Demirtaş, Elite World Otel’de düzenlenen Doğu Güneydoğu Dernekleri Platformu toplantısı öncesi, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
>Bir gazetecinin, Diyarbakır’da düzenlenen Nevruz kutlamalarında okunan Abdullah Öcalan’ın mesajına ilişkin sorusu üzerine Demirtaş, Çağrının çok olumlu ve önemli olduğunu ifade etmek ve sahip çıkmak gerekir. Türkiye’de yaşayan herkesin en acil ihtiyacı barıştır değerlendirmesinde bulundu.
>Kalıcı barışa gitmenin demokratikleşmeyle doğrudan bağlantıları olduğunu dile getiren Demirtaş, Bizler eğer parlamento olarak üzerimize düşeni yapabilirsek, parlamentodaki siyasi partiler olarak yapılan bu silahsızlanma çağrısının karşılığına denk düşecek bir demokrasi hamlesiyle cevap verebilirsek, bu Türkiye’nin yararına olacaktır. Türkiye’nin hem toplumsal barışı hem de özgürlükleri açısından umut verici bir sürece girmiş olacağız. Ben dün Nevruz kutlamalarında yapılan çağrının umudu büyüttüğünü düşünüyorum diye konuştu.
>Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasındaki diyalogları nasıl değerlendiriyorsunuz? şeklindeki soru üzerine Demirtaş, kendilerinin de ne çıkacağını izleyerek göreceklerini aktardı.
>Demirtaş, Özellikle sayın Başbakan’ın tavrı nedir merak ediyoruz doğrusu. Hükümet olarak, hükümetin başı olarak kendisi bu tartışmaların neresinde onu da görmek istiyoruz. Elbette bir Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki şu ayrıksı duruş, tam olarak gerçekçi bir ayrıksı duruş mu yoksa başka bir şey mi? Bunları anladıktan sonra, belki daha sağlıklı değerlendirmeler yapabiliriz ifadelerini kullandı.
>Programda yaptığı konuşmasında, devletin vatandaşına zulüm yapamayacağını belirten Demirtaş, her insanın onurlu yaşam hakkı olduğunu, vatandaşlık hukuku olmayanların bile insan onuruyla muamele görme hakkının bulunduğunu anlattı.
>Demirtaş, Biz insana bu kadar değer verirken, bu toprakların kadim halklarının gördüğü zulme bir bakın. Bir saatliğine buraya uğramış olanın bile hakkı hukuku varken, binlerce yıldır burada yaşayanlara ’ne sorunu ya?’ diyorlar. Senden daha büyük sorun yok işte dedi.
>Türkiye’de demokrasi ve ekonominin eşit biçimde gelişmesi gerektiğini vurgulayan Demirtaş, şöyle devam etti:
>Nasıl ki kimliklerimiz, inançlarımız bir sorun, bir sıkıntı alanıysa, bizim işimiz, gücümüz, açlığımız, işsizliğimiz de ciddi bir sıkıntı alanıdır. İkisinin de çözülmesi lazım, demokrasi ve ekonomi birlikte gelişirse ancak refah olur. Tek başına demokrasinin gelişmesi, işsizler ordusuna, aç, yoksullar ordusuna demokrasi sunmak diye bir şey olmaz. İkisi atbaşı ve eşit biçimde gelişmek zorunda. ’Her şey insan içindir’ diyorsanız ki bunlar bunu savunarak iktidara geldiler, ’biz insanı referans alacağız, devleti değil insanı merkez koyacağız’ dediler. Geldikleri nokta neresi peki? ’Ülkeyi anonim şirket gibi yönetmek istiyoruz’ diyorlar. Artık gerçek yüzlerini ifşa etmekten çekinmiyorlar. Ülkede yaşayanlar da onurlu bir halk ve yurttaş değil, şirketin elemanıdır, ondan ne kadar kar edebilirim, onu ne kadar sömürebilirim artık ona bakacak. İnsanı merkeze koymak yürek ister yürek. Bunlarda o yürek yok.
>- İktidar olsak, ülkenin bütün panzerlerini hurdacıya satabiliriz
>Demirtaş, bir ülkede tek bir insan bile aç ise orada devletin gücünden bahsedilemeyeceğini ifade ederek, tankı, topu, gazı, copu, panzeri çok olan değil bunlara ihtiyaç duymayan demokratik devletin güçlü olduğunu dile getirdi.
>İktidar olmaları halinde ülkedeki bütün panzerleri hurdacıya satabileceklerini ifade eden Demirtaş, çünkü bunlara ihtiyaç kalmayacağını, gösteri yapmak ve kendilerini protesto etmek isteyene hakkı vardır diyeceklerini söyledi.
>Demirtaş, Türkiye’yi hepimiz biriz diyen bir anlayışın yönetmesi gerektiğini kaydederek, dilden, üsluptan, zihniyet değişiminden başlayarak, yönetimden idari model değişimine kadar her şeyi yeniden düzenlemeleri gerektiğini, Diyarbakır’da dün yapılan çağrının buna imkan verdiğini bildirdi.
>Çağrının yeni bir dönüşümün, yaşamın, kalıcı bir barışın nasıl gerçekleşebileceğinin sırlarını fısıldadığını anlatan Demirtaş, şunları kaydetti:
>Mesaj, bu kadar güçlü bir mesaj. Bu anlayışla birbirimize sarılırsak, kucaklaşırsak, bizi birbirimize itmeye çalışanlara karşı inatla, ısrarla ’hayır, Alevi benim kardeşimdir, Türk benim kardeşimdir, Kürt benim kardeşimdir, Müslüman benim kardeşimdir, Ermeni, Yahudi, Ezidi, Süryani benim kardeşimden de öz kardeşimdir’ dersek, bu oyunları bozarız.
>- HDP’nin tek işi AK Parti’yi durdurmak değil
>Demirtaş, HDP’nin tek işinin AK Parti’yi durdurmak olmadığını ifade ederek, bunu başaracaklarını, tekleşmeyi 7 Haziran’da durduracaklarını, rüyalara son vereceklerini söyledi.
>Umut ve boş hayal satmayacaklarını ifade eden Demirtaş, Bunu çok yaptılar. Bu defa elimizde bu imkan varken yerinden bir demokrasi, yerel bir demokrasi; sahte bir kardeşlik yerine özde bir kucaklaşmayı gerçekleştirme imkanı varken, bu fırsatı kaçırmayalım. 7 Haziran’da verilecek her oy, buna hizmet edecek şeklinde konuştu.