Bakan Fidan, TRT Haberde dış politika gündemini değerlendirdi, soruları yanıtladı.
Fidan, değerlere ve ilkelere dayalı politika üretiminin eksikliğine işaret ederek, Batı için üretilmiş gerçeklik algısı Ukraynada bir hareketi desteklerken, Filistinde başka bir hareketi destekliyor, günün sonunda aslında aynı denklemin aşağı yukarı olduğu bir noktada iki taraf da. Eğer Ukrayna için bir argüman getiriyorsanız, aynı argümanı Filistin için de getirmeniz gerekiyor. diye konuştu.
Yapılan her eylemin iyi veya kötü bir süreci tetiklediğini söyleyen Fidan, Filistin meselesinde Batının hem kendine söylediği bir yalan var hem dünyaya söylediği bir yalan var, o yalan üzerine de açıkçası ciddi bir sistem kurulamaz, yani giderek büyük bir kan kaybı da oluyor, onu da görüyoruz. ifadelerini kullandı.
Fidan, bir kısmı çifte uyruklu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) vatandaşı olan yaklaşık 700 kişinin çatışma bölgesinden tahliye talebi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
Krizin ilk 1-2 gününde bir miktar vatandaşımızı tahliye etme imkanımız olmuştu sınır kapısı bombalanmadan önce, Mısır yetkilileriyle bir koordinasyon içerisinde belli miktardaki vatandaşımızı oradan çıkarmaya başlamıştık ama Refah Sınır Kapısı bombalandıktan sonra geçişler şu anda durmuş durumda.
Refah Sınır Kapısıyla ilgili bir soruna işaret eden Fidan, İsrailliler, sınır kapısının açılıp sivillerin oradan çıkmasını istiyorlar. Mısırlılar ise insanların gelmesini değil, içeriye insani yardımın girmesini istiyorlar. çünkü İsrailin istediği, Gazzeden mümkün olduğunca çok sayıda Filistinli sivili Gazze dışına itip geri kalan yerde çok daha rahat askeri operasyon yapabilmek. değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, özellikle Mısır, Ürdün ve Lübnanın Gazze sorunuyla beraber istikrarsızlaştırma riski içinde olduğunu ifade ederek, Türkiye olarak bu ülkelerin de istikrarsızlaştırılmasına karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. dedi.
TÜRKİYE, İNSANLARIN DRAMI, SAVAŞ ÜZERİNDEN KREDİ KAPMA PEŞİNDE DEĞİL
Sınır kapısının ne zaman ve hangi şartlarda açık olacağı konusunda İsrail ile Mısır arasında müzakerelerin devam ettiğini dile getiren Fidan, bu konuda Birleşmiş Milletler (BM) ve bölge ülkelerle yoğun temas halinde olduklarını vurguladı.
Fidan, Türkiyenin arabuluculuk çalışmalarında bulunduğunu, sorunun herkese iyi olacak şekilde çözülmesi gerektiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
Türkiye, insanların dramı üzerinden, bölgede yürüyen bir savaş üzerinden, tırnak içinde, bir kredi kapma peşinde değil. Biz bunu ahlaki de bulmuyoruz zaten. Bu konuda tabii bütün taraflarla konuşabiliyor olmanız lazım, belli bir miktar diyalog kanalının sürekli açık olması lazım. Biz her ne kadar diyelim İsrailin politikalarına, uygulamalarına, sivil halka yönelik yaptığı zulme karşı çıksak da arabuluculuk yapılabilmesi için belli bir noktada temaslarınızı devam etmesi gerekiyor.
Birkaç ülkenin daha arabulucu olarak çabalarının olduğunu kaydeden Fidan, bakanlık ve istihbarat kurumunun yoğun temaslarının bulunduğunu söyledi.
Fidan, bölge ülkelerine yaptığı ziyaretlerde gündeme gelen konuların olduğunu, bunların hayata geçene kadar belli bir miktar mahremiyet içinde gitmesi gerektiğini belirterek, Türkiyenin önceki yıllarda yaptığı gibi arabuluculuk konularında gizlilik prensibine her zaman için dikkat ettiğini aktardı.
Garantörlük meselesine ilişkin konuşan Fidan, şunları kaydetti:
Müslüman ülkelerin bu konuda çok ciddi hassasiyetleri var, şimdi bölgede üzerinde anlaşılmış bir barış sadece Filistinlilerle değil, bu konuda problemi sahiplenecek ve sahiplendiği probleme bir nevi garantör olacak. Taraflardan, taraf olduğunun varılan anlaşmaya uymasını sağlayacak ve kendisinin kendi halklarının da bu anlaşmanın tarafı olduğu vurgusunu devam ettirecek bir garantörlük sistemi. Aynı şekilde İsrail tarafından da işin içinde garantörlüğünün olması gerekiyor, bu olmadığı takdirde 2 ülkenin 2 halkın bir araya gelip barış sağlama imkanı yok.
