütün insanlığa umut vermektedir. Bir kez daha zulmedenler karşısında direnenlere selamlıyoruz. Ortadoğuda yaşanan kriz ve yeniden dizayn sürecinde Kürt halkı önemli olanaklar sağlamıştır. Ortadoğuda yüz yıl önce çizilen yapay çizgiler, bugün anlamını yitirmektedir. Bu coğrafyada ulus devlet ciddi anlamda bir kriz yaşıyor. Tekçiliğe dayanan ulus devlet, artık Ortadoğuda aşılmak durumunda. Demokratik bir sistemin inşası daha çok tartışılacak ve bunun öncülüğünü de Kürt halkı yapıyor. Bunun etkisi elbette önümüzdeki dönemde burada da görülecektir diye konuştu.
TÜRKİYEDE DEMOKRASİ KÜRT SORUNUNUN çÖZÜMÜNDEN GEçER
15 Temmuz darbesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana karşı yapılmadığını savunan Tuncel, Erdoğan 15 Temmuz darbesini kendine karşı yapılmış bir darbe olarak değerlendirse de bunun aslında böyle olmadığını herkes biliyor. Nitekim bu darbe sürecini hazırlayan da AKP hükümetinin Kürt düşmanlığı ve savaş politikalarıdır. Bu ülkede eğer gerçekten darbe karşıtı bir siyaset sahibi iseler, bir daha asla darbe olmaması için yapılması gereken şey Türkiyenin demokratikleşmesidir, bunu bilmelidirler. Demokratikleşmenin yolu da Kürt sorununun çözümünden geçer. Darbeyi lehine çevirerek zulme karşı zulmü sürdürmek, ülkeyi daha dar bir çıkmaza sokar. Zulümle bu süreci götüremezler, OHAL ile de götüremezler. Bu ülkenin özgürleşmemesi, demokratikleşmemesi de bundan kaynaklıdır dedi.
TÜRKİYENİN YARINI İMRALIDA TUTSAK
İmralıda bulunan Abdullah Öcalanın, 15 Temmuz darbe girişimini çok önceden gördüğünü ve bu konuda Erdoğanı uyardığını öne süren Tuncel, şunları söyledi: Türkiye halkları AKPye rağmen barış istiyor, bunu herkes gördü. AKP hükümeti bunu dikkate almak yerine savaş politikasını hızla sürdürdü. 1 yıldır bu konuda tek bir adım bile atılmış değil. Erdoğan kendisi sarayında rahat otursun diye bütün bir ülkeyi tehlikeye attı. Sayın Öcalan ona seni saray kurtarmaz, Mursi gibi olursun diyordu. Seni ancak radikal bir demokrasi kurtaracak diyordu. Bu sorunlardan çıkışın yolu Kürt sorununun çözülmesidir. Bunun yolu da Sayın Öcalanın özgürlüğünden geçiyor. Bunu yapacaklarına kaygılarımızın arttığı bir dönemde OHALi bahane ederek İmralı ile ilgili bütün yolları kapattı. Şimdi de kalkıp sayın Öcalan için sağlık durumunun iyi olduğunu söylüyorlar. Hükümetin bu söylediklerine kesinlikle güvenmiyoruz. Sayın Öcalanın güvenliği konusunda bir bilgimiz yok, bir heyetin derhal İmralıya gitmesine izin verilmelidir. Şu an İmralıda bu ülkenin geleceği rehin tutulmakta. Halk meclisinin bile bombalandığı bir süreçte halkımızın kaygılı olması kadar doğal bir durum yoktur. Halkımızın bu kaygıları çok geç kalmadan gözden geçirmeleri durumdalar. AKP artık bu ülkeyi yönetemez duruma gelmiştir. AKPnin sağ ve sol kanadı olma dışında öteye gidemeyen bir muhalefetin ülkeyi yönetmesi de mümkün değil. Biz başka bir Türkiye mümkün diyoruz. Başka bir yaşam mümkün. Bizim projemiz Özerk Kürdistan, demokratik Türkiye ve demokratik cumhuriyet. Bu proje etrafında demokratik ve özgürlükçü bir yaşamı kurabiliriz. Bu bir birlik projesidir. Bu haklı mücadelemizi daha ileri bir noktaya taşıyacağız.