Doç. Dr. Bülent Özmen, Kahramanmaraşın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 ve Elbistan ilçesi merkezli 7.6 büyüklüğündeki depremleri değerlendirdi. Doç. Dr. Özmen, depremin Hataydan başlayıp, Bingöl Karlıovaya kadar uzanan ve yaklaşık 600 kilometre uzunluğunda olan sol yönlü Doğu Anadolu Fay zonu üzerinde meydana geldiğini söyledi. Bu bölgenin uzun yıllar deprem olmaması nedeniyle bilim insanları tarafından sismik boşluk olarak gösterildiğini ve deprem olma olasılığının da yüksek olduğunun dile getirildiğini vurgulayan Özmen, Bu fayın Pazarcık denilen segmenti 1114 ve 1544 yıllarında 2 büyük deprem yaşamış; 1544 yılından günümüze kadar geçen 480 yıllık süreç içerisinde de burada herhangi bir hasar verici deprem olmaması nedeniyle de burada gerilim birikmiş ve büyük bir depremle bu gerilim boşaldı ve bölgeyi de ciddi bir şekilde etkiledi dedi.
TÜRKİYEDE BİR İLK
Doç. Dr. Özmen, aynı bölgede yaklaşık 9 saat sonra 7nin üzerinde ikinci depremin olmasının şaşırtıcı olduğunu dile getirip, Bu aslında Türkiyede ve o bölgede bir ilk. 9 saat arayla iki büyük depremin meydana gelmiş olması çok çok ender rastlanacak bir olay. Doğu Anadolu Fayının yılda kayma hızı 9 milimetre. Yani bu kayma hızına bağlı olarak yer kabuğunda gerilim birikiyor ve sabah meydana gelen depremin tetiklemesiyle de ve bölgede gerilimin birikmesine bağlı olarak da 2nci büyük deprem başka bir fay hattında gerçeklemiş oldu. Bunun, tetiklemeye bağlı olarak gerçekleştiğini söyleyebiliriz. İki büyük depremin art arda meydana gelmesi Türkiyede bir ilk oluyor. Bu anlamda da bakıldığında bir ilk olarak kayıtlara geçmiş durumda diye konuştu.
MARMARA DEPREMİNDEN DAHA BÜYÜK
Doç. Dr. Özmen, Kahramanmaraş merkezli depremin, 1999 Marmara Depreminden daha büyük olduğunu belirterek 10 ilde de hasar yarattı bu deprem. Bu illerin nüfuslarına baktığımız anda da 13,5 milyon, yani yaklaşık 14 milyona yakın kişinin doğrudan bu depremlerden etkilendiğini söyleyebiliriz. Bu açıdan da bakıldığı anda son 100 yılın etkileme alanı ve nüfus açısından da en büyük depremlerden. Yıkımın bu kadar büyük olmasının en büyük nedenlerinden birisi depremin çok şiddetli olması. Binaların mevcutta yürürlükte olan Deprem Tehlike Haritası Bina Deprem Yönetmeliği ve Zemin Temel Etüdüne bağlı olarak binaların yapılması lazım. Bunlar tamamen yürürlükte olan yönetmeliklere uyulmadan ve beton kalitesi, demir kalitesi, işçilik kalitesi dikkate alınmadan yapıldığı için yıkılmış. Yıkılan binaların yanı sıra yıkılmayan binlerce de bina var. Biz demek ki deprem bilimi olarak, mühendisler olarak veya kurallara uyarak yapılarımızı yaptığımız anda da yıkılmayan bina yapmayı başarabiliriz dedi.
ÖRNEĞİNE AZ RASTLANIR OLAY
Doç. Dr. Özmen, depremin meydana geldiği fay hattında daha önce bilimsel çalışmalar yapıldığına değinerek, Bu bölgede birçok bilim adamının da çalışması vardı. Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğünün olsun AFADın olsun çalışmaları vardı. AFAD zaten son yayımlamış olduğu resmi deprem tehlike haritasında bölgenin deprem tehlikesinin ne kadar yüksek olduğu yansımış. Resmi kaynaklardan da bu ortaya çıkarıldı. MTA yapmış olduğu diri fay haritalarıyla beraber oradaki deprem üretme potansiyellerini ortaya çıkardı. Sismik boşluk olduğu birçok haritayla ortaya çıkarıldı. Biz de bölgeyle ilgili deprem senaryoları çalışmaları yapmıştık yıllar öncesinde. Aslında deprem bu bölgede bekleniyordu; ama bu kadar büyük olması beklenmiyordu. Yani 7.4- 7.5 şiddetinde depremler bekleniyordu; ama asıl beklenmeyen olay 9 saat sonra 2nci bir büyük depremle aynı bölgenin sarsılması çok beklenilen bir durum değildi. O, bütün kamuoyu gibi bu konuyla ilgili çalışan yer bilimcilerini de deprem mühendislerini de çok şaşırtan bir durum oldu. Örneğine az rastlanır bir olayla yüz yüzeyiz diye konuştu.
MARMARADA DEPREM TEHLİKESİ DEVAM EDİYOR
Doç. Dr. Özmen, 2 depremin olası Marmara Depremini tetikleyeceği yönündeki iddialara ilişkin de Doğu Anadolu Fayında meydana gelen bir depremin Marmara Denizinde deprem üretme potansiyeli olan fayları tetikleme olasılığı yok. Bunlar birbirinden bağımsız şekilde gelişen ve işleyen faylar ama şunu net olarak söyleyebiliriz ki zaten yapılan bütün çalışmalar da bize bunu gösteriyor; Marmara Denizinin deprem tehlikesi bu depremlerden önce neyse aynı yükseklikte yine devam ediyor. Yani bu deprem onu tetiklemese bile Marmara Denizinde de yapılan bütün çalışmalar büyük bir deprem olma olasılığının her geçen gün arttığı yönünde olduğunu bize gösteriyor. Genelde biz İstanbul depremi demiyoruz; bu deprem Marmara Denizi içinde meydana gelecek ve başta İstanbul olmak üzere bütün Marmara Denizine kıyısı olan yerleşim birimlerini, illeri etkileyeceği için buna Marmara Bölgesi Depremi demek daha doğru olur dedi.