Amerikanın koşulsuz desteğiyle İsrail, geçici zaferleri çok elde etti ama kalıcı bir güvenli ve barış hiç elde edemedi, her bir krizden bir öncekinden daha fazla vatandaşı ve askeri onun da ölüyor. Bu şunu gösteriyor, giderek artan güvenlik mekanizmalarına, yardımlara rağmen, geliştirilen silah sistemlerine rağmen, üstün teknolojiye rağmen aslında kalıcı bir güvenlik yok, kimin ne zaman saldıracağını bilemiyorsunuz. Niye? çünkü başkasının toprağını işgal etmişsiniz, bu sorunu çözmemişsiniz. Problem şurada; son yıllarda esas itibarıyla İsrailin 2 devletli çözümü rafa kaldırmış olması, Filistinlilerin haklarını hiç umursamaması onun yerine bölgedeki Arap ülkeleriyle Amerikanın bilek bükmesiyle anlaşma yapması. Zannedildi ki bu vesileyle bu sorun unutulacak ve hiçbir şey olmayacak. Tam tersine bu metodoloji son derece büyük bir yanlışlığa yol açtı ve İsrailin kendisi için çok büyük problemli sonuçlar ortaya çıkardı.
Fidan, garantörlük konusunu, bölge ülkelerinin meseleyi aktif olarak sahiplenmesi olarak anlamak gerektiğini vurgulayarak, bölge ülkelerinin Filistinlilerle beraber elini taşın altına koyması gerektiğini aktardı. Fidan, Türkiyenin bir anlaşmaya varılırsa bunun uygulanması için elinden geleni yapacağını belirtti.
ULUSLARARASI BİR FORMÜL ARAMAK GEREKİYOR
Türkiyenin garantörlük konusunda ciddi bir rol oynayabileceğini vurgulayan Fidan, şu ifadeleri kullandı:
Tarafların ve bölgedeki diğer dostlarımızın bunu uygun bulması durumunda biz bu konuda rol oynayabiliriz diye düşünüyorum. İsrailin tarafında da kimler garantör olacak, kimler meseleye girecek, o da önemli belki. Bu manada uluslararası bir formül aramak gerekiyor. Hep gündeme getirdiğimiz bu kriz varken muhataplarımızla da konuşurken özellikle İsraillilere de söylüyoruz, Amerikalılara da söylüyoruz. Bu krizden sonra gidilecek 2 yol var; birincisi ya art arda gelecek daha büyük savaşlara gidilecek. İkincisi büyük bir barış anlaşmasına gidilip artık bu kriz sondur deyip barışla bu işin neticelenmesi. İkinci yolun tercih edilmesi için biz çabalarımızı ortaya koyuyoruz. Umarız bu çağrımıza kulak verilir.
Fidan, bölgedeki gerilimlere ilişkin, Buradan barışa gitmezsek, kalıcı bir barışı tercih etmezsek, kalıcı bir savaş bölgede ve istikrarsızlık bizleri bekliyor. Bu kimsenin tercih etmeyeceği bir senaryo diye düşünüyoruz. dedi.
Türkiyenin yaklaşımlarının realiteyi gözettiğini kaydeden Fidan, arabuluculuk konularında birçok ülkenin, Türkiye bize geldiği zaman hiçbir gündemi olmadan, zihninin gerisinde bir şey olmadan geliyor. diye düşündüklerini belirtti.
Fidan, bölgede iyi ilişkiler ve ittifaklar için iyi dostların olması gerektiğini söyledi.
(GAZZELİLERE) ELİMİZDEN GELEN HER ŞEYİ YAPTIĞIMIZI BİLMELERİNİ İSTİYORUM
Dışişleri Bakanı Fidan, Kahirede düzenlenecek Filistin konulu zirveye ilişkin de şunları dile getirdi:
Umarım gerçekten çok olumlu şeyler çıkar. Bunların başında birincisi ülkelerin genel kabul edilmiş doğruları kabul etmekle kalmayıp, bunun hayata geçmesi için somut ne türden adımlar atarız konusunda bir mutabakat içinde olmaları gerekiyor. Herkes gözyaşı dursun, siviller ölmesin, altyapı, üstyapı yok edilmesin diyor ama somut adım atmaya gelince İsraili durduracak adımı hiç kimse atmıyor. İsrail, eleştirilerek bu türden operasyonları yapmaya yıllardır alışkın bir ülke, yani Amerikalılar bile İsraili özellikle Demokratlar biliyorsunuz eleştiriyorlar. Fakat arkasına bir yaptırım koymadığınız zaman bu türden eleştirilerin bir anlamı olmuyor.
İlk başta bu kan kaybının durmasını, gözyaşının durmasını istiyoruz ama dediğim gibi yapısal dönüşüm sağlanamazsa, İsrail politikası, bakış açısında ve İsraili destekleyen diğer ülkelerde uzun vadede bu kendini tekrar eden bir hatanın içinde olmaya devam edecek yani tıpkı önce olduğu gibi... Bunu görmek ve analiz edebilmek için çok zeki olmaya gerek yok.
Gazzeli kardeşlerime her şeyden önce büyük bir sabır diliyorum, ülkem adına, devletim adına, halkım adına... Elimizden gelen her şeyi yaptığımızı bilmelerini istiyorum. İnşallah bu günler geçecek ve Türkiye onların yanında olmaya devam edecek, şu anda onların yanındayız.