Suriyede tarihin en büyük insanlık trajedilerinden birinin yaşandığını, yüz binlerce insanın bu iç savaşta hayatını kaybettiğini aktaran Emine Erdoğan, şimdiye kadar ülke nüfusunun neredeyse yarısının yuvalarından uzaklaştığını vurguladı. Erdoğan, uluslararası toplumun bu soruna çözüm üretemediği için sığınmacıların kendilerinin çözüm üretmeye çalıştığını belirtti.
MÜLTECİLER, İSTATİSTİK VERİLERİ DEĞİLDİR
Emine Erdoğan, bu büyük insani trajediden en çok etkilenenlerin çocuklar ve kadınlar olduğunu belirterek, Bir kadın düşünün. Evinden, ocağından ayrılırken yanına en fazla ne alabilir? Bir mültecinin çantasında korku ve belirsizlikten başka ne olabilir? çocukların küçük bedenleri savaşın ağır yükünü nasıl taşıyabilir? Trajedilerine haber bültenlerinde tanıklık ettiğimiz mülteciler, istatistik verileri değildir. Onların her biri bizler gibi kadındır, çocuktur, insandır. Umutları, gelecek planları, duyguları olan insanlardır diye konuştu.
Cinsel istismara maruz kalan kadınların, geleceği ellerinden alınan çocukların bu trajedinin en ağır bedelini ödediğini vurgulayan Emine Erdoğan, bugüne kadar Türkiyedeki kamplarda 65 bin bebek dünyaya geldiğini söyledi. Emine Erdoğan, bu çocukların kendi vatanlarında güven duygusu içinde büyümesinin asıl önemli nokta olduğunun altını çizdi.
BEN RAZI OLAMIYORUM
En çok çocukların ve kadınların etkilendiği bu hadiseler karşısında yine en duyarlıların kadınlar olduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
Ben, bir anne olarak çocukların denizlerde boğulmasına, tel örgüleri aşmaya çalışırken yaşamlarını yitirmelerine razı olamıyorum. Gelişmenin temel ölçütünün, sadece ekonomik büyümeye indirgenmesini kabullenemiyorum. Gelişmiş ülke olmanın temel şartı, insanlık değerlerini yere düşürmemektir. Bu bağlamda uluslararası toplumu, mülteciler konusunda daha etik ve ahlaki bir duruşa davet ediyorum. Liderleri, eşlerini, iş dünyasını, sivil toplumu, medya patronlarını, bu konuda seferberliğe çağırıyorum. Din, dil, ırk ayrımı yapmadan insanlığın geleceğini tehdit eden her türlü zulme hep birlikte dur diyelim. Kadınları ve çocukları, dini, mezhepsel ve etnik mücadelelere feda etmeyelim. Tüm bu yaraları durduracak tek şey, bizim yapacağımız insanlık pansumanıdır. Akdenizi bir ölüm denizi olmaktan çıkarıp, barışın yeniden filizleneceği bir medeniyet havzasına dönüştürmeyi umut ediyoruz.
SAVAŞIN çOK AĞIR BEDELLERİ BULUNUYOR
Savaşın çok ağır bedelleri bulunduğunu, ama barışın hiçbir maliyeti olmadığını belirten Emine Erdoğan, Yapmamız gereken tek şey vicdanları harekete geçirmek. Gelişmiş ülkeler zirvesinin, gelişmenin ahlaki boyutunu da kapsayacak kararlarla sonuçlanmasını diliyorum. Bu buluşmanın küresel vicdanı harekete geçirecek bir adıma dönüşmesini umut ediyorum dedi.