Devlet 97 yıldır Şeyh Said’in mezar yerini açıklamıyor

İdam edilen Şeyh Said ve 46 arkadaşının mezar yerleri 97 yıldır hala açıklanmadı. Şeyh Sait’in torunu, Ankara’daki davaları reddedilirse İstinaf’a başvuracaklarını belirterek, “Taleplerimizi gerekirse uluslararası mahkemelerde dile getireceğiz” dedi.

Haberler 29.06.2022 - 01:13 Son Güncelleme : 01.01.0001 - 00:00

Şeyh Said ve 46 arkadaşının İstiklal Mahkemesinin verdiği kararla 29 Haziran 1925te Diyarbakır Dağkapı Meydanında idam edilişlerinin üzerinden 97 yıl geçti. Şeyh Said kıyamı, 5 Şubat 1925te başladı, ancak aynı yılın Mayıs ayında bastırıldı. Şeyh Said ve 46 arkadaşı hakkında İstiklal Mahkemesinin aldığı idam kararı, 28 Haziranda açıklandı. Karar alelacele bir gün sonra Dağkapı Meydanında infaz edildi. İdam edilişlerinin üzerinden 97 yıl geçmesine rağmen Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yeri hala bilinmiyor. 47 kişinin mezarının yıkılan eski Orduevi bitişiğindeki alana gömüldüğü iddia edilirken, ailenin, 1979dan bu yana Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin bulunması için resmi kurumlar nezdinde yaptığı girişimlerden bir sonuç alınamadı.

ANKARADA DAVA AçILDI

Şeyh Said ailesinin, 2010 yılında İçişleri Bakanlığına yaptığı başvuruya uzun yıllar yanıt verilmezken, Diyarbakır Barosu, Şeyh Said Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği ile Şeyh Saidin torunu ve vasisi Mehmet Kasım Fırat, mezar yerlerinin açıklanması istemiyle 15 Şubatta tekrar İçişleri Bakanlığına başvuru yaptı. Başvurucular, bakanlığın yanıt vermemesi üzerine bu kez 15 Nisanda Ankara 5inci İdare Mahkemesine dava açtı. En son 5 Haziran 2022 tarihinde İçişleri Bakanlığı, Şeyh Said ve 46 arkadaşının mezarının açılması için açılan davada, muhatabın kendisi olmadığını ileri sürerek, talebin reddini istedi. Dava İdare Mahkemesinde sürüyor.

İNKARA KARŞI DİRENDİLER

2014 yılında kurulan Şeyh Said Derneği, 47 kişinin mezar yerlerinin bulunması için girişimlerini sürdürürken, Şeyh Saidin torunu ve vasisi Mehmet Kasım Fırat, Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilişlerinin yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şeyh Said ve 46 arkadaşının, 1925 yılı Cumhuriyetin kurulduğu dönemden sonraki mevcut inkar ve imha politikalarına karşı direniş sergilediklerini söyleyen Fırat, Şeyh Said ve arkadaşlarının kendi inançlarını yaşamak için bir mücadele verdiklerini kaydetti.

HALK HAREKETİ

Fırat, Şeyh Said ve arkadaşlarının beraber başlattığı kıyamın bölgede değerli görüldüğünü belirterek, Şeyh Said ve arkadaşları vazgeçilmez değerlerimizdir. Biz onlara dün, bugün ve yarın olduğu gibi hep sahip çıkacağız. dedi.

KÜRT HALKININ DEĞERLERİ İMHA EDİLİYOR

Mevcut Kemalist ve faşizan sistemin özelliklerinden birinin de zulüm ve işkence olduğunu öne süren Fırat, İmha, inkr ve zulüm üzerine kurulan bir sistemin özelliği de; tarihi değerleri yok etmesidir. Şeyh Said Efendi ve onun arkadaşlarının, onlar yolunda direniş sergileyen Kürt şahsiyetlerinin hepsinin mezarlarını devlet saklıyor ve el koyuyor. Ölüm tarihlerini bile kendilerine göre hazırlayıp topluma sunuyor. Bunu da kurdukları ve yaptıkları kurmaca oyunlarla geçiştirmeye çalışıyorlar. dedi.

DAVAMIZDA KARARLIYIZ

İçişleri Bakanlığına cenazelerin bulunması için dilekçe gönderdiklerini ifade eden Fırat, İçişleri Bakanlığı muhatabın kendileri olmadığını belirttiğini, ancak kendilerinin kararlı duruşlarından vazgeçmeyerek bu sefer Diyarbakır İdare Mahkemesine dava açtıklarını söyledi. Fırat, Mahkeme husumetli taraf olarak İçişleri Bakanlığını gösterdi. Bakanlık, onun kararını da ret etti. Diyarbakır mahkemesinin talebini de ret etti. Bizim başvurduğumuz davaları ne kadar ret etseller de, yine de davamız da kararlıyız dedi.

GERçEK MUHATAP İçİŞLERİ BAKANLIĞI

Fırat, Gerçek muhatap İçişleri Bakanlığıdır. Bizim mücadelemizde süreklilik esastır. Biz yine itirazımızı yaptık. Ankara İdare Mahkemesi davayı takip etmektedir. Eğer orası da ret ederse bu defa İstinaf mahkemelerine başvuracağız. Hukuk dışı kararlar vermeye devam etseler de biz yılmayacağız. Gerekirse taleplerimizi uluslararası mahkemelerde farklı platformlarda dile getireceğiz. Bu adaletsizliğin, hukuksuzluğun sonuna kadar takipçisi olacağız. Bu bir şahsın meselesi değil, tarihi bir değerin meselesidir. Herkesin bu meseleye duyarlı sahip çıkmasını istiyoruz şeklinde konuştu.

Ana Sayfaya Git