Ayhan YAŞAR
DİYARBAKIR-Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Mehmet Görmez, Türkiye kadar din eğitimi konusunu tartışan nadir bir ülke var dünyada zannediyorum. Gerçekten bir açıdan bütün dünyaya ihraç edeceğimizi bir zenginliğe de sahip olmuşuz bu vesileyle dedi.
Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde Türkiye’de sosyal barışın tesisinde din eğitim, öğretiminin yeri ve ilahiyat fakültelerinin rolü konulu sempozyum düzenlendi. Sempozyuma, Diyanet İşleri Başkanının yanı sıra, Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, Vali Vekili Ahmet Dalkıran, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Vekili Prof. Dr. Yekta Saraç, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı, Prof. Dr. Raşit Küçük,YÖK kurulu üyeleri Durmuş Günay, Tufan Buzpınar, Din öğretimi Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Aycan, rektör yardımcıları Prof. Dr. Aslan Bilici, Prof. Dr. Mustafa Arıca, Araştırmacı-Yazar Mehmet Ali Altındağ , dekanlar ve öğretim elemanları ile çok sayıda davetli katıldı.
Dicle Üniversitesi’nce Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye’de Sosyal Barışın Tesisinde Din Eğitim ve Öğretiminin Yeri ve İlahiyat Fakültelerinin Rolü konulu sempozyumda konuşan Prof. Dr. Görmez, din dersi öğretmenliği bölümlerinin eğitim fakültelerine verilmesinin gerekçesini kabul edilir bulmadıklarını ifade etti.
Görmez, din dersi öğretmenliğinin ilahiyat fakültelerinden alınarak eğitim fakültelerine verilmesini açıklayan dönemin yök yetkilisinin sözlerinin hala kulaklarında çınladığını ifade ederek, yök yetkilisi ’öğretmenlik ancak çağdaş ortamlarda verilir’ demişti. Bu gerekçenin ne kadar yanlış olduğunu hepimiz biliyoruz. Din dersi öğretmenliği bölümlerinin yeniden ilahiyat fakültelerine dönmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu, fakültelerimizi güçlendirecektir. En azından fakültelerimizin olduğu illerde bu ikilemi kaldırarak öğrencilere pedagojik formasyon verilerek öğretmenlik bölümlerinin yeniden fakültelerimizle buluşması hem fakültelerimizi zenginleştirecek hem de fakültelerimizin öğretmen yetiştirmesine büyük katkısı olacaktır dedi.
İlahiyat fakültelerinde nitelik artışı
Prof. Dr. Mehmet Görmez, Türkiye’de ilahiyat fakültelerinin sayısının 53 olduğunu belirterek, artık yoğunlaşılması gereken konunun, niteliği artırmak olduğunu vurguladı.
Görmez, ilahiyat fakültelerinin çoğalması ve çeşitlenmesine rağmen programların aynı olmasının sona ermesi gerektiğini düşündüğünü de ifade ederek, programlarda da çeşitliliğe ihtiyaç olduğunu kaydetti.
İstihdama yönelik bölümlerin de bu kapsamda gözden geçirilmesi gerektiğine değinen Görmez, şöyle dedi:
Fakültelerimiz, istihdam alanlarına yönelik zaman zaman farklı bölümler açtı. Bunlar gözden geçirilmeli. Mesela ’Yaygın din eğitimi bölümü’ açıldı. Fakat oradan mezun olanlarla görüştüğümüzde gördük ki diğer eğitim alanlardan fazla bir farkları yok. Cezaevi vaizliği, manevi rehberlik, engelli vatandaşların teolojik sorularına ilişkin bilgilendirmelerde bu tarz eğitimler önem kazanıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı 100 ülkede hizmet yürütüyor. Hizmetin niteliğini dikkate alarak çalışmalarımızı ona göre yönlendirmemiz lazım. Ortaklaşa düşünmemiz gereken önemli bir konu da; ister öğretmen ister müftü ister vaiz yetiştirin, ulumi İslamiyenin olmazsa olmazlarına vakıf olmadıktan sonra uzmanlaşma sağlanamıyor. İlahiyat fakültelerinin elbette pek çok eksikleri olmuştur. Ancak rahatlıkla ifade ederim ki; bütün zorluklara ve eksiklere rağmen Türkiye’de ilahiyat birikimi çok önemli bir noktaya gelmiştir. Bugün yök, cesurca fakülte sayısını 20’den 30’dan 53’e çıkarıyorsa aslında bu daha önce oluşan ilahiyat birikimini dikkate alarak olmuştur.
Kimliği oluşturan en önemli husus dindir, inançtır
Görmez, bugün bütün İslam dünyasında, İslami bilgi üreten Üniversite ve fakültelerin alim yetiştirme programlarını gözden geçirmesi gerektiğine işaret ederek, bu nedenle toplantının bir de uluslararası boyutta yapılmasının faydalı olacağına inandığını söyledi.
Neden alimlerimiz eskiden çağın önünde yürüyordu da şimdi çağ alimlerimizin önünde yürüyor-, neden biz şimdi bilgiyi bir ahlaka ve sorumluluğa dönüştüremiyoruz-, bilgi çoğaldıkça profesörler, doçentler çoğaldıkça neden alimlerimiz azalıyor-, örnekliğimiz neden sona eriyor,- kimliği inşa eden insanlarımız neden yetişmiyor, telif eserlerimiz neden azalmaya başladı- sorularının sorulması gerektiğine dikkati çeken Görmez, şöyle konuştu:
Artık dünya öyle bir noktaya geldi ki; bizim sadece Türkiye özelinde ilahiyat müfredatlarını ele almamız doğru değil. Rusya’daki, Kafkasya’daki, Türk Cumhuriyetlerindeki Müslümanların da buna ihtiyacı var. Onlar henüz din eğitimini, kimliği inşa eden bir unsura dönüştüremediler. Tarih şunu gösteriyor ki; inancını kaybeden bir toplum dilini, kültürünü, coğrafyasına bağlılığını da kaybediyor. Dolayısıyla kimliğini de kaybediyor. Kimliği oluşturan en önemli husus dindir, inançtır. Yurt dışında yaşayan 6 milyon, millet varlığımız var. Onların en önemli konusu din eğitimidir. Bunu düşünmemiz lazım. Afrika’nın yüzde 70’i bu yüzyılın başında Müslümandı. Şu anda sadece yüzde 21’i Müslüman. Bu tamamen yanlış dini telkinler, yanlış din ihracından, bilgisizlikten ve cehaletten kaynaklandı. Bu nedenle bütün İslam dünyasını düşünerek çalışmalarımızı yoğunlaştırmamız lazım. İsmini dahi yeni öğrendiğimiz ülkelerden Türkiye’ye din eğitimi için gelen öğrenciler var. Bütün korkularımıza, endişelerimize rağmen Allah’a hamdolsun ki hala bir zenginlik ve bu zenginlikten istifade etmek için dünyanın dört bir yanından insanlar gelmeye devam ediyor. Bu nedenle din eğitimini tartışırken artık sadece misak-ı milli sınırları içerisindeki Türkiye Cumhuriyetini düşünme lüksüne sahip değiliz. Küresel ölçekte düşünmek gerek. Batıda İslam dini bir korku dinine dönüştü. İslamofobi kasıp kavuruyor. Yüksek bir din eğitimine ihtiyaç var.
Türkiye Diyanet Vakfı’ndan ilahiyat eğitimine destek
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Türkiye’de ilahiyat fakültelerinde bir lisansüstü siyasetin var olup olmadığının da bu toplantıda tartışılması gerektiğini söyledi. Görmez, İslam Araştırmaları Vakfı olarak Türkiye’de yapılmış tüm master ve doktora tezlerini iki cilt kitapta biraraya getirdiklerini, bu araştırmaların kaçta kaçının bu toplumun işine yaradığına bakılması gerektiğini kaydetti.
Doktora ve yüksek lisans programlarının müfredatının bir ilim heyeti tarafından ciddi şekilde ele alınması gerektiğini belirten Görmez, Türkiye Diyanet Vakfı’nca ilahiyat fakültelerinin sayısının artması nedeniyle alınan karar doğrultusunda fakültelerin öğretim kadrosunun güçlendirilmesine destek verileceğini belirtti.
Görmez, İslam Araştırmaları Merkezi ile yeni açılan fakültelerdeki asistan, öğretim görevlisi, doktora öğrencilerine takviye dersler vereceklerini de vurgulayarak, Eğitim vererek, burs tahsis ederek eğitime katkıda bulunabiliriz. Ama bunu seçici davranarak, plan ve program çerçevesinde projelendirerek nereden nereye gelineceği konusunda taahhüt alarak ve bunu takip ederek belli bir noktaya gelmesini sağlayabiliriz. Daha önce 100’ü aşkın arkadaşımızın akademisyen olması sağlanarak ilahiyat alanına katkıda bulunuldu. Buna yenilerini eklemek istiyoruz. Bu konuda destek vermeye hazırız. Şu anda yurt dışı ve yurt içinde ilahiyat alanında 4 bin öğrenci var. Biz kapıyı açar, imkanlarımızı seferber edersek bu sayı 10 bine çıkabilir. Bunu sağlayabilirsek Türkiye’de ilahiyat öğrenimine ilgi çok çok artar ve büyük fakültelerde yabancı öğrencilerimiz olur diye konuştu.